Aslında Kıbrıslıtürk insanının çoğu kendi elitleri onlara öyle benimsettiği için pek kendi liderliklerinin veya yer altı örgütlerinin acımasızlıklarını anımsamaz. Veya karşı unsurun acımasızlığı kendisine kendi elitlerinin yaptığı acımasızlıkları unutturmuştur. Bu belki Kıbrıslırum halkı için de öyledir. Bunu bugün elde ettiğimiz belgelere bakarsak daha da anlayabiliriz. Kıbrıstürk liderliği başından beri bilhassa 1950’li yılların içinde Soğuk Savaş döneminde acımasız bir sol düşmanıdır. Soldan, Sosyalist ve Komünist ideolojiden bayağı korkmakta, bu ideolojiyi savunanlara karşı büyük bir acımasızlık hatta önyargı içindedir. Yani anlayacağınız, Kıbrıstürk liderliği sola karşı sicili bozuk bir şekilde mücadele vermekte ve belli ki o dönemde bu kin ve nefret aynen Kıbrısrum liderliği ve onun yeraltı örgütü gibi cinayetlere kadar varmıştır. İsterseniz elimizdeki bugünkü gazete sayfalarına şöyle bir bakalım ve bu önyargılar nedir bir öğrenelim:
“Türk vatanına en tanınmış ve azılı komünistlerinden Nazım Hikmet gibi menfur bir adamın sözde Kıbrıs’a yazdığı bir mektubu beyannamelerine geçirerek onunla dava kazanmaya yeltenen bu insanlar bilmiyorlar ki ona tapan ancak bu yazıyı kaleme alanlardan başka kimse değildir. Eğer Nazım Hikmet hapishanelerde uzun zaman ömür geçirmişse, bu cezaya müstahak olduğu içindir ki hürriyetten mahrum olmuştur. Çünkü o vatanına hıyanet edecek kadar vicdanını kızıllara sattı, onların mefkure ve gayesi uğrunda 22 milyon kızılın dipçiği altında ezdirmek istedi. Bunun cezası demokrat bir hükümet altında bayrağı altında yaşamamış olsaydı darağacından başka ne olabilirdi? İşte bu parazit insan taslağı eğer burada kendi ideolojisi uğrunda çarpışanlara öğüt veriyorsa onu, bir peygamberin, bir kurtarıcının işareti gibi telakki edip o yola mı koyulacağımızı sanıyorlar? Bir defa daha şurasını belirtmek istiyoruz ki, Kıbrıs Türk’ü komünist denilen o korkunç heyuladan istisnasız olarak nefret eder ve ona ayak uyduranları daima lanetle yad eder ve etmektedir. Komünizm bizim için amansız bir düşman, bizi imha için korkunç bir silahtır” (Halkın Sesi; Sayı: 2330, 22 Ekim 1954, s:1,4)
Aynı gazetenin bir başka sayısında da şunlar yazmaktaydı:
“20 milyon Türk evladı bu gün tek bir ağızdan yaşasın Kemalizm, kahrolsun Bolşevizm diye haykırırken eğer biz burada onların en büyük düşmanı olan bir rejimi ihya etmek büyültmek, yaşatmak istersek, tarih bizi bütün Kıbrıs Türklüğünü bir hain olarak sahifelerinin en iğrenç satırları arasında aleme göstermeye çalışacaktır. Grevinize devam ediniz. Fakat bir komünist bir Bolşevik oyununa kendinizi kurban vermeyiniz. Çünkü biliniz ki sizinle birlikte masum köylüler, masum yuvalar, açlık ve sefalet içinde edebiyken inlemeye mahkum olacaktır”
(Halkın Sesi,sayı. 1979, 17 Haziran 1949, s.:1 ) .
12 Eylül 1980 Darbesi yapılır yapılmaz iktidar gazetesi Birlik’te yer alan aşağıdaki yazı da egemen elit kesimlerin değişime ve ilericiliğe karşı gösterdikleri tepki olarak oldukça ilginçtir(Birlik Gazetesi, N. Gören, 15 Eylül 1980):
“Evet, Genel Kurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren görüşünde gökten yere kadar haklıdır: “Atatürk Milliyetçiliği yurdun en ücra köşesine kadar yaygınlaştırılacaktır.” Yaygınlaştırılmalıdır da. Ama Anayurdumuzdaki durumu yaratanların KTFD’deki uzantılarının ellerini kollarını sallayarak; kızıl bayrak taşımalarına, Lenin, Mao’nun resimlerini taşımalarına, Lenin’in ve Mao’nun kitapçıklarını öğrencilerine dağıtmalarına ve çocuklarımıza Atatürk yerine başka önderler telkin etmelerine ulusal Kıbrıs Türk Halkı herhalde daha fazla tahammül edemez, etmemelidir”.
Avukatların 1962 yılında öldürülmeleri üzerine Halkın Sesi Gazetesi’nde yazılan bir yazı:
“O halde, bu iki genci kim öldürtebilirdi? Hayattayken Türk liderliğine zararları dokunmamıştı. Halk bunların foyasını (bugünkü aşırı solun foyasını gördüğü şekilde) görmüştü. Halbuki öldürülüp de “Türk liderliği öldürttü” şayiası yayılınca ölüleriyle Türk Liderliği’ne daha zararlı olacaklardı. Nasıl ki, işlerine öyle geldikçe hayasız ve Allahsız bir aşırı sol bu iki ihanet örneğini devrimci yapmakta ve kirletmek istedikleri liderleri de bunların katilleri diye suçlayabilmektedirler” (Halkın Sesi,sayı:8738,19 Mayıs 1970,s.:1).
Kıbrıslıtürk gazette arşivleri, Kıbrıslıtürk egemen kesimlerinin sola ve işiçi sınıfı bilimine karşı çeşitli garez ve kinlerini kusan makale ve yazılarla doludur. Tarihin bu yüzünü de unutmamak ve kendimize bir özeleştiri olarak da algılamamız gerekmektedir.