Kendini en son temsilci olarak adlandıran BM Kıbrıs Özel temsilcisi Eide görüşmelerin yeniden başlaması için engel kalmadığını ilan etti. Bunun ardından da görüşmelerde kalınan yerden devam edileceğini belirtti.
Bunları söylerken kimden yetki aldığını açıklamadı. Türkiye’de görüştü ama oradakilerden Barbaros’un bir daha geri yollanmayacağı güvencesi alıp almadığını belirtmedi. Yani nasıl emin olduğunu da açıklamadı. Aracılar aracılığı ile güvence alıp almadığını hissettirmeye de çalışmadı.
Hâlbuki Güney’de Türkiye, Kıbrıs’ın denizdeki haklarına bulaşmayacağını güvencelemezse görüşmelere katılmamak gerektiğini açıklayan siyasi partiler ile güvence almazsa katılmayacağını açıklayan Anastasiades hakkında bilgi verilmiyordu.
Bu açıklamalar yapılırken retçi muhalefet öfkeyle konuşuyordu.
Rum haber ajansı da cumhurbaşkanı adaylarını konuyla ilgili konuşturuyordu. Birbirinden farklı tek laf etmedikleri basında yer aldı. En barışçı Eroğlu mu ki o olsun “geri döndüklerinde bizi koydukları yerde bulamayacaklar” tehdidini unuttu. Diğerleri garantileri tartıştırmayız diyebilen ile tartışmayı gereklilik üzerine oturtanlar olarak ikiye bölündüler. Sani farkı varmış gibi! Güya uzlaşmacı görünecekler.
Masada uzlaşılmış konularda bile biz Downer belgesinde ifadesini bulan değerlendirmeyi doğru buluyoruz diyerek açıklığa kavuşturmadılar ki öyle değil böyleydi diye itiraz edilen ve belirsizlik yaratılan ögeleri olduğu gibi bıraktılar. Böylece Rum Kıbrıslılara bir mesaj vermeyi değerlendiremediler.
BM’nin en son özel temsilcisi benim derken Eide açıkça sizi ortada bırakırız demiş oldu. Kıbrıs sorunu dünyadaki 30 çözülemez denilen sorundan daha kolay çözülebilecek bir sorun olduğunu da hatırlatarak BM sizi bırakır gider demeye getirdi.
Kıbrıslı için BM düşmandır. Kendilerini aldatmıştır. Karşı tarafa yardımcı olmuştur. Ancak BM aracılığı ve varlığı olmasaydı en ufak sorunda patlayıcı bir krizin ortaya çıkacağını her krizde gördük. Hudutta disiplinsizlik sonucu öldürülen tek bir kişinin çatışma sınırına ulaşmaması BM’nin varlığı sayesinde olmuştur. Mayınların temizlenmesi ve kayıplar sorunu hala onun yardımı ile yürür. Karşı tarafın mahkemesine düşen her kişi BM’den yardım görür. Çatışma istemezsek BM’ye muhtacız. Gene de şükür edeceğimize gideceğine memnun olurmuş gibi sessiz duruyoruz. Adaylar da sessiz kaldılar.
Eide uyardı ama hiç biri uyarılmış gibi olmadı.
Bu demek mi ki adaylar dik duruyorlar. Yoksa anavatanlar var o halleder diye mi düşünüyorlar.
Eide AB’nin yardımcı olabileceğini söylemedi ama adayın biri AB garantisi yetmez diye aklına gene de AB geldi. Kıbrıs’ın her iki tarafının da AB’den yarım ağız yardım isterken aslında onun yardımından korktuğu belli değil mi? Bu da belli ki çözüm için kafa yormamaktadırlar. Eskilerin tutumlarını sürdürüp suçlama oyununa devam edeceklerdir çünkü bir düşünceleri yoktur.
Kıbrıs bütün olarak sorununu baştan gözden geçirmelidir.