Bizdeki İngiliz sisteminden de etkilenerek 1985 yılına kadar getirilebilen ama daha sonra da gene sağcı hükümet veya statüko rejimine karşı biyat edenler yüzünden devlet okulları zayıflatılırken, paralı ağırlıklı özel eğitime dönüştürülen eğitim sistemimiz , bugün maalesef artık sıfırı tüketmiştir. Paralı olmasına rağmen, İngilizce dil ağırlıklı okullarımızda maalesef başarı oranı da o kadar kendinden kaybetmiştir . Bugün belki de sıralamalarda Kuzey Kıbrıs ancak Mardin’le aynı seviyelere düşer olmuştur. Mardin diyerek oradaki insanları aşağılamıyorum ama Türkiye gerçekliğinde o acımasız rejim nasıl ki eğitimde ve birçok alanda insan faktörünü hep aşağılarda bırakmıştır, Kuzey Kıbrıs da maalesef o şekide değer yitirmiştir. Düşünün siz sırf Türkiye’ye bağlanmak için altıncı sınıflar 1985 yılında ortadan kaldırılarak ilkokul beş seneye düşürülürken, aradan 30 yıl sonra biz bugün altıncı sınıfların faydasını dile getirmeye başladık. Oysa o günlerde bu karara karşı çıkıp grev yapan KTÖS altıncı sınıfların kapatılmasının eğitimin ve çocukların dezavantajına olacağını savunmuş ama derdini kimseye anlatamamıştır. Okul aile birlikleri bile KTÖS’e karşı tavır almışlardır. 1985 yılından sonra okullarda dersanecilik, özel dersler ve de Kollej imtihanları hedeflenmiş ama eğitimde, sosyal faaliyetler, sanat ve dayanışmanın, araştırmacılığın ve de okumanın etkinlikleri artık yokedilmiştir. Sonuç ise toplumun yokolma noktasına gelmesi olmuştur. Bugün barış eğitimini Kıbrıs’ta tartışırken işte bu anlamda, Finladiya’da yeni uygulanmaya konulan sistemi de gözden geçirmek ve incelemek şart olmuştur. Evet , Finlandiya sistemi derken “Niye Finlandiya?” diye sorarak başlayalım ve bu sistemin özellikleri üzerinde duralım: Bu eğitimin temel esasını şu şekilde açıklıyor eğitimciler:
KONU BAŞLIĞINA GÖRE EĞİTİM
Ve tüm bunlar Finlandiya’nın, bir devlet tarafından gerçekleştirilen en radikal eğitim reformlarından birini hayata geçirmek üzere olmasını çok daha kayda değer bir hale getiriyor: Finlandiya “derse göre eğitim”i tedavülden kaldırıp yerine “konu başlığına göre eğitim”i getiriyor.
“Bu yeni başlatacağımız uygulama, Finlandiya’daki eğitim için büyük bir şans olacak” diyor reform programında en ön planda yer alan başkent Helsinki’nin genç ve yetişkin eğitiminden sorumlu isim Liisa Pohjolainen.
Şehrin geliştirme müdür Pasi Silander ise şöyle açıklıyor yeni reformu: “İnsanları iş hayatına hazırlamak için şu an ihtiyacımız olan şey farklı bir eğitim türü. Genç insanlar oldukça gelişmiş bilgisayarlar kullanıyorlar. Eskiden bankaların hesapları tutan çok sayıda çalışanı vardı, ama bu durum artık tamamen değişti. Dolayısıyla eğitimde endüstri ve modern toplum için gerekli değişimleri yapmak zorundayız.”
DERSLERİN DURUMU
“Sadece belli bir konuya odaklanan dersler – sabahları bir saat tarih dersi, öğleden sonra bir saat coğrafya dersi – şehirdeki üst sınıfların olduğu okullarda (16 yaşındaki öğrenciler için) aşamalı olarak durdurulmaya başladı bile. Bu derslerin yerini Finlilerin dediği gibi “fenomen” eğitim ya da konu başlığına göre eğitim almaya başladı. Örneğin mesleki bir eğitim alan bir öğrenci, matematik, yabancı dil (yabancı müşterilere hizmet etmesine yardım etmesi için), yazı becerileri ve iletişim becerilerini içeren “kafeterya hizmetleri” dersleri alabilecek.
Daha akademik öğrenciler, ekonomi, tarih (AB üyesi ülkelerinin) yabancı dil ve coğrafyayı karıştıran “Avrupa Birliği” dersi gibi kesişen konu başlıkları üzerine eğitim alabilecekler.
Başka değişiklikler de bulunuyor. Özellikle de öğrencilerin, öğretmenin önündeki sıralarda oturduğu, dersleri dinlediği ve soru sorulmayı beklediği geleneksel format hakkında. Bunun yerine, problem çözmek için küçük gruplar halinde çalışan ve bir taraftan da iletişim becerilerini geliştiren öğrencilerle daha fazla işbirliğine dayalı bir yaklaşım benimsenecek.
Bu ayın sonuna kadar değişim planını mecliste sunacak olan Helsinki eğitim müdürü Marjo Kyllonen şöyle diyor: “Değişim sadece Helsinki’de olmayacak, bütün Finlandiya değişimi kucaklayacak.”
“Eğitim üzerine gerçekten tekrar düşünmemiz ve sistemimizi tekrar tasarlamamız gerekiyor ki, çocuklarımızı bugün ve yarın için gerekli olan becerilerle geleceğe hazırlayabilsin.”
-“Hala, 1900′lü yılların başlarına yarar sağlayan eski moda yöntemlerle eğitim veren okullar var. Ancak günümüzün gereksinimleri aynı değil ve bizim 21. yüzyıla uyan bir şeylere ihtiyacımız var.”
REFORMLARIN DURUMU
“Ancak Finlandiya’da bile reformlara öğretmenler ve müdürlerden itirazlar gelmiş. Bunların bir çoğu yaşamlarını tek ve belirgin bir konuya odaklanarak geçirmiş ve birden kendilerinden bu yaklaşımı değiştirmeleri istenmiş eğitimciler.
Kyllonen, ders planlama için birden fazla konu uzmanının girdisi ile “yardımcı öğretmen” yaklaşımını savunuyor. Bu yeni sistemi destekleyen öğretmenler maaşlarında küçük bir yenilenme de yaşayacaklar.
Şehrin lise öğretmenlerinin yaklaşık yüzde 70′i yeni yaklaşımı derslere adapte edebilmek için eğitime alınmış.
“Zihniyetimizi gerçekten değiştirdik” diyor Kyllonen. “Öğretmenlerin başlamasını ve ilk adımı atmasını sağlamak oldukça zor. Ancak yeni yaklaşıma geçen öğretmenler, artık geri dönemeyeceklerini söylüyorlar.”
Reformla ilgili ilk veriler de öğrencilerin bu reformdan fayda sağladığını gösteriyor. Yeni öğretme metodunun hayata geçirildiği bu iki yıl içinde, öğrenci “çıktıları” – standartlar yerine bu kelimeyi kullanmayı tercih ediyorlar – gelişim gösterdi.
Fin okulları yılda en az bir kez “fenomen tabanlı öğretme” süresi geçirmek zorunda. Bu projeler birkaç hafta sürebiliyor. Helsinki’de, yeni yaklaşımı eğitime adapte etmek için yılda iki kez zaman ayırmaya teşvik edilen okullarda reformlar biraz daha hızlı ilerliyor. Kyllonen’in bu ay sonunda yayınlayacağı reform planı, reformların 2020 yılına kadar Finlandiya’daki tüm okullarda hayata geçeceğini öngörüyor.
OYUNLU ÖĞRENME
Bu arada anaokulu bölümü de Oyunlu Öğrenme Merkezi isimli inovatif bir proje yoluyla büyük bir değişimden geçmeye hazırlanıyor. Bu projede, bilgisayar oyunları endüstrisi ile müzakere halinde küçük çocuklara daha “oyunlu” bir öğrenme yaklaşımı sunmanın yollarına odaklanılıyor.
“Finlandiya’yı çocukların eğitimine oyunlu çözümler getirme konusunda lider bir ülke yapmak istiyoruz” diyor projenin direktörü Olavi Mentanen.
Finlandiya büyük bir değişimde karar kılarken eğitim dünyasının gözü kulağı da orada olacak şüphesiz. Acaba bu reformlar Finlandiya’nın PISA’daki görünümünü değiştirmemesini hatta geliştirmesini sağlayacak mı?
Eğer bunu başarırsa, eğitim dünyasının geri kalanı bu reformlara nasıl bir tepki verecek?
“Düşük maliyetler, kısa okul saatleri, ile yüksek akademik başarıyı; bireyselliğe, bağımsızlığa önem veren, öğrencilerine kendi eğitim programını kendi düzenleme sorumluğunu yükleyen eğitim anlayışıyla bol boş zamanı, eğlenerek öğrenmeyi birleştiren Fin eğitim sistemi hala eğitimin rüya ülkesi olmaya devam ediyor”.
“Bir İngilizce dersi düşünün. Ancak tahtada Avrupa kıtasının haritası var. Çocuklar, hava durumu şartlarını tahtada gördükleri farklı ülkelerle birleştirmek zorunda. Örneğin, bugün Finlandiya’da hava güneşli ve Danimarka’da sisli. Yani öğrenciler İngilizce öğrenmeyi coğrafya ile birleştiriyor.
Finlandiya’nın yeni öğrenme tarzına kucak açan Helsinki’deki Siltamaki Okulu’na hoş geldiniz. Okulda yaşları 7 ile 12 arasında değişen 240 çocuk bulunuyor. Müdür Anne-Mari Jaatinen,okulun felsefesini şöyle anlatıyor: “Öğrencilerin güvenli, mutlu, rahat ve ilham veren bir atmosferde öğrenmelerini istiyoruz”.
YARATICI ÖĞRENME
“Koridorda satranç oynayan öğrencilerle karşılaşıyoruz. Ve Afrika’nın farklı bölgeleri ile ilgili bilgi toplamak için çocukların koridorlarda koşturduğu bir oyun daha oynanıyor. Jaatinen bu olanları “eğlenerek öğrenme” diye tanımlıyor. “Yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmasını sağlamak için öğrenciler arasında daha fazla işbirliği ve iletişim olmasını istiyoruz.”
ZEVK ALARAK ÖĞRENME
“… Finlandiyalı çocukların okul yaşamı, Finlandiya’nın bizzat uygulamakta olduğu gençlik ve eğitim politikalarının sonucudur; PISA testlerinin değil. Fin eğitim sisteminde okuma becerileri, bilim ve matematik okur yazarlığı kadar sosyal bilimler, görsel sanatlar, spor ve pratik becerilerin geliştirilmesi de önemli. Finli çocuklar anaokul ve ilkokul hayatları boyunca oyun oynar ve zevk alarak öğrenirler. Finli öğretmenler de, ebeveynler de matematik ve ya fen derslerindeki soyut kavramları öğretmenin en iyi yolunun müzik, drama ya da spor uygulamaları olduğunu düşünür. Akademik ve akademik olmayan öğrenme biçimleri arasında kurulan bu denge çocukların okuldaki mutluluğunu sağlamanın büyülü formülüdür. PISA testleri, okul yaşamının çok önemli olan bazı kıstaslarını değerlendirme dışında bırakıyor”
FİN EĞİTİM SİSTEMİNİN GERÇEKLERİ.
İşte size Fin eğitim sistemiyle ilgili 9 şaşırtıcı gerçek.
-1-
Finlandiya’da zorunlu okula başlama yaşı 7.
Yaşları ne olursa olsun, çocuklar okula kendileri yürüyerek ya da bisikletle gidiyor.
Fin kültürü çocukların bağımsız yetişmesini önemsiyor. Çocuklarını okula getirip götüren, ders çalıştıran ebeveynler diye bir şey yok.
-2-
Fin eğitim müfredatı basit ve genel bir çerçeve tanımlamaktan ibaret.
Öğrenciler, kendi ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda kendi eğitim-öğretim programlarını şekillendirme haklarına sahipler. Öğretmenler de öyle.
-3-
Finli öğrencilere eğitim hayatlarının ilk altı yılında hiçbir şekilde not verilmiyor. Sekizinci sınıfın sonuna kadar not verme zorunluluğu yok ve öğrenciler standardize edilmiş bir sınav sistemine tabi değiller. Sadece 16 yaşlarındayken ülke genelinde bir sınava giriyorlar.
-4-
Öğretmenler gün boyu sınıfta ortalama dört saat ders veriyor. Haftada iki saati ise mesleki gelişimleri için eğitimlere katılmak için ayırıyorlar.
İlk okulda öğrencilerin ders dışı/teneffüs olarak geçirdikleri zaman toplam 75 dakika. Amerika’da bu oran 27 dakikaya kadar düşüyor. Türkiye’de ise ortalama 45 dakika.
-5-
Tüm öğretmenlerin en az master derecesi var ve üniversite başarısı en yüksek %10’luk dilim arasından seçiliyorlar. Öğretmenlik toplum gözünde statüsü en yüksek mesleklerden biri.
Finlandiya öğretmenleri başarılı-başarısız olarak yargılamayan bir kültüre sahip. Eksikleri bulunan öğretmenlerin, yeni eğitim-öğretim programlarıyla kendilerini geliştirmesinin önü açılıyor. Hiçbir öğretmenin performans nedeniyle işten atılma korkusu yok.
-6-
Öğrencilere ödev verilmiyor çünkü öğrenmenin yeri okuldur.
Her çocuğa bir birey olarak değer veriliyor. Çocuklardan biri yeterince iyi öğrenemiyorsa öğretmenleri bunu hemen fark ediyor ve çocuğun öğrenme programını onun bireysel ihtiyaçlarına göre düzenliyor. Aynı şey, okula uyum göstermeyen, sıkılan ya da öğrenim durumu programın ilerisinde olan çocuklar için de geçerli.
Öğretmenlerin yüksek eğitim düzeyi, çocukların her türlü gelişimini gözlemleyebilmelerini ve esnek çözümler yaratabilmelerinin en önemli nedeni. İstatistiklere göre çocukların ortalama %30’u eğitim hayatlarının ilk dokuz yılında özel programlarla destekleniyor.
-7-
Fin okullarında spora bol bol yer var ama spor karşılaşmaları yapacak takımlar yok. Rekabet, üstünlük kazanmak Fin kültüründe değer verilen bir şey değil.
-8-
Finlandiya’da özel okul yok ve eğitim harcamalarının tümü devlet tarafından destekleniyor.
Finlandiya’da okullar birbirleriyle rekabet etmiyor, aksine dayanışıyor. Okulların hemen hemen tümünün başarı düzeyi aynı. Bu yüzden okulun bir diğerine göre ayrıcalığı yok.
Eğitim “herkes için eşit imkanlar sağlamak” demek. Eşitlik kavramına olağanüstü değer veriliyor. Tüm çocuklar zeka ve becerileri ne olursa olsun aynı sınıflarda okuyor.
Pek çok Avrupa ülkesi ve Amerika’yla karşılaştırıldığında Finlandiya’da eğitime ayrılan bütçenin daha fazlası sınıf ortamına yansıyor. Çünkü öğretmenler de, yöneticiler de hemen hemen aynı maaşı alıyor. Bu yüzden Finlandiya’da eğitim maliyetleri çok daha düşük.
Ancak 15 yıllık kıdemli bir öğretmen ortalama bir üniversite mezunundan daha iyi kazanıyor.
Şu anda Kıbrıs’ta Barış Eğitimi konuşulurken, Finlandiya Eğitim sistemi bana göre Barış Eğitimi için de bir model olmalı. Yeni Kıbrıs’ı yeni bir modelle ve de Barış Eğitimiyle de perçinlemek gerekmektedir.