Bir insan hakkı söz konusu olunca işe karışan çok ilke karşımıza çıkar. Müslümanların peygamberini hicveden bir karikatür yayımladı diye saldırının her türü ile karşı karşıya kalan birisinin sonunda öldürülmesi büyük olay oldu. Milyonlar tepkisini gösterdi.
Bu tepkilere bakılınca konuşacak çok şeyi olanları izlemek olanağı bulduk.
Açıklama yapanların arasında bu bir terör eylemi olduğu için benzetme yapan ve bizdeki terör eylemini bırakın kınamak teröristlere destek çıkanlar ne hakla ortaya çıkarlar diyenleri gördük.
Ne demek istiyorlar? Protesto edenlere hesap sorarken onlardan protesto eden bazılarını protestodan vazgeçirmek mi istiyorlar? Kimledir protesto etmiş ama başka bir olay için başka kanılar açıklayanlar?
Protesto eden bazı ülke temsilcilerinin ülkelerinde basın özgürlüğünün çiğnendiği ve devlet eliyle özgürlüklerin yerlerde süründüğü de gözler önündedir. Onların varlığını dile getirip eleştirenler de görüldü?
Paris’teki terör saldırısı İslami terör diye de nitelendirilmiştir. O özel durumda bu eleştiri anlamlıdır ve teröristlerin ilişkisi ortaya çıkmıştır ve İslami kaynaklardaki insan hakkı yoktur, hak Allah’ındır diyen düşünceden kaynaklanmaktadır. Bazı İslam düşünürleri bunun yorumdan kaynaklandığını ileri sürer ve bunun İslami düşünceye ters olduğunu söyler Ama bu uğurda insan hak ve özgürlüklerini hiçe sayan İslami düşünceli teröristler de saldırı halindedir. Onun için bir açmaz vardır.
İslami olmayan etnik düşünceli teröristler de bol bol ortaya çıkmaktadır. O kadar ki İslam dünyası denilen alanı da parçalamaktadır.
Bu karmaşa içinde basına yönelik bu saldırı düşünce ve düşünce açıklama hak ve özgürlüğünü unutmamak gerek. Protestocular bu özgürlüklere saldırıyı ve terör saldırılarını protesto etmişlerdir. Meydanlara bakanlar bunu açıkça gördüler.
Özgürlüğe saldırı terör saldırısı şeklinde olmadan yapabilirlerdi. Basını susturmak için yollar çoktur. Bu olayda terör estirerek özgürlükler engellenmek istemiştir. İkisi de protesto edilmiştir.
Her şeyden önce özgürlüğü insanın özgür, bağımsız ve dokunulmaz haklara sahip olduğunun kabulü gereklidir. Seçilen veya atanan kimsenin insana ve onun dokunulmazlığına saygı göstermesi gerekir. Ben oy aldım dilediğim kararı alır uygularım dememeyi öğrenmesi veya ona öğretilmesi gerekir. Onunla elimde silah var vurur terör estirir dilediğimi sağlarım diyen arasında esasta bir fark yoktur. Yanlış yapma bir tarafa kendini yetkili veya görevli gören kimse ihlal içindedir. Buna zıt görüşlü teolojiler ve teoriler de ihlal içindedir.
Ne yazık ki bu saf düşünce genelde çok sorunludur. Amerika’nın kurucularının evlerinde köle barındırdıkları ve onlara iyi muamele yaptıklarını anlatan eleştirisiz kaynaklar ders vericidir. Anayasasında insanın doğuştan gelen haklarından bahsedilse de kölelikten vaz geçmek için kanlı savaşlar gerekmiştir. Amerika’yı eleştiren başka ülke insanlarının bunu kendi ülkesindeki köleliğin kaldırılması için İngiliz motorlu ve zırhlı gemilerinin önlerini kesmesinin beklediklerini unutmayalım.
Şimdi o ülke insanlarından bazılarının ikiyüzlülük suçlamasını da ona göre değerlendirelim.
Devlet büyüklerini arasında insanın hakkını tanımayı hala daha engelleyenler olmasını nasıl değerlendirelim dersek bilelim ki onlardan bazıları özel koşullarda işe yarar olarak görülmektedir. Yarar fikrini abartarak bugünlere gelen dünya siyaset sakattır. Yüze piyaz başka amaçlarla protesto gereğini duyanlar kendi ülkelerinde dini simgelerin alaya alınmasına yasaklar getirmiştir.
Bir yandan senin dinin sana diye dini özgürlükten bahsederler ama ayni andan devlet gücü ile dini yaymaya ve korumaya çalışırlar.
Türkiye’de Aleviliği yok etmeye güçleri yetmeyenler hala var güçleriyle yayılmasını engellemeye çalışıyorlar. Buna bir de etnik kavga karışınca işler iyice zora girdi. Görüşüp duruyorlar, akıllarınca birliğin sağlandığını ileri sürdükleri karanlık Osmanlı devrilerini örnek gösterip orta yollar arıyorlar. Kendi anlayışlarını budayıp iktidarlarını sürdürecek bir teori ile uzlaşma arıyorlar. Ancak insanı özgür, bağımsız ve dokunulmaz kılacak hukuk düzenini sağlamak bir tarafa yaralamaktan kaçınmıyorlar.
Önce insanın özgürlük, dokunulmazlık ve bağımsızlığını sağlayacak hukuk düzeninde uzlaşmak gerek.
Yoksa siyasilerin yararlıdır dedikleri ve dünya çapında ekonomik kazancalar için gedikleri ellenmemiş yollar büyük refah farklılıkları ile teröristlere kaynak yaratmaya devam edecektir.
İsrail de insana karşı onu köle edici bir anlayışı devlet politikası olarak sürdürüyor. Laiklerin dincilerle kavgası sürüyor ama Fransız’dır dedikleri kurbanları İsrailli ilan edip İsrail’e gömeceklermiş. Kurbanlar İsrail yurttaşı değillerse ve sade Yahudi oldukları için İsrailli addedilenlerse bu bir çatlağı gösterir.
İnsanlık daha insanlığı bekleyecek.
Hiçdeğilse ölümlere karşı uyanıklık yaratılmış olsun!