yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKrizlerle yükselen faşizm – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Krizlerle yükselen faşizm – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son Fransa katliyamı ve sonrası; Nijerya başta olmak üzere, geniş coğrafyadan gelen dinsel kökenli korkunç katliyamlar ve Ab ekseninde yükselen ırkçılık hareketleri; Hepsi 2  noktada kesişiyor! Adeta birbirini tetikleyen benzinin ateşle birleşmesi gibidir. Yaşanılan Kapitalist ekonomik kriz ve çözünsüzlüjlerle büyüyen tepkiler! Daha sistemseleştirelim: Serbes piyasa veya Neoliebral yapılanışın krize girip kendine üretmekte zorlanması sonucu oluşan sorunsal sarmal ile genel uygulanan Kültürler çatışma stratezisi ile yükselen Faşizim gerçeği ile doğal yaşamaya başladık. Doğu dünyasında uygulanan ve Kuzeyden Güneye varan tetiklenen politikalrla taşlandırılan Kültürler çatışmasının yaratığı gerçek; Dinsel hareketlerin faşizim olarak yapılanıp dinsel Faşizmin uygulamalarına tanık oluyoruz. Ab başta olmak üzere de; oluşan kriz aşmazları ile tepkilerin ırkçı eylimlerle gelişen öteki faşist durumlar da yayılıyor. Belli ki nasıl ki ikinci paylaşım savaşı öncesi kriz ile yükselen faşizmi sermaye terkisine alıp politik merkeze oturtuysa; şimdi de sermaye aşmazlarda veya hamle yapmalarda faşist özlü yapılara oldukça dayanak sağlayarak kulandığına tanık oluyoruz.

Kapitalist yapı ekonomik kriz dalgaları ile sarsılıyor. Hala seçenek oluşturamadı! Öte yanda uygulatılan ve pimi çekilip oynanan Ortadoğu senaryosunda da Elnusra, Elşebap, IŞİD gibi dini faşist hareketler de oluştu. Dünya kapitalizmin aşmazında seçenek olarak Faşizmin değişik versyonlarla güçlendiği bir konuma geliyor. Çaresizlik ile konulara sınıfsal değil; resmen etnik dini bakışlarla bakan örgütlerin öfkeyi yansıtarak resmen Faşizmin günümüz şeklinin oluşmasına koşul sağlandı. Batıya duyulan öfkenin veya işkalin çaresizliklerine tepki olarak dine sarılarak eylemseleşme veya işsizlikten ekonomik krizin nedenini “yabancılara” fatura eden düşünce ile ırkçılık faşizmin güçlendiğine tanık oluyoruz. Krizlerin belirli ikilemi vardır! Siz seçenek olarak oluşturup, sınıfsal demokratik bakışla yaklaşırsanız, sistemin değişimine yönelirsiniz! Yok sistemi kurtarma ve kendi kimliksel ırk dinsel bakışla tepkisini şekilendirirseniz; Tıpkı Ortadoğu gibi dinsel, Avrupa gibi ırksal faşizmin kitlesel zeminini oluşturursunuz. En paradoksu şu: özelikle dinsel kökenli tepkiler bazın öfkeyle batı olarak işaret edilirken; aslında batıyı değil, sistemi koruma yörüngesinde daha otoriter bir yapılanışın da adımalrını atmış olursunuz. Çok tuhaf ama çarpıcı gerçek vardır: IŞİD veya Boko  Haram örgütleri görünür kültürel batı karşıtı yanında, öte tarafta da sistemin bölgesel siyasaetleri için de görev yapma gerçekliği de vardır. IŞİd hareketinin hem Suriye aşmazında hem de yeniden ABD müdahalesi ile nedenleştiğini akıldan çıkarmayalım….

Kapitalist dünyada dinsel veya ırksal düşüncelerin yerine göre siyasal seçenek olarak kulanıldığını akıldan çıkarmayalım. Sistemi koruma,muhalefeti ezme adına din ve ırkçlılık kulanılan önemli düşünsel etkenlerdir. Zamanında solu ezmede ve Emperyalist hegemonya için din ile milliyetciliğin nasıl devlet yörüngelerinde kulanıldığını hepimiz yaşadık. Dincilerin veya Ülkücülerin onların adına solu ezerken de; sanki sisteme karşı gibi de söylem geliştirildiğini de gördük! Ortadoğu coğrafyasında gerek bağımsızlık hareketlrini, gerek sosyalist değişim yapıları ezmede dinin ve özelikle Suni mezhepinin nasıl kulanıldığı hatırdadır! Nifus alanı mücadelesinde ABD hep İslamcı ekseni kulandı. Hani şimdi bazı “şaheser bilimcilerimiz” sıkılmadan “Müslüman Kardeşlerin uzlaşıcı” olduğunu vurguluyorlar ya: bunların zamanında solu ezme ve Soviyet yanlısı laik otoriter yapıları kırmada örgütlenilip teşvik etirildiği de yaşanarak gerçekleştirildi! Ayni şekilde; Kıbrıs da ırkçılığı kulanarak adanın parçalanması ve İngiltere ABD hegemonyası kurulmasında kulanılma gerçeği de yaşandı! Bu tip yapılar otoriter anlayış ile Faşizmin önemli idolojik düşünce şekli ile şidet ve özünde olan davranış halinde hayata konulmaktadır.Olguları kelimeler veya işimize gelen eylemlerle sınırlandırmamak gerekir.

Bazı kavramları tartışmak ve yerine koyma bakımından, önemli siyasal düşünce ile bilgi birikiminin olması şart. Siyasal kavramları tekleştirmemek şart. Faşizmi sadece Nazi ve Musolini ile sınırlandırmamak gerekir. Sınıfsal öz v  devlet biçimi olma, idolojik düşüncesi ile kitlesel potansiyelli bir gerçeklikle birlikte ele almak gerekir. Günümüz geliştirilen stratejilerle ve yaratılan krizler sonucu; artık otoriter anlayışı ile dinsel faşizmin bizat kendisini yaşıyoruz. Ancak sistem bunları örtme adına da; yumuşak ifadeler le  “ırkçılık, radikal İslamcı” kelimelerle örtmeye çalışıyorlar. Gerçekten Emperyalizim şunu başardı: bize Emperyalizmin kuramsal adını belekten sildirti! Yine faşizim gibi duyulduğu anda dahi korku yaratan kavramı da kulanmama kaçışına getirdi. Düşünün siz önünüzdeki hareketin özü olan Faşizim ile hitap edince, duyulacak gerçeklik ile; sadece “yabancı düşmanı” anlamın farklılığını sorgulayın! Bunları ister kulan ister kaç: sonuçta faşizim yaşanan kriz ve uygulanan strateji ile ulusal ve dinsel öğelerle yapılan eylemlerle yükselmeye devam ediyor. Bunu kriz de oldukça kitlesel öfke ile besliyor.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin