KTİHV Mütevelli Heyeti başkanı Emine Çolak, 10 Aralık İnsan Hakları Günü nedeniyle mesaj yayımladı. Çolak açıklamasında vicdani reddin iç hukuğun bir parçası olmamasının hiçbir mazareti olamayacağını belirtti.
Açıklamanın tamamı şöyle:
- yılına giren KTİHV olarak İnsan Hakları Günü vesilesiyle yapacağımız açıklama, ülkemizde düşüncesi nedeniyle bir bireyin hapis olduğu günlere ilk defa denk gelmektedir.
Vicdani reddin iç hukukumuzun bir parçası olmamasının hiçbir mazereti olamaz.
Askerlik yasasını değişmek için gündemine alma iradesini gösteren mecliste, tüm milletvekillerinin, insan haklarının gereğini yapmasını beklemekteydik. Milletvekillerimizden beklentimiz, doyumsuz çekirge gibi partiden partiye sıçrama gibi meşguliyetleri bir kenara bırakıp, vicdanına göre hareket edenin hapis edilmesine yol açan ayıpları ortadan kaldırmalarıdır.
Bu yıl içerisinde Ceza Yasasında yapılan değişiklikler ile idam cezasının ve eşcinsellere yönelik ayrımcılığın kaldırmış olması gibi iyileştirmeler ise insan hakları konusunda bir gayret ve irade gösterildiği takdirde gerekli değişiklikleri sağlamanın zor olmadığını göstermektedir.
İfade ve gösteri özgürlüğüne karşı polis tarafından yapılan müdahalelere defalarca dikkat çektik ve KTİHV olarak raporlandırdık. Ama artık son günlerdeki müdahalelere karşı kamuoyunun çok geniş ve çeşitli bölümlerinden de tepki seslendirilmiştir. Bu da devlet uygulamalarının artık kendimize yakıştırdığımız standardın çok gerisinde kaldığı inancının yerleştiğini göstermektedir.
Mülteci hakları konusunda iyi niyetli yaklaşımlar ve gelişmeler olmuştur. Ancak iç hukukun parçası olan uluslararası sözleşmelerin mültecilere bahşettiği hakların uygulanmasına yönelik gerekli yasal düzenleme olmaması insan haklarına verilen değerin hala daha yetersiz kaldığını göz önüne sermektedir.
Diğer taraftan işkence, kötü muamele ve onur kırıcı cezanın önlenmesi için de yasal düzenleme yapılması aciliyet kazanmıştır. Bakanlar Kurulu için yapılan araştırma raporunda Veçhi’nin ölmesi ile ilgili olarak kötü muamele yapıldığı ortaya çıkmasına rağmen yasal düzenleme olmadığı için sorumlular gerektiği gibi veya hiç cezalandırılmayacaklardır. Meclis araştırma komitesinin 2012 yılında Fatih Demirel isimli kişiye işkence yapıldığını tespit etmiş olmasına rağmen, daha sonra Fatih Demirel isimli kişinin Savcılıkta işkence yapılmadığı şekilde ifade verdiği bilgimize gelmiştir. Bu bağlamda meclisin yapmış olduğu işkence ile ilgili rapora gölge düşmüştür. Bu hususta doğan çelişkilerin aydınlığa kavuşması için meclisin yeni girişimlerde bulunmasına gerek doğmuştur.
Bunlarla sınırlı olmamakla birlikte İşkence yasağı, insan ticareti, yaşam hakkı, düşünce özgürlüğü gibi konularda KKTC’nin karnesi kırık olduğunu söylemek mümkün. KTİHV olarak hükümetin ve yasamanın mevcut eksikliklerin acilen düzeltilmesini öncelikleri arasına alması için çağrıda bulunurken, bu konularda artan duyarlılıkla, ülkemizde yaşayanların artık daha yüksek bir insan hakları standardı beklentisinde olduğu tespitimizi tekrarlarız.