yaklaşımlarÖzkan YıkıcıSuriye stratejisi, Pakistan deneyimi ve Kobani gerçeği – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Suriye stratejisi, Pakistan deneyimi ve Kobani gerçeği – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Biz ne kadar sağırları, dilsizleri ve körleri oynasak da; ilhakçı efendimiz Türkiye’nin de katılımcılığı bir yana, resmen bölgesel stratejik hesapları ile katıldığı bir bölgesel konum vardır. Özelikle Suriye hamlesi ve sonrası; başta iştahla başlanıp “Yeni Osmanlı” afiyeti ile ağızların sulandığı strateji duvara vururken; takılan sistemin durumu da gerçekleşince; yine başta Türkiye yeni bir iştahla resmen eski silahını yeniden gündeme taşıdı. Ortadoğu Yeni Osmanlı projesini yeniden kazanma adına piyasaya sürdü. Bildik stratejik hamlelerden birisi olan “tampon bölge” Suriye ilişildiğine öneri olarak dayatılırken; Kıbrıs umursamazlar adasının da güneyine yeni ekseri gemiler gönderip Gaz tutuşturma hamlesini de yaptı. Kısaca; onca yaşanandan sonra yine çakılan bataklığa ayni formül ile hoş geldin döngüsüne baştan ulaştık.

Suriye oyunu resmen masadaki kartların tam hesaplanamaması ve katılan oyuncu sayısının dahi görülmek istememesi sonucu; yeniden kartlar karıştırmaya yoğunlaşıldı. Herkes oyunun “neden yarım kaldığını” beleğinden silip; ayni yanlışlarla ama yaratılan yeni oyuncular da eklenerek, oynanmaya çalışılınıyor. “Şama birkaç gün de gidip Emevi Camisinde namaz kılmanın” nasıl yılara uzayıp Şam değil Kobanide takılındığı dahi anlaşılmadı. Madem oyun tıkandı ve yeniden hamle gerekiyor; o zaman Strateji yeniden gündeme sokuldu. Garip olacak durum ise gayet idiyalı olarak da savunulmaya başlandı! Tanpon güvenlik bölgesi kurulacak; ılımlı kesimden mücadele edecek bir ordu kurulacak; sonrası ise bilmece! Daha önce yine başta Hatay da OSo adıyla özelikle gköç eden Suriyeliler kanpında bu deney yapılmadımı! Onca silah gönderilip eğitim verilmedimi! Peki “ılımlı* ılımlı” denilirken de Elnusra ve IŞİD gerçeği yaratılmadımı! Sanki hiçbirşey yapılmamış gibi de yeniden “Suriye sınırında güvenlik tanponu kurulacak* orda ılımlı bir muhalif kesim oluşturulup savaşılacakmış”! Davutoğlu ve Erdoğan Amerikanın IŞİD karşıtı laflarını da aşarak; Esatı devirerek yeniden Şama varma ile yarım kalan stratejiyi gerçekleştirme adına hemen harekete geçtiler. Yine bildik çatlaklar da hemen oluştu!

Olay Kıbrıs da pek okunmak istenmedi. Tıpkı eski Suriye politikasında “Aman Erdoğana ters düşmeyelim” korkusu ile sıkı sıkı savunan birçok çevreler gibi! Şimdi ise tıkanış oluşup yeniden canlanma sürecine girilince de bukez daha “sesiz akademisyen, politikacı” rolerine soyunmayı yeylediler! Kobani direnişini veya yeni Ortadoğu hamleleri Kıbrıs medya veya politik gündemine hemen hemen hiç düşmedi. Bakmayın gelişigüzel bazı haberler yapılanmasına! Hatta bu stratejinin Kıbrıs halkasında gemilerin Leymosuna gönderilmesi dahi sorgulanmadı. Bazen “Rumlara gözdağı kahramanlık resmiyeti” dili ile algı üzerinden habercilik yapıldı; okadar! Ama olayın algısal resmiyeti ile “müzakere masası” çok güzel eksene konulmaya çalışıldı. Herkes masada siaysal kumar kartını oynarken; bizimkiler “tavla zarı” ile kart atıklarını zanediyorlar!

Suriye stratejisi ile “Tanpon güvenli bölge* ılımlı İslam yetiştirme kampları” önerileri uçuşmaya başlayınca; Fehim Taştekinden ceren Karana varan birçok gazeteci; deneğimlerini kulanarak önceki yaşananları ve Pakistan örneğini vurgulamaya başladılar. Birçok batılı gazete de “Türkiyenin Pakistanlaşma tehlikesini” yazar hale geldiler. Peki Pakistan deneğimi neydi?******

Sovieytler Afkanistanı işkal edince; Amerika Pakistanı da kulanarak, orda Afkan mücahidi yetiştirme adına tanpon bölge kurdurtu! Pakistan Afkanistan sınırında oluşturulan; CİA eğitmenli, Sudi dolarlı ve birçok ülkeden getirilen İslamcı milislerle güvenlik bölgesinde bir Afkan mücadele yapısı oluşturuldu! Pakistan topraklarını verir ve onlara yardım ederken; gelişen tüm örgütlerin yansıması da Pakistana yönelik tehdit oldu! Birçok Pakistan eksenli cihatcı şeryatcı örgüt türedi. Pakistan bunları afkanistan ve Hindistan için kulanırken; şimdi tüm bunlar Pakistanın parçalanmasını tehdit eden ve durmadan bonbaların patlayıp kitlesel katliyamların yaşandığı bir ülke haline getirdi!

Pakistan bugün dün devirmek için yetiştirdiği paramiliter milislerin adeta kendi güvenliğini tehdit eden bir canavar yaratmış konuma geldi. Ilımlı veya sola karşı oluşturulan güvenlik tanpon bölge şimdi Pakistanın denetleyemediği bir alana dönüştü. Dün bölgeyi “kurtarma” adına Amerikan teşviki ile oluşan yapı; şimdi kurdurtan Amerika uçaklarla bonbalayarak geri döndü. Tanponlar odlumu sana “tterörüst” merkezi! Artık Pakistan Afkanistana biçtirdiği gömleği kendi kanla giyrek ödüyor.

Birçok araştırmacı bunu anımsatıyor* Daha ielri giderek; Türkiyenin dün ayni politikayı uygularken IŞİD gerçeğini nasıl beslediğini de ekliyor! Türkiye ve mütefikelri “ılımlı islamla” Suriyenin Şam kendine ulaşalım derken; birden yetiştirilen milislerin birkısmının Şam yerine Musuldan Bağdata, Şengalden Kobaniye varan başka bir coğrafya oluşturdular! Türkiye pek değilse bile; Amerika destekledikelri kesimin oluşturduğu ıŞİD için bukez uçaklarını göndermek zorunda kaldıalr.Etraf böylesi ciahtcı ve şeryatcı paramiliter yapılarla doldurulurken; Bir Kobani direnişi olayın birçok yönünün everenseleşmesine de yardımcı oldu. Kobani küçük bir yerleşimden Enternasyonaleşen başka bir gerçeğe doğru kaydı.

Kobani Musul gibi dirensiz teslim olsaydı; Şengal gibi sadece katliyamlarla geçiştirilseydi; bugünün Ortadoğunun gizletilmek istenen gerçekelrini birçok kesimin anlamamasına neden olacaktır. Dün Rojova kantonlarını en kanlı gerici cihatcıları dahi masaya alanların; onları almazken; Şimdi Kobani direnişi ile bir Rojova gerçeğini tüm dünya kabulenmek zorunda kaldılar. Ama: Muktedir Kibir ile “derin stratejisyenler” hala eski takıntı ile Şam yolunda namaz kılma peşinde! Kobani dünyaya direnişi ile kendini kabulendirirken; yeni “ılımlı Suriye muhalif” toparlama peşinde olan Erdoğan: “KObani düştü ha düşecek” lafı ile “Şamı fetetme namazından yeni siyasal kendisini” yansıtıyordu! Çünkü KObani kırılacak ve oluşacak bölgenin “Tanpon güvenlik” adıyla kontrol edilip; orda yetiştirilecek “ılımlı islamcıalr la” Şam fetedelip siyasal gerçekleşme sağlanacaktı! Zaten ayni günerde Davutoğlu Rojova liderlerinden Salim müslüme “Rojova kantonalrını kaldırmaları” şartı ile yardım teklifini yapıyordu. Ama Kobani düşmedi! Onca IŞİD vahşetine ve üstün silah gücüne rağmen! Musulun birkaç saat içinde teslim alınırken; küçük Kobani direniyor! Oysa KObani düşse; öteki Rojova kantıonları zorada kalsa; Türkiye böylelikle boşaltılan bölgede eğitim kampları ile “ılımlı İslamcılar” yetiştirse; Şam yolunda fetihcilik yapsa ne güzel olurdu!

Rojova belki de onca Ortadoğu bataklıkta şeryatcı kanlı islamcıalrla batılı emperyalistlerin moderin silahlarının kan kusduğu ortamda; arada deneğim ile çıkan bir kıpırtının da olumlu sinyalidir. Onuniçin herkes Rojova ve özde KObaninin güçlü şekli ile kazanmasını ve ayakta kalmasını istemiyordu. Hele hala Kürt paranoyasında yüzen ve Yeni Osmanlı stratejisi uygulayan Türkiye bundan rahatsızdır.

Tüm bunlar etrafımızda ve bizi artık resmen ilhaklaşma ile hegemonyalaştırma aracı gören Türkiyenin de katıldığı çenberimizde dönüyor. Hamlerler arasına Kıbrısın güneyine de gemielrle ısındırma ve “belki” fırsatcılığı ile umut etmenin de siaysal kartı kulanılıyor. Varsın Kıbrıs da özelikle kuzey kesimi hep sesiz kalsın. Hatta kin ve öfkeyle fetihciliği de “karamanlaştırma” noktasında kulansın! Merak ediyorum: Güneyden gelip burada AKP hayranlı övgüler yayan bazı “akademisyenler” birazolsun iki taraflı oynamanın huzursuzluğunu hisediyorlar mı? Bana birielri fısıldasa iyi olur! BRT aşkı, moderin medya “donayimi” derken; Kıbrıs ünüversitesinde akademisyen olmanın travmasını hisediyorlarmı? Öyle ya; Leymosun açıklarında Türkiye gemileri ve kendileri ikili oynayarak sistemin gülerini topluyorlar!Buda benim merak etiğim durum.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin