Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi vicdani ret hakkının tanınması çağrısını içer Meclis Başkanı Sibel Siber’e yönelik bir açık mektup yayınladı.
Konu ile ilgili açık mektup şöyle:
Sayın Sibel Siber,
Meclis Başkanı
Meclisin websayfasında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) ve başkanı olduğunuz meclisin anlatıldığı belgede “Pratikte her iki KKTC milletvekili hemen tüm Komite çalışmalarına ve tüm Genel Kurul oturumlarına katılabilmekte ve buralarda söz alıp konuşabilmektedir” denmektedir. Yani AKPM’de temsil edilmek bu belgeden anladığımız Meclisin açısında önemlidir. Ama bildiğiniz gibi meclisler yalnız temsiliyet değil kararların da alındığı ve uygulandığı kurumlardır.
Hatırlatmak isteriz ki AKPM ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, vicdani ret hakkını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) madde 9’da güvence altına alınan din ve vicdan özgürlüğünün zorunlu bir gereği olarak kabul etmiştir.
AKPM, askerlik hizmetine alternatif oluşturabilecek sivil hizmete ilişkin kuralları belirlediği 337 sayılı Tavsiye Kararında (1967), vicdani retçiler ve askeri hizmetle yükümlü olanlar arasında eşitliğin gözetilmesi gerektiğine işaret etmiş; alternatif sivil hizmet süresinin en az normal askeri hizmet süresi kadar olması gerektiğini ve vicdani retçiler ile askeri hizmetle yükümlü olanlar arasında sosyal ve finansal eşitlik sağlanması gerektiğini belirtmiştir.
AKPM kararları doğrultusunda Bakanlar Komitesi 1987 yılında üye devletleri vicdani ret hakkını tanımaya ve ulusal mevzuatlarını belirtilen temel ilkelerle uyumlu hâle getirmeye davet eden Rec(87)8E sayılı tavsiye kararını almıştır.
AKPM aldığı kararlar sonucu Avrupa Konseyinin organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 7 Temmuz 2011 yılından sonra aldığı çeşitli mahkûmiyet kararları ile Türkiye’nin ve Ermenistan’ın vicdani ret hakkını tanımayarak AİHS madde 9’u yani düşünce, vicdani ve din özgürlüğü hakkını ihlal ettiğine hükmetmiştir. (Bayatyan v Ermenistan (2011), Erçep v Türkiye (2011), Savda v Türkiye (2012), Tarhan v Türkiye (2012))
Avrupa Konseyi kurumları tarafından geliştirilen ilkeler Avrupa Parlamentosu’nun 7 Şubat 1983, 13 Ekim 1989, 11 Mart 1993 ve 19 Ocak 1994 tarihli tavsiye kararlarına yansımıştır.
Son olarak da Avrupa Birliği Konseyi 24 Haziran 2013 tarihinde kabül ettiği “AB din veya inanç özgürlüğünün korunması ve geliştirilmesi üzerinde kılavuzlar” dökümanında üye devletleri vicdani ret hakkına saygı duymaya çağrıştır.
[EU Guidelines on the promotion and protection of freedom of religion or belief]
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, 1987/46 ilke kararında devletleri vicdani ret hakkını tanımaya davet etmiş ve devletlerin bu hakkı kullananları cezalandırmaktan kaçınmaları gerektiğini belirtmiştir. Bunu takip eden 1989/59 ilke kararında Komisyon bir adım daha atarak vicdani ret hakkının İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi madde 18’de ve Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (MSHİUS) madde 18’de tanınan inanç özgürlüğünün bir parçası olduğunu belirtmiştir; 1993/84, 1995/83 ve 1998/77 ilke kararlarında da önceki ilkeler tekrarlanmış ve genişletilmiştir. Bu ilke kararları doğrultusunda BM İnsan Hakları Komisyonu, devletleri kanunlarını ve uygulamalarını gözden geçirmeye; vicdani retçiler için af ve hakların iadesi uygulamalarını yürürlüğe koymaya çağırmıştır.
Ülkemize gelirsek, Kıbrıs’ın kuzeyinde hala hazırda 2 vicdani retçi Askeri Mahkemede yargılanmakta ve eğer yasal düzenleme yapılmazsa yakın bir zamanda yeniden cezaevine konacaklardır.
2011’den beri süren davalarla ilgili Anayasa Mahkemesi ve Askeri Yargıtay verdiği kararlarında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önerdiği gibi bir düzenlemenin yapılmasının tamamı ile Yasa Koyucunun yani yasama organının takdiri ile mümkün olabileceği belirtilmiş…
Askeri Yargıtay Ceza No: 1/2014 – (Dava No. :256/2011) sayfa 18’den bu kısmı daha detaylı okuyabiliriz:
“Bu hususta Anayasa Mahkemesi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önerdiği gibi bir düzenlemenin yapılmasının tamamı ile Yasa Koyucunun yani yasama organının takdiri ile mümkün olabileceğini belirtmiştir.
Görülebileceği gibi vicdani ret ile ilgili bir statünün yaratabilmesi için üye ülkelerin iç hukuklarında yapacakları bir düzenleme ile mümkün olabilmekte ve O takdirde ancak bu statüde olduklarını iddia edenler bu statüye müracaat edebileceklerdir.
KKTC’inde vicdani redde dair herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Böyle bir düzenlemeyi ihdas eden mevzuat olmadığı için de Sanığın vicdani redde ilişkin iddialarını inceleyip bir sonuca ulaştırmak mümkün değildir.”
Vicdani retle ilgili Anayasa Mahkemesi ve Güvenlik Kuvvetleri Yargıtay’ın verdiği kararlarda Yasa Koyucunun yani yasama organının takdiri ile vicdani ret hakkının tanınmasının mümkün olabileceği açık şekilde belirtilmiştir.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, Avrupa Parlamentosu’nun vicdani reddi, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hak olarak tanınmasına yönelik tavsiye kararlarına sırtınızı dönmeyeceğinizi umuyoruz.
Talebimiz, vicdani ret haktır, uluslararası hukukta yer edinmiştir, Kıbrıs’ın kuzeyinde de yasal düzenleme yapılarak hemen tanınsın…
Saygılarımızla
Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi
23 Ekim 2014
Kaynak:
http://www.reddet.org/blog/2014/10/23/sibel-sibere-acik-mektup/