Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalmadan, seçmen yurttaşlar tarafından yapılan tercihlerle ilk turda sonuçlandırılmıştır.
Recep Tayyip Erdoğan, TC’nin 12. Cumhurbaşkanı olarak seçilmiş durumdadır.
Ekmelettin İhsanoğlu, çatı adayı olarak seçimlerden çatı toplamının altında aldığı oy oranıyla sonucun ikincisi olmuş halindedir.
Ve Selahattin Demirtaş, ortalama olarak 9.8 seçmen oyuyla sürecin üçüncüsü olmuştur.
Seçimin üçüncüsü olmasına rağmen, sürecin en kazananı olması da siyaset değerlendirmelerinde güncel kabul görmüş haldedir.
Bu makaleye konu olan şey Bahçeli’nin siyaset değerlendirmesidir.
Esasa gelmeden bir girizgah yapacak olursak:
Alparslan Türkeş’in vefatından sonra MHP Genel Başkanlığına gelmiş ve kısa bir aralık döneminin dışında, partisinin genel başkanlığını yürütür haldedir.
Türkeş milliyetçi camianın lideriydi.
Devlet Bahçeli ise MHP Genel Başkanı halindedir.
Ama aynı zamanda da Alparslan Türkeş’li MHP’de parti genel sekreteridir.
12 Eylül öncesi MHP’de de partinin eğitimciler grubunun temel adamıydı. Dolayısıyla partinin çekirdekten yetişmiş partilisidir.
MHP’ye Genel Başkan olduktan sonra “beyaz çoraplılar” olarak adlandırdığı destekçileri değiştirmeye çalışırken, esas olarak uymayanları da parti ilişkisi dışına düşürerek, partiyi adım adım sokaktan çekmeye çalıştı.
12 Eylülü darbesinin ideolojisinin “düşüncemiz iktidarda, biz hapishanelerdeyiz. Alparslan Türkeş” devlete egemen olması da bu tasfiye sürecinin sancısız olmasına vesile olmuştur.
Sonuç olarak Bahçeli, MHP’ye yeni bir fiziksel duruş kazandırmıştır.
Türk-İslâm sentezi devletin ideolojisi haline gelmişken, MHP’de toplumdaki tanımlanması olmuştur.
Kürt özgürleşme taleplerine, devletin geliştirmiş olduğu politikalar neticesinde de: Milliyetçilik, ırkçılık temeli üzerinde devlete ve topluma egemen edilen bir ideoloji haline getirilmiştir.
Devlet Bahçeli’nin MHP’yi kontr-gerillanın tarlası haline getirtmemesi, Veli Küçük gibi önemli kontr-gerillacıların hedefi haline getirmiş ve Veli Küçük’ün ifadesiyle “kafası koparılması gereken adam” yapmıştır.
MHP’nin geçmişteki haliyle, kendisinin genel başkanı olduğu MHP arasına (beyaz çoraplılar, sokaktan çekme, kontr-gerilla tarlası haline getirtmeme) çizgeler çizerek geçmişten kimi noktalarda ayrıştırmayı başarmıştır.
Bu onun yeni yanlarıyken, Türkçülük ideolojisine sıkı sıkıya bağlı hali de parti ideolojisinin devamlılık haliydi.
Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını değerlendirmesi ise: Türkçülük ideolojisinin dar elbisesini zorla giydirme gereksizliğinin ip uçlarını verebileceği imkanını potansiyel halde olabileceği zannı halini akla getirebilecek durumda olmasıdır.
11 Ağustos 2014 tarihli Hasan Aksay’ın t24’te ki köşe yazısında (seçimleri değerlendiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Selahattin Demirtaş’ın aldığı oylarla ilgili olarak “Tercih edilmiştir. Belli bir oranda da sayıları artmıştır. Bunu bölücülüğe hizmet eden anlayışa götürmek doğru değildir” sözüdür.
Sayın Devlet Bahçeli’nin bu sözü doğrudur, kıymetlidir.
Selahattin Demirtaş baştı HDK (Halkların Demokratik Kongresi) ve HDP (Halkların Demokratik Partisi) olmak üzere; Türkiye halklarının ve Türkiye inanç farklılıklarının özcesi, özgürlük ve demokrasi güçlerinin birlikte ve bir arada yaşamasının talepçisi ve temsilcisi halindeydi.
Özellikle BDP (Barış ve Demokrasi Partisi) ve HDP (Halkların Demokratik Partisi) projelerinin Türkiye halklarının etnik ve inanç farklılıklarının Türkiye’nin zenginliği olduğu, bu zenginliğin özgürlük-demokrasi ve barışla Türkiye büyümesini sağlayabileceği ve Türkiye coğrafyasının gerçekliğiyle Türkiye siyasetinin barışması; Türkiye’nin ayağındaki prangalardan kurtulacağı gerçekliği haliydi.
Türkiye’nin Türk yurttaşlarına, kendisini Türk olarak gören yurttaşlarına kazandırılan psikoloji, algı yönetmenin getirdiği bir sonuç olarak ‘gerçekmiş gibi’ topluma egemen edilmiş haldeydi.
PKK’nın tüfeğin namlusunu toprağa gömme süreci ile birlikte (ki kurucu önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıydı), egemen edilen psikolojisin yaratmış olduğu puslu ortam yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı. Kürt özgürlük hareketi kendini topluma anlatması ve önermiş olduğu ortaklık projesiyle; Selahattin Demirtaş’ın duru söylemiyle taçlanınca, Türkiye toplumu doğru algılara doğru yüzünü çevirmeye başlamış durumdadır.
Selahattin Demirtaş’ın almış olduğu seçmen desteğinin “bölücülüğe hizmet anlayışa götürmek doğru değildir” Devlet Bahçeli açıklaması çok kıymetlidir, değer verilmesi gerekir.
Bahçeli’nin beyanatı HDP’yi yok edilmesi gereken hasım olarak görmek yerine, siyasi rakip olarak görmesine tekabül eder halidir.
Türkiye zenginliğine saygı siyaseti Bahçeli’ye saygınlığı daha yukarıya çıkaracaktır.
Bahçeli’nin bukelamum siyaseti yapmadığı gerçekliği hali de ona itimat edileceğinin kaynak halidir.
Özgürlük-demokrasi-demokratiklik konusunda Türkiye gerçekliğine uygun açılımlar yapması Devlet Bahçeli’yi, MHP Genel Başkanlığından Milliyetçilerin liderliğine yükseltmesini beraberinde getirecektir.
Türkiye topraklarının bu açılıma ihtiyacı vardır.