Doğu Akdeniz Üniversitesi Birlik ve Dayanışma Sendikası (DAÜ Bir-Sen) Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) lokalinde basın toplantısı düzenleyerek, üniversitedeki, Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde yaşanan sorunlarla ilgili açıklama yaptı.
Sendika yetkilileri, DAÜ rektörlüğünün TİS düzenini yok etmeye çalıştığını açıkladı.
DAÜ Bir-Sen Eşbaşkanı Hakverdi yaptığı açıklamada, DAÜ yönetimi ile yapılan toplu iş sözleşmelerinde, ekstra talepleri olmamasına karşın, sonuca varılamadığını ve Uzlaşma Komisyonu’na başvurduklarını kaydetti. DAÜ rektörlüğünden, komisyon toplantılarına katılan personelin yetkili olmadığını, göstermelik olarak katıldıklarını iddia eden Hakverdi, son toplantıya da katılmadıklarını ifade etti.
Basın bildirisini okuyan DAÜ Bir-Sen Eşbaşkanı Cohar da, DAÜ rektörlüğünün TİS düzenini yok etmeye çalıştığını açıkladı. DAÜ rektörlüğünün, sendikanın talebiyle, DAÜ’deki işçi ve memurları kapsayan Toplu İş Sözleşmesi’nin imzalanmasına ilişkin oluşturulan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı temsilcisinin başkanlığında yürütülen Uzlaştırma Kurulu’nun 4 Ağustos tarihindeki son toplantısına makul bir mazeret göstermeksizin katılmadığını söyleyen Cohar, yasaya göre suç işlendiğini kaydetti.
Cohar, DAÜ Rektörlüğünün toplantıya katılmayarak, yasaya göre suç işlediğini, bu konuda yasal işlem yapması talebiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvurduklarını açıkladı.
Okunan basın açıklaması şöyle:
Yasa ve tüzüklere uymayı, hukukun içinde kalmayı, çalışanların haklarına saygı duymayı adeta zul sayan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Rektörlüğü, keyfi uygulamalarına devam ediyor, suç işlemeyi göze alarak Toplu İş Sözleşmesi (TİS) düzenini yok etmeye çalışıyor. DAÜ Rektörlüğü, 25 Şubat 2014 tarihinde başlayıp 30 Nisan 2014’te kesilen TİS görüşmelerinin ardından, yasa gereği oluşturulan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı temsilcisinin başkanlığında yürütülen Uzlaştırma Kurulu’nun 4 Ağustos 2014 tarihindeki son toplantısına “makul bir mazeret göstermeksizin” katılmayarak açıkça suç işlemiştir.
DAÜ’deki işçi ve memurları temsil eden yetkili sendika olarak Rektörlük temsilcileriyle yaptığımız Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinden, Rektörlüğün oyalama ve zaman kazanma üzerine kurulu stratejisi yüzünden altı aydır hiçbir sonuç çıkmamıştır. Ön görüşme dahil, yapılan altı toplantının ardından “Rektörlüğün Vakıf Yöneticiler Kurulu (VYK) ile istişare ihtiyacı olduğu” gerekçesiyle görüşmeler 30 Nisan’da kesilmiştir. Sendikamızın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yaptığı başvuru üzerine oluşturulan Uzlaştırma Kurulu ilk toplantısını 14 Temmuz 2014 tarihinde yapmış, DAÜ Rektörlüğünün samimiyetsiz ve ciddiyetten uzak tavrı daha ilk toplantıda ortaya çıkmıştır. Uzlaştırma Kurulu toplantılarına “tam yetkili” olarak katılması gereken DAÜ heyetinde VYK veya Rektörlükten hiç kimse yer almazken yetki kullanıp TİS imzalayamayacağı çok açık olan iki çalışan bu amaçla görevlendirilmiştir. Üstelik davet yazısında açıkça talep edildiği halde DAÜ Rektörlüğü, saygı ve nezaket sınırlarını zorlayarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yetkilendirme yazısı yazmaya dahi tenezzül etmemiştir. İlk iki toplantıya “VYK Başkanlığı Rektörlükle yapması gereken istişare toplantılarını yapmadığı için Uzlaştırma Kurulu’nda herhangi bir görüşme yapmaya yetkilerinin bulunmadığını” söylemek amacıyla gelen DAÜ temsilcileri yasal sürenin son günü yapılan toplantıya da “izinde oldukları” gerekçesiyle katılmamıştır. DAÜ Rektörü Sayın Abdullah Öztoprak’ın imzasıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na mazeret bildirmek için gönderilen yazıda, DAÜ’nün tüm kurumsallık iddiaları en yetkili ağızdan çürütülürken ilgili tüm taraflarla da adeta alay edilmektedir. Bu nasıl bir üniversite ise, Rektörlük ile VYK 30 Nisan’dan 4 Ağustos’a kadar sendikayla ne konuşacakları hakkında bir görüşme yapamamış, Bakanlığın talep ettiği yazıyı yazma gereği duymamış, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın düzenlediği toplantıya gönderecek bir eleman da bulunamamıştır.
Bizler için sürpriz olmasa da, DAÜ Rektörlüğü bahse konu toplantıya katılmayarak Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasası’nın 24(7). Maddesine göre açıkça suç işlemiştir. Bu konuda yasal işlem yapılması talebiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvurmuş bulunuyoruz. Bu konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. Ancak bundan daha vahim bulduğumuz, Rektörlüğün, çalışanlarla, sendikamızla, Çalışma Bakanlığıyla ve tabii hükümetle alay edercesine bir tutum benimsemesi ve DAÜ’de yıllardır uygulanan TİS düzenini yok etmek uğruna her türlü keyfi uygulamayı hayata geçirmeye çalışmasıdır.
Hükümete soruyor ve cevap bekliyoruz:
Bu ülkenin yasaları DAÜ’de de geçerli midir yoksa DAÜ bağımsız bir cumhuriyet ya da ayrı bir krallık mıdır?
DAÜ Rektörlüğü’nün yasa ve tüzüklere uymama, üniversiteyi keyfi bir şekilde yönetme özgürlüğü var mıdır?
DAÜ Rektörlüğü uygulamalarında yasaların, hiyerarşide de bakanlıkların ve hükümetin üzerinde midir?
DAÜ’deki TİS düzeninin ve çalışma barışının bozulmasına müdahale edecek misiniz yoksa seyirci kalmaya devam mı edeceksiniz?
Yöneticilerinin sorumsuzca tutumları yüzünden DAÜ her zaman olumsuzluklarıyla mı gündemde olacaktır yoksa günün birinde bu kurumumuzu sadece başarıları ile anmak da mümkün olacak mıdır?