ORTAK METİN hakkında çeşitli vatandaş grupları münferit olarak haklı kaygılarını belirtmektedirler. Bu bağlamda, tümümüzün sorgulamalarına ilişkin benim de düşüncelerimi dikkate almanızı rica ediyorum.
- Yapılan açıklamaların ‘iyi niyetli’olduğunu ve son 60 yılda Vatanımızı zarara uğratan demagogların emelleriyle hiçbir ilişkileri olmadığını düşünüyorum. Tarihin bize hatırlattığı üzere Zürih-Londra anlaşmasını imzalayan kişiler, aynı zamanda onu bozan, AKRİTAS planıyla Kıbrıs’a ilk taksimi, kanlı çatışmaları getiren ve 42 yıl sonra yine bu anlaşmalarla övünenlerdir. TARİHTEN BİR ŞEY ÇIKARABİLENE NE MUTLU
- O zamandan beri binlerce masum Kıbrıslı, Yunan ve Türk her iki toplumda çıkarcıların, katillerin ve fanatiklerin egemen olmasından dolayı hayatlarını, mal varlıklarını kaybettiler, köylerinden kovuldular. 1974 yilindaki Aloa (Atlılar), Santalari (Sandallar), Dohni (Taşkent), Palekithru (Balıkesir), Aşşa (Paşaköy) katliamları, Türkiye’nin gizlice faydalandığı ahmak haydut takımlarını fanatize etmiş yetersiz kişilerin faaliyet ve düşüncelerinin sonucuydu.TARİHTEN BİR ŞEY ÇIKARABİLENE NE MUTLU
- Yerleşiklerin sayısı yüzbinleri bulmuştur. Ayrıca sürekli olarak artmaktadır. ANAN PLANI 3, o zamanki Cumhurbaşkanı bizi Türkiye’nin garantörlüğünden kurtarmayı ve TÜRKİYE’DEN GELECEK TÜRKLERLE YUNANİSTAN’DAN GELECEK YUNANLARIN SAYISINI %5’e kilitleseydi (Dogmatik hırçın fanatizmiyle ve içine kök salmış saplantılarıyla Tasos Papadopoulos bu planı sadece müzakare etmemekle kalmadı, bizi kasıtlı olarak ANAN PLANI 5’e yönlendirdi ve bu şekilde Güzelyurt ve Karpaz’ı sonsuza dek kaybetti) Kıbrıs için büyük bir fırsat olabilirdi. TARİHTEN BİR ŞEY ÇIKARABİLENE NE MUTLU.
- AİHM’de bazı hırslı ve dar vizyonlu hukukçular sayesinde yaşadığımız fiyasko (Dimopoulou davası ve 7 kişi daha) sonucunda, işgal bölgelerinde sözde Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) tanındı. Bu fiyasko 3. Atilla olsa da halk bunu anlamadı. Opürtinistler de anlamadılar, ya da anladılarsa da susuyorlar, zira neye dokunsalar berbat ediyorlar. TARİHTEN BİR ŞEY ÇIKARABİLENE NE MUTLU.
- Uzun lafın kısası, Jeopolitik koşulların belki de daha avantajımıza olduğu bu sefer de Kıbrıs sorunu çözülmezse (tabii ki çözüm yolunda ilerleyen sağduyulu politikacıları her seferinde engelleyen demagogların gafları düzeltilsin diye değil) Türkiye, Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) aracılığıyla işgal bölgelerinde üçüncü nesil göçmenlerin mal varlıklarını hiçbir engel olmadan -komik rakamlara- satın almaya devam edecek. Aynısı özgür bölgelerdeki Kıbrıs Türk malları için de yapılacak. Toprak mülkiyeti çoğunluğu Türkiye tarafından sağlandığında, durmak bilmeyen yerleşik aktarımı da sonsuza kadar Kıbrıs sorununu ‘çözecek’. Yerleşik gönderme politikası ile satın alım ve savaş yoluyla toprak kazanma, 19.yy’da ABD’nin genişlemesi için, 1948’de İsrail devletinin kuruluşunda, Hatay’ın Türkiye topraklarına katılmasında (daha önce Suriye’ye aitti) tarih boyunca milletlerin topraklarının genişlemesinde uygulanmıştır. TOPRAK VE NÜFUS. TARİHTEN BİR ŞEY ÇIKARABİLENE NE MUTLU.
- Bilge ve temkinli olalım … Yeni çözüm çabasını destekleyelim, Avrupa’nın ve Batı’nın ihtiyaçları karşında politika oluşturulmasına ve Doğu Akdeniz bölgesindeki doğal gazın Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi aracılığıyla Batı’ya aktarılmasına izin verelim. Rusya’dan Batı’ya doğal gaz aktarımının muhtaç olduğu Ukrayna olayları ve tekrardan yaratılan belirsizlik bizi uluslararası jeopolitik analizlerde uzman haline getirmiştir. Artık sadece müzakareleri takip edip bildiri yayınlamak; ağacı görüp ormanı görmezden gelmeye, ortak metnin noktalama işaretlerinin arasında kaybolmaya benzer.
- Vatanseverlik bağırıp çağırmak değildir… Vatanseverlik sağduyulu çalışmak ve cesaretle fırsatları yakalamaktır.