arşivAli SarıtepeŞehitler olmasın, vatan bölünmesin - Ali Sarıtepe
yazarın tüm yazıları:

Şehitler olmasın, vatan bölünmesin – Ali Sarıtepe

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

“…Türk, bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar taşlar bu hakkı böyle bilsinler…”

Yukarıda ki alıntı, cumhuriyetin ilk yılları adalet bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un Türkiye demografik yapısı hakkındaki ifadesidir.

İttihat ve Terakki ve Ermeni katliamı.

1924’de TC’de başlayan ve 1938 Dersim katliamıyla üst noktasına çıkan Kürtleri yok etme halleri.

Başta Varlık Vergisi olmak üzere Türkiye demografisinin kalan unsurları haline getirilen Rum, Ermeni ve Yahudi toplumlarının mal varlıklarına el koyma hareketleri ve bunların da Türkiye’den çıkarılma uygulamaları.

Daha dün de ortaya çıkan; Türkleşmiş ya da Türkleştirilmiş olsalar bile nüfus kütüklerinde, onları hala takip eden işaretlerin konuyor olmasının devamlılık hali.

Alevi inancından olan insanların kaydının tutulması.

1920 ikinci yarısında Mahmut Esat Bozkurt’ta tanımı yapılan Türk ve Türkiye ahalisi hakkındaki düşüncesinin; aslında TC devlet politikasının olduğudur.

“En iyi Kürt ölü Kürt’tür” anlayışı ve bunun getirdiği; topluma yaygınlaştırılmış terör, faili meçhul cinayetler ve köy boşaltmaları.

Devlet politikasının tüm bu hallerinden ortaya çıkan ölümler ve:

Devletin kuruluş aşamasından itibaren kendi sultasında; eğitiminden kültürüne kadar her alanda ve her an Türkçü kuşatmaların yapılması.

Milli güvenlik siyasetinin sonucu olarak ortaya çıkan ölüm hallerine; devlet erkânının şehâdet iltifatlarıyla, toplumun niçin, neden sorusundan uzak tutulması.

Bu kısa panoramanın gösterdiği; devlette krizin yapısal bir karakterde olduğu, bu yapısal hal üzerinden de topluma egemenliğin devam ettirildiğidir.

1990’ların ikinci yarısında Türkiye siyaset tıkanmasının banka iflaslarıyla birleşmesiyle dibe vurup, buradan yeni bir iktidar çıkarması.

Aynı şekilde; AKP ve özellikle T.Erdoğan’ın kanunları hukuk ruhundan ayırarak ortaya çıkarmış oldukları sonuçlara, yolsuzluk ve rüşvet skandallarının eklenmesiyle, kanunların yok hükmüne düşürülmesiyle; Türkiye tamamen kaotik bir ortama düşürülmüş durumdadır.

Var olan yürütme tarzının yürümediği ve bunda ısrar etmenin Türkiye’yi felakete götüreceği aşikar hale gelmiş bulunmaktadır.

İktidarda olan siyasi ittifakın, birbirlerini yok etme noktasında siyasi rakip haline gelmesiyle; yönetmede siyasi ve idari kriz çıkarken, parlamentoda ki CHP ve MHP’de sadece anti AKP noktasında olmalarından dolayı; henüz toplumun geniş kesimi tarafından görünür halde olmayan HDP-BDP’nin dışında gelecek projesi olan, geleceğe ufuk çizgisinde bakan partinin ya da partilerin yok halleri.

30 Mart seçimleri bu açıdan eskinin ve yeninin siyaset sahnesinde karşılaşmalarının başlangıç noktası halindedir.

HDP kendisini barış ve demokrasi projesi olarak programlarken, Türkiye sathında planlı bir saldırıyla karşı karşıyadır.

Tam da bu nokta da:

Yaşanmışlıkların getirmiş olduğu sonuç olarak, Türkiye şehitlik tarlası haline gelmiş noktasındadır.

İşçilerin ve memurların sendikal örgütlenmeleri işlevsiz hale getirilmiş haldedir.

Demokrasi ve özgürlük talepleri kanunun zoruna çarptırılmaktadır.

Etnik demokrasi ve özgürlük taleplerinin hayatiyet derecesine geldiği görülmemektedir.

Kendisini “Şehitler ölmez, vatan bölünmez.” Şiarında ifade eden kesimlerin amaçlarıyla, HDP’nin amaçları arasında ki içsel bağlantıyı açığa çıkarmak gerekmektedir.

Türkiye:

Demografik karakter farklılıklarına demokrasi ve özgürlük temelinde yaklaşılması.

Sendikalaşmanın önündeki engellerin temizlenmesi, sendikal örgütlenmelerin toplumsal yaşamın bir gerekliliği olarak görülmesi.

Ankara’dan yönetmenin, toplumu ancak zaptu-rap altına almak olduğunun fark edilmesi.

Neredeyse coğrafi felaket haline getirilen, doğanın tahrip edilmesi ve ekonomik ve siyasi yönetme tarzının terk edilmesi.

Geleceği kurtarmanın olmazsa olmaz ana başlığı haline getirebileceğimiz, bu ve buna benzer çözümler.

Kalbimizde yara haline gelen şehitler sorunumuzun hemen ortadan kalkmasını beraberinde getirecektir.

Türk halkının ayağındaki prangalar ve aklındaki zincirlerden kurtulmasını beraberinde getirecektir.

Şehitlere neden olan çelişki halinin ortadan kaldırılmasıyla:

Vatan bölünmez.

Vatan bölündürülmez olacaktır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin