arşivAli Sarıtepe30 Mart seçim sonrası - Ali Sarıtepe
yazarın tüm yazıları:

30 Mart seçim sonrası – Ali Sarıtepe

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

İster yereli olsun, isterse de geneli olsun seçimler; seçmenlerin, oy kullanma yeterliliğinde olan yurttaşların iradelerini tercih olarak sandığa yansıtma halleridir. Ve burada kristalleşen irade de kendisine verilen süreç içerisinde yönetme imkanını kullanmasıdır ya da haiz olmasıdır.

Seçimler her zaman aynı derecede önem arz etmezler.

Bazen öneminin önemsenmesi gerekenin altında olabileceği gibi, bazen de önem derecesinin çok üstünde bir karakter kazanması halinde de olabilmektedir.

Siyasette yönetme organlarıyla toplum/yurttaş arasındaki geleceğe yönelik bakışta, aralarında anlayış farklılıklarının yönetemez açıklığına düşmesi.

Geçmişten gelen icraat biçimlerinin toplumda yarattığı negatif birikimin kendini hareketlilik haline getirmesi.

Gibi durumlarda da, seçim; kapsadığı alan ve mahiyet açısından, doğal durumunun ötesinde etki gücünde olur.

Bu anlamıyla 2014 30 Mart yerel idareler seçimi, tamamen bu karakterlerinin dışına çıkarak, sonuçları itibariyle ikili referandum karakterini almış bulunmaktadır.

Birinci hali:

Siyasi iktidarın kendi aralarındaki ittifak halinin ortadan ikiye yarılması ve bunun getirdiği çelişkilerinin çatışmaya dönüşmesi.

İttifak halinde iken birbirlerinin kirli hallerini örtme işbirliğinin, gelinen aşamada birbirlerini deşifre etmeleri aşamasında ortaya çıkan pis halleri, pislik halleri, yüz kızartıcı halleri.

İttifak halleri içerisinde oldukları dönemlerde, kanunların ya yok hükmüne düşürülmesi ya da istismar etmeleri neticesinde, topluma yaydıkları kanuna fiili olarak uymazlık hallerine, başbakan Erdoğan’da temsiliyetini bulan ‘icraatime engel olan/olacak olan ne varsa yok sayarım’ pratik hallerinin; dağdan kopan çığ misali kartopu gibi büyümesi hali.

NATO-AB ve komşularıyla olan ilişkilerinde, izlemiş olduğu politikalar neticesinde dış siyasette tamamen tecride düşmesi.

HDP-BDP’nin seçim kampanya sürecinde ifade ettikleri; demokratik özerk yönetimlerin, yerel hükümet ve yerel parlamento biçiminde görüleceği, dar alanlardan geniş alanlara kadar halk meclislerinin oluşturulacağı ‘kent yaşayanlarınındır, kenti yaşayanları yönetecek’ anlayışının egemen edileceği siyaset ve yönetme projelendirmesi.

30 Mart bu önem halinde iken, siyasal ve sosyal dizilişlerde yeniden şekillenmeye başlamış haldedir.

AKP-Gülen ayrışmasından sonra, Erdoğan’ın; devletin kirli anlatımı olan eski derin devlet unsurları ile ittifak kurma çabaları.

Gülen cemaatinin MHP ve CHP esası üzerinden ‘yerel de hangisi güçlü ise onu destekleme’ kararlılığı.

Ve bu iki partinin seçim stratejilerini anti-AKP üzerinden kurmaları ve söylemleri ile ‘eski’den kendilerini farklılaştırmamaları.

‘Emek-Demokrasi’ bloğuyla başlayan geleceği yeniden, ama evrensel insan hakları temeli üzerinden; özgürlükçü, demokratik ve emekten yana yaşamın örgütlendirilmesi hali.

2013 21 Mart Nevroz’unda ilan edilen ateş kesle, barış süreci neticesinde:

Devlet-gerilla çatışmalarında toplumun aklına zincir vurulmasından toplumun kurtulmaya başlaması ve bunun Gezi Direnişi ile taçlanmış olması.

Çatışmasızlık ortamı ile birlikte, devletle saf tutan Kürdistani insanların ve toplulukların kendilerini bu ilişkilerden kurtarma kararlılıkları.

Kürdistan toplumlarının sosyal depremler gibi, eski yerlerinden koparak BDP’ye katılmaları.

31 Mart sabahı, Türkiye yurttaşlarının hayata devam ediş halleri, bu koşullara yönelik olarak yaptıkları tercihin ortaya çıkmasıyla karar haline getirmiş olacaklardır.

Her halükarda 31 Mart yeni dönemin başlangıcı olacaktır.

Cumhuriyetin kuruluşundan beridir Sünni İslam anlayışının topluma egemen edilmesi, din ve devletin birbirine payanda ettirilmesine.

AKP_Cemaatler ittifakı hükümetinin Sünni İslam inanışını yaşam tarzı haline getirme çabaları, İslam inancını dibine kadar kullanmaları ile mütedeyyin yurttaşların iliklerine kadar sömürülmesi.

AKP-Cemaat çatışmasının topluma yansıyan en büyük faydası, dinin/İslami inanışın hayasızca sömürülmesini, kullanılmasını görünür hale getirmiş olması. Ve ayaklar altına düşürülen dinin, bireyin kalbine yükseltilmesi imkanını açmış olması.

CHP-MHP-Cemaat üçlemesinin bu seçim döneminde güçlü mevziler kazanması durumunda: Ya var olan ideolojik-siyasi hatları ile yürümeye devam etmeleri ya da Türkiye topraklarının ihtiyacı olan, zorunluluğu olan demokrasi ve özgürlük noktasına kendilerini vardırmaları, onlarda bir kavşak haline gelmesi.

HDP-BDP halinin seçimler ertesinde ‘yerel iktidarın, yerel de yaşayanlara devredilmesi’ uygulamasında; toplumun kendini yönetmede iktidar gücünün kararlılığını yaratması.

31 Mart 2014, 2015’te olağan zamanı gelecek olan genel seçimlere bu veriler üzerinden yürüyecektir.

Geleceğin yeni hal üzerinden mi, yoksa eski hal üzerinden mi şekilleneceğini bu iki yıllık bol hareketli süreç ortaya çıkaracaktır.

Bu sürecin Türkiye iç tarafıydı.

Şüphesiz ki dış koşullarda; sürece olumlu-olumsuz yanlarıyla katacakları ile sürecin etkileyeni olarak kapının ağzında duracaktır.

AKP, Erdoğan mı?

Alaveresiyle, dalaveresiyle Memet’leri nöbete gönderemeyecekse.

Kendisini:

Hukukun üstünlüğüne inandıracak ve tesis edecek.

Demokrat olacak, demokrasiyi kendisinde içselleştirecek.

Özgürlükçü olacak.

Emperyal hallerinden vaz geçip, oralara savaşçı olmayacak.

Ya da:

İktidara parti olan AKP,

Erdoğan’ın partisi haline gelmesi,

Yüz kızartıcı suçun ve hukuksuzluğun en tam uygulayıcısı olması hesabıyla,

İktidar imkanları olmadan bir parti olarak varlığını devam ettirme yeteneği olmayacağından dolayı eriyerek yok olma ya da yok olacak kadara düşmesi:

Ona kader olacaktır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin