Halkın Ağzında olan bazı değer yargıları boş değil. Yanlış olsalar bile önemlidir. Uygulama da ona göre yürür. Bir tanesi de rüşvetin belgesi olmaz değerlendirmesidir. Halk dediğimizde ilgisiz insanları kastederiz ama rüşvetin belgesi olmaz iddiasını TV’lerden duyarsanız bilin ki o ülkede rüşvet almak suç görünse de peşine düşülmez ve rüşvet verenler ve alanlar serbest kalır. Lakin gerçek bu değildir. Rüşvet alan neden bazı ülkelerde yakalanır ve rüşvet verenle beraber ceza çeker.
Örnek olarak uluslararası rüşvet veren Lockheed firması ve Japonya’da rüşvet alan firma ve yöneticileri olayını ve hapislik ve büyük para cezaları almalarını hatırlayalım. Türk basını bunu duyurdu ve Türkiye’nin de ayni dönemde uçak alımı yaptığı ve durumun Türkiye’ye iletilerek Türk yetkililerin de kovuşturulmasını istediklerini herkes öğrendi ama Türkiye Rüşvetin belgesi olmaz diyen halkın değer yargılarına uygun şekilde hiçbir belge veya delil aramadı.
Bizde de mecliste rüşvet alındı ve verildi iddiası halkın gözü önünde sergilendi ama olay kapatıldı.
Hukuk devletinde kapatma olayı yaşanamaz çünkü yasalar izi ortaya çıkan bir olayı kovuşturmak için birkaç görevli memur ve şube görevlendirmiştir. Onlar hemen harekete geçer. Biri rüşvet olayında menfaattar veya lehtar olsa bile bir diğeri değildir. Lehtar veya menfaattar olmayan hemen peşine düşer çünkü görevini yapmazsa gün gele bir ona hesap sorar. Yasa müfettişlere bu görevi vermiştir.
Tek yol yasa ile görevlendirilmiş memurların kovuşturmak için amirinden emir beklemek zorunda bırakılmasıdır ki bu yasada yoktur. Uygulamada amirler böyle yasadışı teamüller dikte derler. Bu geri kalmış devletin süsüdür, rozetidir veya alametifarikasıdır. Daha kötüsü diktatör eğilimli bir lider yani başkanlık rejimi ise başkan, parlamenter rejimse başbakan tüm yetkileri kendinde toplama çabasına girmiştir ve poliste en yüksek rütbeliden, savcılıktan başsavcı veya başsavcılardan izin almadan kovuşturma yapılmamasını sağlamıştır ve onların kendi adamları olmasını sağlamıştır. Yani ya Türkiye ya da buradaki yönetim söz konusudur.
Anlayacağımız kötü bir geri ülke örneğiyiz.
Yoksa rüşvetin belgesi olur. Para ortada dolaşırken iz bırakır. Parayı izle suçu ve suçluyu yakalarsın.
Meclis örneğinde adlar art arda sıralanmıştır. Onların izini sür suçluyu ve suçu ortaya çıkarırsın.
Çağdaş devlette servet ve para kıpırdadı mı izini saptamak için çok düzenek vardır. Bizim idare de ister istemez başka ülkelerden örnekler alınarak yasalar yapıldığı için düzenekleri içermektedir. Ancak az önce söylediğim daha çok teamül ama bazen de yasayla önlemler alınmış ise sadece kovuşturacak kimse bırakılmamıştır. Halk bağırdığında harekete geçmesi gerekenler sinerler ve zaman içinde unutmasını sağlarlar.
Umut muhalefettedir. Muhalefet yönetimin başında oturanların rakibi olduğunu iddia ettiği için muhalefetin hesap sormaya hevesli olması beklenir. Muhalefet harekete geçse teamüllerle suçluların yakalanmaması için susturulanları zorlar, gerekirse yasal değişiklikler yapar ve sistemi işletir. Bunu yapmayan muhalifler esas suçlu olurlar.
Bizdeki durum da budur.
Halkın bu durumu değişmez bir durum yani veri olarak gördükçe ne yazık ki beceren minareyi kılıfa sokar.
Vergi yani kazanç vergisi yasası bile büyük bir silahtır. Geriye dönük olarak hesapları incelemek idareye belge ve paranın izlerini kovalama yetkisi verir. Çağdaş devlete servet gizli değildir. Olmaz. Kazanç izlemesi servetten bile vergi alınan zamanımızda gizli kalmaz. Önemli olan suçu izleyeceksin ama bunları kahvelerde konuşulacak şekilde ortaya saçamazsın. Esas olarak bir delilin suç işareti olmasını belirlersin ve o kadarın kullanırsın. Yoksa servet, paranın ve namusun kimde olduğu belli olmaz ilkesine göre hareket değil vergisini almak için izlenir.
Delilin ne zaman ve nerede kullanılabileceğinin güzel bir örneği Almanya’da yaşandı. Yeni Almanya başbakanı Merkel’in bakanın istifaya zorlanması örneğidir.
Evvelki gün tarım bakanı Frederich istifasını sundu ve Almanya’da hükümet krizinden bahsedildi. Bahseden tabii ki Türkiye basını oldu, diğer ülkelerin basınında olayı okudum ama onlar kriz demedi. Çünkü neden kriz olsundu ki! SDP bun un için hükümeti mi devirir?
İstifaya zorlandığını söylediler ama belki de zorlanmamıştır da…
Bakan, koalisyon görüşmeleri sırasında SDP’ye eski içişleri bakanı ve şimdiki bir mebusunun çocuk pornosu satın aldığının tespit edildiğini ve soruşturulmakta olduğunu söylemiş. Merkel de bunu duymuş. Yani bakan Frederich ne niyetle olursa olsun suçu sabit olmayan bir kişinin kovuşturulmakta olmasına rağmen ifşa edilmesi yani soruşturmanın gizliliğini ihlal ile suç işlediği ortaya çıkmıştır.
Ancak kovuşturulmakta olan SDP’li eski bakan ve mebus da istifa etti. Soruşturma gizlidir diye saklanmadı. Yasak olan çocuk pornosu satın alma suçu da soruşturmanın gizliliğini ihlal suçu da gizlenmedi.
Yani ayakkabı (potin)kutularında görülen milyonlar soruşturmanın gizliliği maskesi arkasına saklanmadı, soruşturmanın gizliliğini ihlal suçu da siyasi gargaraya kurban gitmedi.
Türkiye’de halkın kafasını karıştıran kim suçlu kim suçsuz tartışmaları bu kadarla da kalmadı, dini tarikat kavgaları da daha pek suçun işlendiğini ortaya saçtı. Bunun sonunda halkın oyunu nasıl kullanacağı en önemli olgu olarak parladı.
İstifa kurumu istifade kurumu ile yer değiştirdiği için kimse bilemiyor.
Muhalefetten umut olmadığına göre siyasi parti üyelerine büyük görev düşer. Partilerinin yöneticilerine rüşvet ve kayırmacılıkla mücadele etmelerini istediğini yoksa parti içi seçimlerde kendilerini devireceklerini göstermelidirler. Parti içi seçimler yoksa taleplerini her fırsatta duyurmalıdırlar. Örneğin o meclis haberini duydukları anda hemen parti yetkililerine kovuşturma istediklerini ve izleyeceklerini göstermek ve hatta yanlarına başka üyeleri de alarak partiye gidip baskı yapmalıdırlar. Becerebilirlerse parti içinde bir gurup oluşturmalıdırlar.
CTP’liler gayretkeş insanlardırlar. Şimdi de partileri mecliste ve hükümettedir. Niye partilerine gidip ne yapıyorsunuz(?) diye sormazlar mı? Bir gurup birleşip de kovuşturmayı engelleyen varsa ona neden hükümetten soru gitmez diye araştırmazlar? Meclis araştırması açılır ama hiçbir araştırma komisyonu sonuç çıkarmaz, neden mebusların araştırmaları sonuçsuz kalır diye sormazlar mı? Mebuslarının yetkilerini artırmak için içtüzüğü değiştirip yetki ve olanak verilmesini istemezler mi? Ne biçim gayretkeşliktir bu!
Rüşvetin belgeleri ortada savrulur ama bakan yok.