yaklaşımlarÖzkan Yıkıcıİran’ı karşımda seyrederken – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

İran’ı karşımda seyrederken – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son günler de Türkiye’deki yolsuzluk olayları iyice etrafa saçıldı. Olayın devlet içi çelişkilerden dolayı fışkırması nedeni ile kendine has kuraları ile yön bulmaya çalışıyor. Daha da çarpıcı olan; yolsuzluk la suçlananların ayni zaman da konuyu yönlendirmek duruşunda olmalarıdır. Konu devlet içi çelişkilerden dolayı çıktığı için de bildik klasik yargı yolunun da işlemeyeceği nettir. Daha başlangıçtan dahi sorguyu araştırmayı yapanların görevden alınmaları, yönetimin konuyu başka alana kaydırması dahi bize konuyu iyi kavramamızı dayatıyor. Bilinen ama otoriter yapı ve oluşturulan tabusal güç denklemi sonucu konuşturulmayan yolsuzluk olayları ancak halkın direnci veya kendi içlerindeki çatışma sonucu ancak konuşulma şansı vardı. Sonuçta bu kıvılcım devlet içi çelişkiler le ortaya serilip konuşulmaya başlandı. Bize Kapitalist sermaye serbes dolaşımının dendiği gibi “refah” değil, yolsuzluklar, kara para dolaşımını güçlendirdiğinin kanıtını yaşıyoruz. Tartışma da dahi yolsuzluk yerine ötekini suçlama ve öfkeli propaganda yapma yolu ile kamuoyu oluşturulmaya çalışılınıyor. Olay yolsuzluk la değil “dış mihraklar, komplolar la” açıklanıp yolsuzluk örtülmek isteniyor. Burda kamuoyu ve sosyal muhalefet dalgasının önemi ortaya çıkıyor. Oysa CHP sanki olaylar olmamışcasına sağdan hem de yolsuzluklara bulaşan adaylar la yerel seçime doğru dümen kırma yolunu seçti!

Tekrar tekrar ayni yörüngede dolaşacak değilim. Fakat yolsuzluk olaylarını izledikce karşıma başka ülkenin resmi de geliyor: “iran”!Olayın hem uluslararsı yönü, hem ekonomik sermaye dolaşımı ilkeleri hem de oluşan kara para yolsuzluk döngüsün de iranın adı Türkiyeden sora öteki ülke boyutunda oluyor. Bunu aylar öncesinden hem de Türkiyenin “başarılı ihracat rakamları reklamı yapılırken” dahi ordaki doğru bilgi veren ekonomislerin verileri ile ben de Kuzey Kıbrıs da yazdım. Tabi Erdoğan aşkı ve durmadan AKP acentacılık yarışı nedeni ile bunu okuyan dahi olmadı…..

Konuşturulmayan iran olayını ben bu yazımda daha geniş incelecem. Çoğu olayın bilgilerini Türkiyedeki devrimci aydın kesimler zaten uzun uzun yazıyorlar. Ayrıca senboleşen ayakabı simgesi ile de mizahi yön le aktarmalar da artı. Fakat iran olayı sadece altın ihracatı ve kara para eksenini aşamayan tıkanışta kaldığı için, ben de konuya meraklı olanları değişik boyut la zengin yorum yapma şansına katgı yapacam….

Karşımda iranı görünce hemen belek canlanması oldu. Olayı kapitalist veya Emperyalist kuram la örtüşünce sistem içi ilişkilerdeki sermaye akışının önemli resmini yakalarsınız. Rekabet olayı ve kar hırsı sonucu sistem içi nizami, gayrı nizami ilişkileri çözümsersiniz. Hem iran, hem de Türkiye kapitalist sistemin bölgesel önemli ülkeleridir. Kurdukları ekonomik ilişkiler le değişken kar yapma olanakalrını da kulandılar. Kapitalist sermaye rekabetinin en önemli belgelerinden biri oluştu. Birden düşünmeden edemedim: iran sadece şimdi değil yakın tarihde Ortadoğu ve genel kapitalist sgandalar da önemli rol aldı. Özelikle sistemin iranı tavsiye etme veya küçültme stratejileri sonucu birçok sgandaılın da merkezi olarak rol aldı….

Düşünmeden edemedim; iran da 1979 yılında Halkın Fedayileri iktidarı ele geçeirseydi onca etkin olan iranın bölgesel değişim katgısı ne oalcaktı? Halkın Fedayilerinin iktidarı tam da güç olarak etkileme hatta ele geçirme olasılığını kulanamayarak, daha kötüsü “parçalanakrak” önemli dönemi yenilgi ile bitirmesi, bildik günümüz iranının oluşmasına neden oldu. İran aslında yakın tarihte ister mütefik, ister se şer eksenli hep önemli rol oynadı. Tabi sgandalalr la sistemi de sarstı. Şah dönemli “yıkılmaz kale” olan ülke, daha sora Şii eksenli dini otoriter bir yapıya sıçradı. Emperyalistler hep bunu tavsiye etmek için bölgesel oyunlar düzenlediler. Saddamı yaratan karşıt iran dı. Batı ırakı irana karşı saldırtarak adeta onu kırmak istedi. Kimyasal silah dahi verip ilgili denge oluşturma çabası oluştu. Sonuçta Saddam denilen timsah iran karşıtılık olarak yaratıldı…

Yıkılmaz Reygını sarsan olay ise yine iranla olan gizli kirli oyunlar sonucu “irangeyt” olayı oldu. Reygın meşur dışişleri bakanının dahi istifasını bu sgandal la kabulenmek zorunda kaldı…..

Kültürler çatışması stratejisi ve bölgesel Ortadoğu projesinde iran şer eksene koyulup, düşman kılındı. İran tavsiyesi üzerine prokramlar yapıldı. Anbargolardan nükler silah tartışmalı ayrıştırma politikaları izlendi. En düşman ilan edilen İsrail iran ekseninde arada çıkan sgandalar ise fazla yankı bulmadan örtüldü! Şimdi ise yine iran Türkiye ekseninde yapılan kendine göre “gayrı nizami ticaretin” altın la olan ödeme şeklinin yolsuzluk fışkırmasına tanık oluyoruz. Konu epey zaman yazılamsına karşın Türkiyede tabusalaşan AKP nedeni ile batı ise hala Türkiye modeli iran şer ekseni oynuna devam etiklerinden dolayı, olay gündemleştirilmiyor du. Arada bir Amerikanın Türkiyeye uyarısı dışında ses seda çıkaran yoktu. Demek ki bazı dengeler bozuldu ki olay birden patladı!

Aslılnda iran yakın tarihin bölgesel dinamik rolunu yeniden sahnede oynuyordu. Yukarda verdiğim örnekler le son olayı birlikte düşündüğünüz de; iranın Ortadoğu önemi, enerji havza sahibi olması, Pazar olarak işdah kabartıcı gerçeği, onca konulan “şer eksenli” karşıt olmasına karşın, sermaye hep değişik yolardan ülke ile gayrı nizami ticaret yaptı. Hatta Amerikan şirketleri dahi buna dhaildir…

Türkiye ile komşu olması, hem şer eksenli karşıt, hem bölgesel mezhepsel din çatışmalı farklı duruşlar ve sermaye kazançlı ilişkiler sonucu karmakarışık yumuklaşan ilişkiler oluştu. Şu anda Türkiye de yolsuzlukla gündeme gelen ihracat italat altın durumu da bunalrdan sadece biridir. Hem gizli ama bilinen yasak ticaretin kuralaşması, hem de Suriyede karşıt savaşan iki taraf olma ikilemi ile sistemin nekadar ikiyüzlü çirkin oyunlar la sermaye karına endekslendiğini bize anlatıyor. Emperyalist özü ve bölgesel çelişkielr le yeniden üretim süreçlri şimdi Türkiye yolsuzluğuna iran yelpazesi ile uluslar arası ilişkilierin itirafı gibi geldi. Zaten çifte tavrın anlamını Kuzey Kıbrısta biz hep yaşamıyormuyuz?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin