yaklaşımlarHalil KarapaşaoğluAyın paçalarını ıslattığı, hep ayla yarışan bir şair - Halil Karapaşaoğlu
yazarın tüm yazıları:

Ayın paçalarını ıslattığı, hep ayla yarışan bir şair – Halil Karapaşaoğlu

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

halil (2)Halil Karapaşaoğlu’nun Afrika Gazetesinde “Apartman boşluğu” başlıklı köşesinde yayınlanan yazısı

Sessizce yeni bir yayınevi daha girdi yayın hayatımıza…

Yeni bir kitapla…

İnkılâpçı Yayınevi ve ilk kitabı; Dikkat Tank Çıkabilir…

Şair Aydın Adamoğlu’nun bu üçüncü şiir kitabı…

Yayınevinin kurucusu Evrim Kamalı bu şiir kitabını yayına hazırladı…

İnkılapçı gazetesinin şiarı olan; “Halkın Malı” dır söylemini, Evrim Kamalı yayınevinin şiarı yaptı…

Özellikle yayınevinin isminin İnkılâpçı olmasının bir nedeni var aslında…

Benim kuşağımın bir çoğu Fazıl Önder’i tanımaz…

Fazıl Önder TMT terör örgütü tarafından katledilen aydınlarımızdan biridir…

50’lerin sonlarında İnkılâpçı gazetesini çıkarmış arkadaşlarıyla…

O kadar korkutmuş ki faşistleri, mezarının yerini bile gizleme ihtiyacı hissetmişler…

Ve solcular olarak bizler, TMT tarafından o kadar korkutulmuşuz ki, öldürülen sendikacılarımızı ilk kez 2000’li yılların başlarında anmaya cesaret edebilmişiz…

Bu kadar tehlikeli bir insanın unutulmaması için uğraşmak, çıkardığı gazeteyi kurduğunuz yayınevinin ismi olarak almak hem saygı duyulması hem de takdir edilmesi gereken bir şey…

Unutmaya unutturulmaya dayalı belleklerimize inat; onları hatırlamak ve alternatif bir tarih yazınına katkıda bulunmak…

Bir çoklarımızın unuttuğu bir şeyi yeniden hatırlamak…

Kendi köklerimizi; düşün ve mücadele tarihimizi sahiplenmek…

Küçük adanın büyük insanlarını gün yüzüne çıkartmak…

İnadına unutturmamak!

Zizek’i, Picasso’yu, Tarık Ali’yi…

Yaşar Kemal’ı, Aragon’u, Blake’i biliriz bilmesine de…

Her gün katledildikleri sokaktan yürüdüğümüz insanların isimlerini bile bilmeyiz…

Şair Adamoğlu yüreğinin bir köşesinde; Fazıl Önder Meydanı yaratmış…

Ne güzel olurdu sendikalarımızdan, siyasal örgütlerimizden biri çıksa ve sokaklarının ismini Fazıl Önder koymak için uğraşsa…

Ve öyle bir meydan yaratsak, kavganın simgesi haline dönüşse ve adını öldürülen devrimcilerimizin isimleriyle donatsak…

*                                  *                                  *

Dikkat Tank Çıkabilir; 294 sayfa…

Baskı kalitesi çok iyi…

İstanbul’da basmak yerine…

Kitabı bu ülkede basmayı tercih etmiş Evrim…

İstanbul’da basmak yeni trend…

Baskı kalitesi, İstanbul’da basılan kitapları kriter olarak kabul edersek, hiçbir farkı yok diyebiliriz…

Kitabın kapağını Solak, arka kapaktaki Adamoğlu’nun portresini oğlu Hun çizmiş…

Kitap Tasarım; Haluk Selam Tufan’lı…

Şiirler 2001 ve 2011 tarihleri arasında yazıldı…

Kitap 2013 yılının Kasım ayında basıldı…

Bana göre bir şiir kitabı için biraz fazla kalın bir kitap…

Kırk sayfaya yakın önsöz yazmış Şair Adamoğlu…

Sanata dair düşüncelerini, yorumlarını, eleştirilerini aktardı…

Keşke diyorum, bu önsözün üzerinde biraz daha çalışsaydı da bunu “sanat üstüne düşünceler” teması altında başka bir kitapta toplasaydı…

Edebiyatımızda, denemelerin eksikliği malumunuzdur…

Şiir kitabı için biraz fazla gelmiş diyorum demesine de, bu işin ne kuralı var ne de sınırı…

Adamoğlu’nun dili, okuyucuya yaklaşımı çok sert ve keskin…

Kitabın arka kapağında;

Sosyalist ideolojiye yakın duranlara hitap etmek istemiş…

Kendi okur kitlesini de belirlemiş bunu yaparak…

Sorulması gereken soru, hem apolitik hem de bir işçi olanın durumu ne olacak?

Bu işçi düzenin insanıysa ve işçiler, emekçiler bugün bu rejimi yeniden ve yeniden taşıyorsa…

Ustam daha iyi bilir bilmesine de sanırım insanları ideolojilerine göre bölüp, değerlendirmek çok da iyi bir şey değil…

Ne de olsa, bize, hayatımızdaki en büyük kazıkları etrafımızdaki solcular, en büyük sosyalistler atmadı mı Aydın abi?

*                                  *                                  *

Kitap çok fazla Kıbrıs kokuyor…

Aydın Abimiz yıllarca Londra’da yaşamış hala orada yaşamakta…

Çeşitli işlerde çalışmış, uzun yıllardır da otobüs şoförlüğü yapıyor…

Hani diyorum, biraz da bize Londra’yı anlatsa şiirlerinde…

Mozambikli, Angolalı işçi arkadaşlarından bahsetse…

Portekizli, Afganistanlı, Meksikalı, Kongo’lu emekçilerimizden bahsetse…

Londra’nın vahşi yaşam koşullarıyla birlikte çok kültürlü hayatını deneyimlerini aktarsa daha güzel olmaz mı?

Aydın Adamoğlu birçok şairimiz tarafından görmezden gelinse de, benim saygı duyduğum, şiirini okumaktan hoşlandığım bir şairimizdir. Baştan aşağıya kavga, mücadele ve umutla doludur…

Sözünü sakınmaz…

Ne işgale ne de egemenlere…

Beni etkileyen dizelerden bir kaç tanesini sizlerle paylaşırken, bu köşenin bu kitap için yeterli olmadığını da söylemeden geçmeyelim…

Cikla şiirinden; Bula bula o kadar yerden/Yağmur birikintisine düştü ay/Paçalarımı ıslattı.

İçimdeki Deli şiirinden;  Adil olsun diye küçükken,/sandallarımı çıkartıp elime verirdi./Dolunayı geçemezdim yalınayak/Hep berabere kalırdık koşuda/100 metrede, 200 engellide, maratonda/ “O potin mi giyer” derdi.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin