Yazılımın özgür ya da “libre” (2) (bu kelimeyi ücretten değil özgürlükten bahsettiğimizi vurgulamak amacıyla kullanırız) olmasıyla bilişimde (computing) özgürlük için kampanya başlatmamın üzerinden 30 yıl geçti. Photoshop gibi bazı tescilli programlar oldukça pahalıdır. Flash Player gibi diğerleri ise ücretsiz erişime açıktır. Ancak her halükarda bu programlar kullanıcılarını başkalarının iktidarına bağımlı kılar.
Özgür yazılım (free software) hareketinin başlamasından bu zamana çok şey değişti: Gelişmiş ülkelerdeki pek çok insan artık bilgisayar sahibi -bazen “telefon” olarak karşımıza çıkıyor- ve interneti bu araçlarla kullanıyorlar. Özgür-olmayan yazılım (non-free software) hala, kullanıcıların kendi bilişim faaliyetlerindeki kontrollerini başkalarına devretmelerine yarıyor ancak şimdi bu kontrolü kaybetmenin başka bir yolu daha var: Başkasına ait bir sunucunun (server) sizin kendi bilişim faaliyetlerinizi yapmasına izin vermek yani SaaSS (3) kullanmak.
Hem özgür-olmayan yazılım hem de SaaSS kullanıcıyı gözetleyebilir, engelleyebilir hatta kullanıcıya saldırabilir. Kötü amaçlı yazılım (malware), hizmetlerde ve tescilli yazılım ürünlerinde yaygındır çünkü kullanıcıların bunlar üzerinde kontrolü yoktur. Temel nokta da budur: özgür-olmayan yazılım ve SaaSS başkaları tarafından kontrol edilir (genellikle bir şirket ya da devlet tarafından); özgür yazılım ise kullanıcıları tarafından kontrol edilir.
Bu kontrol neden önemlidir? Çünkü özgürlük, hayatınız üzerinde kontrol sahibi olmanızdır.
Eğer bazı faaliyetlerinizi yürütmek için bir program kullanıyorsanız özgürlüğünüz program üzerinde kontrolünüzün olup olmadığına bağlıdır. Kullandığınız programlar üzerinde kontrolünüzün olması hakkınızdır ve bu programları hayatınızdaki önemli bir şey için kullanıyorsanız daha da çok hakkınızdır.
Program üzerindeki kontrolünüz dört temel özgürlüğü gerektirir. Eğer bunlardan bir tanesi eksik ya da yetersiz ise program tescillidir (ya da “özgür-değil”dir):
0 – Programı dilediğiniz gibi ve herhangi bir amaç için kullanma özgürlüğü.
1 – Programın “kaynak kodunu” inceleme ve değiştirme özgürlüğü ki program bilişim faaliyetinizi sizin dilediğiniz gibi gerçekleştirsin. Programlar, programcılar tarafından bir programlama dilinde yazılır -İngilizce matematiksel ifadeler gibi- ve programın bu biçimine “kaynak kod” adı verilir. Programlama bilen ve programa kaynak kod biçiminde sahip olan herhangi bir kişi, kaynak kodu okuyabilir; işleyişini anlayabilir ve hatta değiştirebilir. Eğer sadece, bilgisayarı çalıştıran ancak insanların zor anlayabileceği bir dizi numaradan oluşan “çalıştırılabilir biçime” (executable form) erişebiliyorsanız programı anlamak ve değiştirmek imkansız derecede zordur.
2 – Dilediğiniz zaman programın tam kopyalarını çıkarma ve dağıtma özgürlüğü. (Bu bir zorunluluk değil; sizin tercihinizdir. Program özgür ise bu, birinin size ya da sizin başkalarına programın bir kopyasını sunma zorunluluğu olduğu anlamına gelmez. Kullanıcılara özgürlük tanımadan programı dağıtmak onlara zarar verir ancak dağıtmamayı tercih etmek –şahsen kullanmak- zararsızdır.
3 – Dilediğiniz zaman programın sizin tarafınızdan değiştirilmiş biçiminin kopyalarını çıkarma ve dağıtma özgürlüğü.
İlk iki özgürlük, her kullanıcının program üzerinde bireysel kontrole sahip olduğu anlamına gelir. Diğer iki özgürlükle de herhangi bir kullanıcı grubu, program üzerinde kolektif kontrolü deneyimleyebilir. Sonuç, kullanıcıların programı kontrol etmesidir.
Kullanıcılar programı kontrol etmezse program kullanıcıları kontrol eder.
Tescilli bir yazılımla, programı kontrol eden ve programın kullanıcıları üzerinde kontrol uygulayan birileri, programın bir “sahibi” her zaman vardır. Özgür-olmayan bir program esarettir; haksız iktidarın bir aracıdır. En aşırı örneklerde (gerçi bu aşırılık yaygın hale geldi) tescilli programların, kullanıcıları gözetleme, kısıtlama, sansürleme ve istismar etme amacıyla tasarlandığını görüyoruz. Örneğin Apple iThings’in işletim sistemi tüm bunları yapmaktadır. Windows, mobil telefon donanımına gömülü olan yazılımlar (firmware) ve Windows için Google Chrome, bazı şirketlerin izin almadan uzaktan erişimle programı değiştirmelerine yarayan evrensel bir gizli kapı (4) barındırmaktadır. Amazon Kindle da kitapları silen bir gizli kapı barındırmaktadır.
Özgür-olmayan yazılım haksızlığını sonlandırmak amacıyla özgür yazılım hareketi, özgür programlar geliştirir ki kullanıcılar kendilerini özgürleştirebilsin. 1984’te özgür işletim sistemi olan GNU’yu geliştirerek başladık. Bugün milyonlarca bilgisayar GNU ile çalışıyor; çoğunlukla da GNU/Linux birleşimiyle çalışıyor.
Tüm bunların içinde SaaSS nereye denk gelmektedir? SaaSS, sunucu üzerindeki programların özgür-olmayan programlar oldukları anlamına gelmez. Daha ziyade, SaaSS kullanımı özgür-olmayan bir programı kullanmakla aynı haksızlıklara neden olur: ikisi de aynı kapıya çıkar. Bir SaaSS çeviri hizmetini örnek olarak inceleyelim: Kullanıcı metni sunucuya gönderir; sunucu metni çevirir (İngilizce’den İspanyolca’ya örneğin) ve çevrilmiş metni kullanıcıya geri gönderir. Dolayısıyla, çeviri işi kullanıcıda değil sunucu operatörünün kontrolündedir.
SaaSS kullandığınızda, sunucu operatörü bilişim faaliyetlerinizi kontrol eder. SaaSS, tüm önemli verilerin sunucu operatörüne ( ki o da devlete göstermesi için baskı görecektir) teslim edilmesini gerektirir –sonuçta bu sunucu gerçekte kime hizmet eder?
Tescilli programlar ya da SaaSS kullandığınızda öncelikle kendinize zarar verirsiniz çünkü bu birilerine sizin üzerinizde haksız iktidar sunar. Kendi iyiliğiniz için bundan kaçınmalısınız. Tescilli programlar ya da SaaSS kullanmanız paylaşmama taahhüdü verdiğiniz zaman başkaları açısından da zarar vericidir. Böyle bir taahhüde uymak kötü, bu taahhüdü bozmak ise daha az kötüdür; en doğrusu ise asla böyle bir taahhütte bulunmamanızdır.
Özgür-olmayan yazılım kullanmanın başkalarını da özgür-olmayan yazılım kullanmak zorunda bıraktığı örnekler vardır. Skype (5) bu duruma açık bir örnektir: bir kişi özgür-olmayan Skype istemci yazılımını kullandığında bu, başka birinin de bu yazılımı kullanmasını gerektirir – böylece kendi özgürlükleriyle birlikte sizin özgürlüğünüzü de teslim ederler. (Google Hangouts hizmetinde de aynı sorun vardır). Bu tür programları kısa süreliğine bile olsa, başka birinin bilgisayarında bile olsa kullanmayı reddetmeliyiz.
Özgür-olmayan programlar ve SaaSS kullanımının bir diğer zararı da, söz konusu program ya da “hizmetin” daha da geliştirilmesini teşvik ederek ve böylece daha fazla insanın geliştirici şirketin avucuna düşmesini sağlayarak faili ödüllendirmesidir.
Dolaylı zarar ise kullanıcı kamu kurumu ya da okul olduğunda daha da büyüktür. Kamu kurumları insanlar için vardır – kendileri için değil. Bu kurumlar bilişim faaliyetlerini de insanlar için yapar. İnsanların iyiliği için bu kurumlar bilişim faaliyetleri üzerindeki tam kontrollerini korumakla yükümlüdür. Bu nedenle de sadece özgür yazılım kullanma ve SaaSS kullanımını reddetme zorunlulukları vardır.
Ülkenin bilişim bağımsızlığı da bunu gerektirir. Blommberg’e göre Microsoft, Windows’taki açıkları düzeltmeden önce ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’na (NSA) göstermektedir. Bunu Apple’ın da yapıp yapmadığını bilmiyoruz ancak Apple da Microsoft gibi ABD hükümeti kaynaklı aynı baskılarla karşı karşıyadır. Bir hükümet için bu tür yazılımları kullanmak ulusal güvenlik için tehlikelidir.
Okullar – ve tüm eğitim faaliyetleri – öğrettikleriyle toplumun geleceğini etkiler. Dolayısıyla, demokratik değerleri ve başkalarına yardım etme alışkanlığını aşılamak için okullar sadece özgür yazılımı öğretmelidir. (Böylelikle, bu işte ustalaşmaları için gelecek kuşak programcılara yardımcı da olunacaktır). Özgür-olmayan bir programı kullanmayı öğretmek programın sahibine bağımlılığı getirir ki bu da okulun toplumsal görevi ile çelişir.
Tescilli yazılım geliştirenler yazılımı paylaşacak kadar iyi kalpli ya da değiştirmeyi isteyecek kadar meraklı öğrencileri cezalandırmamızı istiyorlar. Dahası okullara yönelik paylaşım-karşıtı propaganda bile düzenliyorlar. Bunun yerine, her sınıfta şu kural geçerli olmalı:
“Öğrenciler, bu sınıf bilgilerimizi paylaştığımız yerdir. Sınıfa yazılım getirirseniz, bunu sadece kendinize saklayamazsınız. Aksine, yazılımın kopyalarını -birinin öğrenmek istemesi durumunda kaynak kodları da içerir şekilde sınıfın geri kalanı ile paylaşmak zorundasınız. Bu nedenle, tersinden mühendislik amacıyla olduğu müddetçe sınıfa patentli program getirmek yasak değildir.”
Bilişimde işbirliği bir programın tam bir kopyasını başka kullanıcılara yeniden dağıtabilmeyi içerir. Ayrıca programın sizin tarafınızdan değiştirilmiş biçiminin de dağıtılabilmesini içerir. Özgür yazılım bu tür işbirliklerini teşvik ederken telif haklı yazılım bunları yasaklar. Telif haklı yazılım kopyaların yeniden dağıtımını yasaklar ve kullanıcıları kaynak koddan mahrum bırakarak onların programı değiştirmelerini engeller. SaaSS da aynı etkilere sahiptir: Eğer bilişim faaliyetlerinizi web aracılığıyla bir başkasına ait sunucu üzerinden, başka birinin programının kopyasıyla gerçekleştiriyorsanız – bilişim işinizi yapan yazılımı göremez ve dokunamazsınız dolayısıyla da bu yazılımı yeniden dağıtamazsınız, değiştiremezsiniz.
Yemek tarifleri, ders kitapları gibi eğitim materyalleri, sözlükler ve ansiklopediler gibi referans eserleri, metnin paragraflarını sergilemek için fontlar, insanların aynısını yapabilmeleri için donanım devrelerinin çizimleri ve 3-boyutlu yazıcıyla faydalı (mutlaka dekoratif olmak zorunda değil) nesneler yapmak için şablonlar dâhil olmak üzere, başka tür ürünler de pratik faaliyetlerde kullanılır. Ancak bunlar yazılım olmadıklarından, doğruyu söylemek gerekirse, özgür yazılım hareketi bunları kapsamaz; bununla birlikte aynı akıl yürütme geçerlidir ve aynı sonuca ulaşır: Bu ürünler de yukarıda sıralanan dört özgürlüğü barındırmalıdır.
Benden sık sık özgür yazılımın avantajlarını açıklamam istenir. Ancak söz konusu özgürlük olunca “avantajlar” kelimesi çok zayıf kalır.
Özgürlük olmadan hayat esarettir ve bu, hayatınızdaki diğer tüm faaliyetler için olduğu kadar bilişim faaliyetleriniz için de geçerlidir.
Kullandığımız tüm yazılımların kontrolünü ele geçirmeliyiz. Bunu nasıl yapabiliriz? Sahip olduğumuz ya da düzenli kullandığımız bilgisayarlardaki özgür-olmayan yazılımları ve SaaSS kullanımını reddederek. Özgür yazılım geliştirerek (aramızdan programcı olanlar için). Özgür-olmayan yazılımı ve SaaSS’ı geliştirmeyi ve desteklemeyi reddederek. Bu fikirleri başkalarına da aktararak. Hadi, tüm bilgisayar kullanıcılarını özgürleştirelim.
(1) Richard Stallman, özgür/libre yazılım savunucusu ve Özgür Yazılım Vakfı’nın kurucusudur. 1984’te özgür yazılımlı işletim sistemi GNU’yu kurmuştur. Programcıların ve programların özgürlüğünü, programların insanlığın ortak mirası olmasını savunur (ç.n.).
(2) Fransızca hür, serbest, özgür, bağımsız anlamındadır (ç.n.).
(3) SaaSS, bir hizmet sağlayıcı tarafından merkezi bir sunucu üzerinde barındırılan yazılımın birden fazla kişi ya da kurumun kullanımına sunulmasıdır. Kullanılmak istenen yazılıma web tarayıcısı üzerinden ulaşılır. Programı satın alma zorunluluğu yoktur. İş modeline göre servis sağlayıcıya aylık ya da yıllık abonelik ücreti ödenir. Bazı servis sağlayıcılar barındırdıkları reklamlar sayesinde yazılımı ücretsiz olarak da sunulabilir. Google Docs örnek olarak gösterilebilir. Program satın alma, güncelleme ve teknik destek masraflarının olmaması avantajları olarak sıralansa da SaaSS kullanıcılar açısından ciddi tehditler içermektedir. Reklam barındırabilmesi nedeniyle internetteki artan ticarileşmeyle bütünleşmektedir. Ayrıca tüm bilgilerin, dosyaların, dokümanların vb. uzakta, bilinmeyen ve müdahale edilemeyen bir sunucuda depolanmasından dolayı güvenlik açığı bulunmaktadır (ç.n.).
(4) Gizli kapı yazılımı ya da sistemi geliştirme sürecinde programcıya denetim ve kolaylık sağlayan bir giriş noktasıdır. Sadece programcı tarafından bilinir. Ancak kullanıcılar açısından potansiyel olarak mahremiyetin ihlali gibi bir dizi riski de içerir (ç.n.).
(5) Skype, aynı adlı uygulaması ile internet üzerinden anlık mesajlaşma, sesli ve görüntülü çağrı hizmeti sunan bir şirkettir. 2011 yılında Microsoft tarafından 8.5 milyar dolar ödenerek satın alınmıştır (ç.n.).
Orjinalinden Aylin Aydoğan tarafından çevrilmiştir.
Sendika.org