İktidar olamayız ama hükümet oluruz iddiası çok şahane bir buluştur. Kaypaklık etmek ve statükodan yararlanıp güç elde etmeye kılıf sağlamak için icat edilen bir ifade-i meramdır.
Bu lafı benzer kılıfları çok dinlemek zorunda kaldım ve hatta insanları gücendirmemek için kendimi çok sıktım. Hükümet olmak hâkim olmak demektir. Neye hâkim oldular ki hala bu lafı kullanıyorlar demem ama aslında iktidar yani güç sahibi olacakları kadar olurlar ama hâkim olamazlar yani hükümet olamazlar demek isterler. Hoşunuza giderse omuz verin. Komşuda pişer size de düşer. Adamın suratına vurmuşlar aman arkam demiş, kim olduğun değil kimi tanın önemli gibi darp-ı mesel söyleyip yoluna devam et.
Ne olduğu belirsiz diye basında haberleri yapılan ve beş parasız şirket denilen birisi leblebi fiyatına büyük araziler alıp ilkokul, lise ve üniversite kuruyor ama hükümet edenler haber alamıyor. Geri ülkelerde mebusların da bir şey bilme hakkı olmadığı için gerisi de bilmiyor. Sadece yumurta folluğa düştüğünde bilmesi kaçınılmaz olanlara haber veriliyor. Bunu da hükümet etmek olarak ifade isteyen eder.
Çağdaş devlette bir külliye yani ilkten sona eğitim kurumu kurulacak ama bir inceleme yapılmadan kurulacak, olamaz. Hükümet diye birileri olacak ama ne o ne de ona güvenoyu veren vermeyen mebusların bundan haberi olmayacak, düşünülemez.
İktidar olamadık ancak hükümet olduk diye şikâyetçi olanlar seçildikten sonra elde ettikleri gücü kendinden habersiz ülkeyi sömürmek, asimile etmek ve dincileştirip köleleştirmek isteyenlere kullandılar mı?
Bu soruyu soruyorum çünkü onlara destek olanlar hep yani UBP ile ayni sayılabilirler mi, hiç değilse emekten yana ağırlık koymazlar mı diye eleştiri yapmaya kalkanlar vardır ve çözüm olmadan hiçbir şey yapılamaz iddiasının sahibi olanlardan birisi olduğum için bana yönelik eleştiri olarak kabul ederim.
Amma benim iddiam bir şey yapılamaz değildir, siz yapacak değilsinizdir. Siz oy alıp güç elde etmeye meraklısınız ve halkın desteğini size yardımcı olacağız ile sınırlandırırsınız dolayısıyla size yapılabilecekler konusunda destek olmazlar. Siz yapılabileceği söylemeye korkarsınız. Yapılabileceklerden bazılarına da göz yumacağınızın garantisini peşinen verirsiniz ki size hükümet olma izni verirler.
Merkez bankasının başına Kıbrıslı birini getirmek için izin isteyen birine ancak gülünür. Ama etrafta gülen yok. Hala daha Merkez bankasının başında onların adamı oturur. Türkiye’nin para politikasını da Buraya uygular! Hâlbuki gerekçe “siz küçük toplum olarak birbirinizi tanırsınız hayır diyemezsiniz” yani disiplin meselesiydi. Onu bırak para politikasını uygulama diyecek de yok onun o orada oturdukça para politikasız kapitalizm modelini yaşayıp duracağız. Niye evine yollamıyorsunuz? Müsteşar müdür yollayıp duruyorsunuz.
Esas gerekçe olan ciddiyet uygulanmadı bankalar görümüzün önünde batıp çıktı.
İşte seçilip de yapılabilecek olanlar bunlar çünkü yapacak olan belli.
Diyelim ki başkası seçilse neler yapabilir ki? Tabii bunu seçim öncesi sormazlar. Sorsalar bir şey yapılamaz demek zor, çimdi bir de madem bunlar yapılabilir sizinkiler niye yapmadı diye soruya yanıt vermek zorunda kalırlar. Onun için bu kadardan fazlası yapılamaz diye seçimden sonra konuşurlar.
Gene de yanıt verelim. Se3çilirsek ne yapacağız: bankanın müdürünü evine yollayacağız. Önce dedim diye en acil o sanmayın. Ondan önce altımızı oyan istihbarat örgütlerini yıkmak için harekete geçmek şart. Bakanlar kurulu ilk toplantısına polisi çağırıp onun istihbaratının çalışma mevzuatını ele almak ve yola koymak şart. Seni dinlemezse istifa edip gideceğini bildirip Esas gücü elinde tutan Türkiye ile konuşmaya başlaman gerekir.
Polis yasasını meclise yollayıp ivedilikle “GKK’ya bağlı olarak görev yapar” ifadesini çıkarmalı ve diğer maddelerdeki GKK’ dan birisi denilen yerleri baştan düşünerek çıkarmalı veya yerinde bırakmalıyız. Yoksa sözünüzü dinletemeyecekseniz oralarda durmamalısınız.
Eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı derler ama oluyor işte! Bugünlerde eski revaçta. Onun için ona da değineyim. Siyaset kelle kesme idi, simdi yurttaşın işi haline (politika) geldi. Çok yol gibi yorumlayıp bin bir suratlık iddiasında olanlar var ama değildir. Polis (kent) sözcüğünden gelir. Siyaset nasıl olup da kelle almak iken politika haline geldi varın siz düşünün. Bizim siyasetçiler kelimeyi rezil ettiler. Osmanlı da siyaseti kelle alarak yaptığı için evrildi gibi duruyor.
Dilimizi geliştirmeyi dinsizlik sayarlardı. İlle de Arapçanın ve Farsçanın egemenliğinde kalsın isterlerdi. Ben memnunum yenileşmeden ve Türkçenin geliştirilmesinden, eleştirilerim bana kalmak şartıyla, onun için politika kelimesinin siyaset kelimesini yutmasını hoş karşılarım ama kelle kesmekten politikaya geçmeyi de unutmamak gerek. Şimdikiler kelleyi kesmeden çok devirmeyi tercih ediyorlar ama siyasetin kökünde gene de kelle kesmenin olduğunu unutmamak için yerinde kalsın derim.
Arap ve Arapça hayranları Araplara cennete daha avantajlı gidecekleri için kıskaçlık duyarlar ve hayranlık gösterirler. Ben ondan değil onlara inat Osmanlının koca coğrafyasının geri kalmışlığında oynadığı rol unutulmasın diye siyaset kelimesinin kalmasını isterim.