Halil Karapaşaoğlu’nun Afrika Gazetesinde “Apartman boşluğu” başlıklı köşesinde yayınlanan yazısı
Yok ada da…
Yapmak istediklerinizi…
Ne devlettir engelleyen…
Ne de hükümet…
İnsan insana karşıdır burada…
Neredeyse aynı görüşleri paylaştığınız insanlar veya gruplardır…
Sizi engelleyen…
Size karşı olan…
Yaptıklarınız, yapacaklarınız…
Ne devletin umurundadır…
Ne de hükümetin…
Kendi kendisini bile umursamaz haldedir yasal otorite…
Burası yok adadır…
Biz bize karşı yaşarız…
Birbirimizin dedikodusunu yaparız…
Ötekinin yaptıklarının nasıl yok olacağını…
Merakla bekleriz…
* * *
KerPiç dergisi böyle bir ortamda doğdu…
Editörlüğünü başka bir değişle işçiliğini…
Ben ve sevgili arkadaşım Ümit Alptuğ yaptı…
Hiçbir iddası yoktur…
Ne ada edebiyatına ne de dünya edebiyatına…
Katkı koymak gibi bir misyonda benimsemedi…
Benimsese ne olacak ki…
Bizim bize karşı olduğumuz bu ada da…
Ne anlamı var ki böyle bir mücadelenin…
Tek bir derdi var KerPiç’in; düşünüp, sorgulayıp, üretmek…
Yok ülkelerin…
Hiç kimselerin ülkesi olan bu ülkede…
Kimin içinse onun için üretiyoruz bizde…
KerPiç; ekolojik yaşama biçimine gönderme yaparken…
Kerpiç’in…
Yokluk ve varlık arasında bir ikilemde var olduğu için…
Böyle bir çelişkiyi de yansıtır…
Piçle birlikte gayrı yasal bir hayatı da savunur…
Ne babası vardır…
Ne devleti…
Ne atası…
Piçtir!
Ulusal marşların…
Bayrakların…
Paranoyak milliyetçiliğin çok kolay…
Yükselebildiği yok ada da…
Piçi savunmaktan daha anlamlı ne olabilir ki!
“Edebiyat piçi sever, piçleşir de zaman zaman” derken…
Edebiyatın anti otoriter…
Özgürlükçü yanlarıyla ilgileniyoruz…
Edebiyatın insanı özgürleştirdiğini…
Ancak edebiyatla…
İnsanın özgür bir ruha sahip olacağına inanıyoruz…
* * *
KerPiç matbaaya girmemiştir.
Tamamen geri dönüşümlü kâğıtlara basılıp…
Fotokopiyle çoğaltılmıştır…
Fotokopi tercihimizdir…
Yaşama biçimimizi…
Ve hayatı algılayışımızı en iyi fotokopi yansıdır…
Dergimizin yanında, yayın evimiz de var artık…
Kitaplarımız yavaş yavaş sizlere ulaşacak…
Belki de ilk kez fotokopi ile kitap basılacak bu ülkede…
Çoktan, hantallıktan yana değiliz…
Sadelikten, hafiflikten yanayız…
Ne gerek var yüzlerce kitabın odalarda çürümesine…
Yıllarca kimi bekler ki bu kitaplar…
Yazarların ve çizerlerin bile kitap almadığı bu ülke de…
En iyisi fotokopi dedik…
İhtiyaç oldukça basarız…
Gerek yok çürümüş kitaplardan duvarlar örmeye kendimize…
KerPiç üç aylık periyotlarda çıkacak…
Fiyatı 5TL’dir.
Dergimizi…
Galeri Kültür, Işık Kitap Evi, Getto Bar&Restoran ya da 1984 Cafe&Restoran’dan bulabilirsiniz…
* * *
Derginin içinde farklı kişilerden şiirler…
Öyküler ve bir çeviri ile bir de karikatür bulunmaktadır…
Genç kuşakla, eski kuşağın buluştuğu ve buluşacağı yerdir KerPiç…
Kendimizi ifade edeceğimiz alanlar kısıtlıdır…
Ahbap çavuş ilişkilerinin yüksek seviyede olduğu ülkede…
Sansür her yerdedir aslında…
Böyle bir ortamda KerPiç…
Özellikle eleştiri ve inceleme yazılarına biraz daha önem vermek istemektedir…
Kimsenin kimseyi eleştirmediği bu yok adada…
Dedikodunun ve karalamanın dışında…
Felsefe ve düşünce temelli eleştirilere ihtiyacımız vardır…
* * *
İnsanların düşüncelerini…
Emeklerini çalabilirsiniz…
Bunun önündeki tek engel sizin yüreğinizdir…
Vicdanınızdır…
Yeni bir şey yapmak…
Yeni fikirler üretmek…
Ancak ve ancak kendinize mesele edindiğiniz alanlarda mümkün olur…
Çaldığınız ya da taklit ettiğiniz her ne ise…
Üstünüzde eğrelti bir ceket gibi durur…
İçinizden derinliklerinizden…
Ne acılarınızdan ne de mutluluklarınızdan…
Sizden gelmemiştir o düşünce…
Gün gelir üzerinizde eğrelti duran o ceket düşer…
Çıplak kalırsınız…
Kapatmaya ve gizlemeye çalıştığınız pislikler…
Çakıl taşları gibi…
Düşer eteklerinizden…