YKP üçlü kararname ve istifa eden yönetim kurularını değerlendirdi. Konu ile ilgili açıklama şöyle:
Seçim kampanyası sırasında halkın hoşuna gideceğini düşündükleri için siyasi partiler üçlü kararnamelerle yandaşları idarenin başına atama usulüne karşı çıkmışlar ve bunu değiştireceklerini söylemişlerdi. CTP de hiç değilse müsteşarlarla ve bakanlık müdürleriyle sınırlayacağı sözünü vermişti. Ancak bu sözünü tutmayacağı ortaya çıktı.
CTP ve DP halen görevde olan insanların kendi yandaşları olmamaları nedeniyle işbirliği yapmayacağı ve hatta sabote edeceği iddiasının açık ifadesi olan bir şekilde hemen ne yapacaklarına bakmadan birer ikişer onları görevden almaya ve kendi adamlarını yerleştirmeye başladı.
Bunda sonra üçlü kararnamelerle atama yapmaktan vazgeçeceklerini sanmak öküz altından buzağı aramak olacaktır. Çünkü onlara göre bir müsteşar veya müdürü meşru (yasasal) şekilde çalıştırmak olanaksızdır. Bu çağdaş yönetim anlayışına ters ve bilim tarihi içinde yanlışlığı kanıtlanmış bir inanıştır. Daire müdürü olmak için o alanda yıllarca eğitim almış bir kimse meşru olarak aldığı yasal karaları uygulamazsa onu işini yapamamış ve ehil olmayan bir kişi olarak görevden alınır.
İnsanlığının en büyük kazançlarından biri olan, bir kişi hakkında işiyle ilgili olmayan bir konu dışında işe alma (tayin), terfi, taltif ve işten çıkarma işlemi yapılmayacağı ilkesi ihlal edilmiş olmaktadır. Anayasa Mahkememizin kararlarıyla da kabul edilip yürürlüğe konan “kamu idaresinin her kararı kamu yararına olduğunu gösteren bir gerekçe ile alınır” ilkesi de çiğnenmiş olmaktadır.
İngiliz idaresi bile Kıbrıs’ta bu Müslüman bu da Ortodoks Hıristiyan yani benden değil deyip atamalarda din veya başka bir nitelik yüzünden ayrım yapmamıştır. Yok edilen o zamanki disiplin ve başarılı yönetimin anısını hala “İngiliz devrinin memuru” deyimiyle anılmaktadır.
Kıbrıs Cumhuriyeti bazı makamları iki toplumluluk hatırına etnik karaktere göre garantiye bağlamışsa da bağımsız bir “amme hizmetleri komisyonu” kurmuş ve tayin, terfi, taltif ve işten çıkarmakta yetkili kılmıştı. Sürekli kamu yönetimini sağlamak amaçlanmıştı.
Ancak Türk yönetimi “benden olmayanla ben çalışamam” diyen kafayla ilk anayasa ile üçlü kararnamelere izin vermişti. Bunu yapanlar tarih önünde kınanacaklardır.
Kamu görevlerini yapmaları için insanların sözde kendi partilerinin siyasi anlayışında olmaları gerektiğine inanan insanlar peşinen ayrımcılığı kurumsallaştırmaktadırlar. Bunlar çağın değerlerinden uzaktırlar.
Yeni Kıbrıs Partisi siyasi görüşü ne olursa olsun insanların meşru (yasasal) bir görevi sınırları içinde yerine getireceğine ve kötü niyetli birisi çıkarsa onun başka kötü niyetli kişiler gibi yakalanıp gereğinin yapılabileceğine inanır. Başka kötü niyetlileri yakalar ama kendi siyasi anlayışına yakın olanları yakalayamaz diyecek biri varsa bunu izah etmek ona düşer.
Siyasi partiler cinsiyet eşitliği ve ayrımcılığı önleme konularında halkı artan talepleri karşısında çok vaatler yaptılar ama “benden olanla çalışırım” diyen ayni insanlar onları aldattılar. Ne yazık ki bu kültür o kadar oturdu ki kurumların yönetim kurulları daha onlar istemeden istifalarını yazıp gönderdiler ve marifet yapmış gibi “onlara kolay karar vermeleri için” yaptık dediler. Sanki iyi bir şey yapmışlar gibi ayrımcılığın temeli olan “benden olan senden olan” fikrini desteklediler. Birinin “adamı”/”kadını” olan insan olmaktan çıkar ve sadece bir araç olur.
Bir hukuka inanan müsteşar veya müdürü veyahut yönetim kurulu üyesini gerekçe göstermeden kendini görevden alan bu “adam” sahiplerini yargıya havale edip kendilerine gerekçe sunmama yetkileri olsa da halka “idarenin her kararının kamu yararına alınması” ilkesinin ihlal edilmediğini ispat etmeye çağırmaya davet ederiz. Anayasanın ayrımcılık yapılamaz ve AİHM’in kimseye işi dışında bir gerekçeyle işiyle ilgili bir işlem yapılamaz kurallarına uyulmasını sağlamayı mahkemeden istemeye yardımcı olmasını isteriz.
Üçlü kararnamelerle görevli kıyımı yapılıp büyük masraf kapıları açılmaktadır. Bunu yüklenmeyi reddederiz. Partilerinde “başkan kendi ekibini seçmesi” için fırsat verdik diye yola çıkıp parti içi demokrasiyi boğanlar sonra kendi adamlarını idareye sokarak kendilerini bizim vergilerimizle destekleyecek kapı kulları toplamaya başlarlar.
Buna şiddetle karşıyız ve halkı kendine verilen sözlere sadık kalmayanları unutmamaya çağırırız.
Hatırlayın ki yarın kongre, kurultay diye karşılarınıza gelecekler; onlara salonları dar edin.