yaklaşımlarHalil KarapaşaoğluDalında kuruyan badem - Halil Karapaşaoğlu
yazarın tüm yazıları:

Dalında kuruyan badem – Halil Karapaşaoğlu

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

halil (2)Halil Karapaşaoğlu’nun Afrika Gazetesinde “Apartman boşluğu” başlıklı köşesinde yayınlanan yazısı

Metrelerce yükseklikten…

Yere atılan kavunu izledin mi?

Duvara savurtulan tabağın kırılışını…

Taşla, zeytinin un ufak oluşunu…

İzledin mi yollardaki kedinin…

Köpeğin araba çarpması sonucu parçalanışını?

Bağırsaklarının dışarı çıkmasını…

Beyninin yerle bir olmasını…

İzledin mi?

*                                  *                                  *

Parçalamak ve parçalanmak…

İnsan kendi hem cinslerinin dışında…

Neyi parçalarsa parçalasın…

Zarar görmez…

İnsan insanı parçalamaya başlayınca…

Kendi kendini içten içe yok eden…

Büyük bir patlamanın…

Parçalanışın sebebi olur…

20.yy…

İnsanın bütün eylemlerinin, parçalanışının, yok oluşunun tanıklığını yaptı…

21.yy’ın daha ilk yılları olmasına rağmen…

Kaç savaş?

Kaç yok oluş?

Kaç parçalanma gördük?

21.yy, 20.yy’dan daha mı korkunç olacak?

*                                  *                                  *

Savaşın ne demek olduğunu…

İyi bilen bir adayız…

Savaşı yaşamış insanlarımız hâlâ hayatta…

Travmalarla birlikte yaşıyorlar…

Ağır aksak…

Bütün bu olanlara rağmen, savaş karşıtı hareket…

Kıbrıs’ta neden güçlü değil?

Neden kitleler sokaklara dökülmüyor?

Buradan kalkacaksa uçaklar…

Ve buradan atılabilecekse füzeler…

Savaşta…

Kıbrıs taraf değil mi?

Hangi tarafta olacağımızı bize soran oldu mu?

Güney’den ve Kuzey’den hükümetler bu savaşa karşı…

Açıklama yaptı mı?

Yapsa ne olacak…

Değiştirebilecek mi?

Her şeyin bu kadar sıcak yaşandığı ada da…

Savaş Karşıtı Hareket neden bu kadar cılız?

*                                  *                                  *

Her şeyden önce sorgulanması gereken…

Savaşın en büyük iki tarafı olan…

ABD ve İngiltere’nin adadaki fonksiyonun ne olduğudur?

Gerek Avrupa Birliği’nin buradaki ofisleri…

Gerek UNOPS VE USAID         imzalı projeler…

Dağıtılan burslar…

Yaratılan istihdamlar…

Yapılan restorasyonlar…

Kalavaç’tan Karpaz’a…

Tek tek bireylerden tutunda…

Muhtarlıklardan belediyelere kadar…

Kaç kişi ABD ve AB’nin yarattığı imkânlardan hayatını kazanmaktadır?

Neden bu ülkeler Kıbrıs’a bu kadar para yatırmaktadır?

Neden insanlarımız ve özellikle gençlerimiz arasında…

Bu ülkelerin politikalarına karşı bir duruş zemin bulamamaktadır?

Bulacak mıdır?

Suriye’den bir bomba gelse…

Düşse Ağrotur’a, Lefkoşa’da, Lefke’de…

Kaç kişinin umurunda olacak?

Kaç kişi sokaklara dökülecek…

Bugünden daha farklı mı olacak?

Bunun nedeni…

ABD ve AB’nin imkânlarından yararlanan Kıbrıslının…

Kendi trajedisinde saklı…

Bu ada insanından kurumlarına kadar…

Her şeyiyle satın alınmıştır…

TC’nin, ABD’nin ve AB’nin olmadığını herhangi bir kurum var mıdır?

Arif Dayı’nın koyunları bile…

Bilmem kimin katkılarıyla alınmıştır diye…

Tabelalarla otlanacak ovalarda…

Çocuklarımız sokakta gezinirken…

Gençlerimiz sağda solda eğlenirken…

Boyunlarında asılı olacak tabelalar…

Bu memlekette TC’nin işgaline neden karşı değilsek…

O yüzden ABD ve AB’nin işgallerine karşı değiliz…

*                                  *                                  *

Partilerin Gençlik Örgütlerinden açıklama geldi…

Yıllardır değişmedi, değişmeyecekte…

Neden Parti Gençlik örgütleri savaşa karşı da…

Partiler savaşa karşı değil?

Yoksa savaş gayri ciddi bir şey mi?

Gayri ciddi işlerle gençler mi uğraşır sadece?

Bu gelenek sorgulanmadıkça…

İnadına eleştirilmedikçe…

Kıbrıslıtürk solu kopamayacak köklerinden…

Kahvesinden…

Konyağına…

Kebabından…

Kellerine…

Meşhurdur memleketimin bağımlılıkları…

Nasıl unutabilirim…

TC’yi…

ABD’yi…

AB’yi…

Vaz geçebilir mi?

kktc’sinden…

Atmalı hepimizi…

Topluca tımarhaneye…

Keşleriz…

Her birimiz…

*                                  *                                  *

Metrelerce yükseklikten bırakılan kavunda bizdik…

Duvarda paramparça olan tabak…

Un ufak olan zeytin de…

Yolda içi dışına geçmiş…

Kedi de bizdik…

Köpek de…

Her şey olduk olmasına da…

Dalında kuruyan badem olamadık bir türlü…

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin