arşivUlus IrkadKuzey Kıbrıs’ta gerçekleşen genel seçimler üzerine - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleşen genel seçimler üzerine – Ulus Irkad

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

ulusKıbrıs’ta geçen hafta bir seçim dönemi daha geçirdik. Sağ, her zamanki gibi kısır kişisellik kokan tartışmalarıyla ve birbirine madik atarak hatta ve hatta kişileri öne çıkararak seçimlerde yarışırken, Marksist olmayıp daha fazla menfaatler doğrultusunda ve de statükoya ayak uydurmuş sözde solda görünen partiler ise gene sağa benzer izler sürdüler ve bu partiler içinde bile madik atmalar veya liderliğe oynayacak olan partilileri daha başından saf dışı etme hamleleri görüldü. Kuzey Kıbrıs’taki Sağ, vesayet düzenlerinin 1958 yılından beri yeraltından yerüstüne çıkan antidemokratik yapısını devam ettirirken, Sol da Marksist olmayan ve yozlaşmış sözde sol yapıların bir yansımasını yaşamakta ve bunu Kuzey Kıbrıs’ta da emsal olarak göstermekte. Marksist olmayan Sol’un dünya genelindeki iflası, Kuzey Kıbrıs’taki sol olduğunu iddia eden partilerde de açıkça görülmekte ve en basit bir seçimde bile bunu gözlemlemektesiniz. Gerçekten solda olanların böyle bir düzende ve seçimde seçilmek yerine düzeni ortadan kaldırıcı ve böyle bir manzarayı artık yaşamama eğilimi olarak boykot yapmasından başka bir hedefi de olmamalı. Aslında bu seçimlerde Sağ veya Sol olsun tüm partilerde daha fazla kişilerin menfaatleri öne çıktı ve sonuçta da karma oylarla boykot seçime imza attı. Karma oylar aslında kişiler arasında bir seçimi kamçılarken, Boykot ise rejimi kökten değiştirme hedefini ortaya koyuyordu. Daha fazla tipik Avrupai manada sosyal demokrat görünen bu partiler gene de kendilerini düzenin sağ partileri gibi hareket etmekten kurtaramadılar. Mesela ana muhalefet partisi olarak bilinen parti, son derece disiplinli, sandalye tartışmalarından kendini arındırmış, kendini farklı olarak göstermeye çalışsa bile daha sonra bu partinin içindeki çürümüşlüğün de bayağı fazla olduğu ve hiç de denildiği gibi öyle içte birlik olmadığı görüldü. Hele hele seçim sonuçları açıklandıktan ve kazananlarla kaybedenler belli olduktan sonra ortaya çıkan arbedede memnun olmayanların facebook’a kadar ulaşan tepkileri izlenmeye değerdi. Anlayacağınız dünyadaki sol içindeki yozlaşma çoktan bize kadar ulaşmıştı ve kendimizi bu yozlaşmadan ayırmamız da imkansızdı. Bilhassa seçimler öncesi yayımlanan gizli belgeler veya kayıt bantları ise casusluğu, Sol bilinen partiler içinde bile yapabilen bazı kişilerin varlığını da gün yüzüne çıkarttı. Bunun yanında ne kadar isterse olsun demokratikleştik, özgür olduk denilse bile, bugün Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı yapan insanların bile hemen yanında bu gibi misyonların yerine getirilmesi bile özgürlüğümüzle ilgili bir sorun olarak karşımıza çıkmakta.

İDEOLOJİLER GENE ETKİLİ…

Şu anda Sovyet Perestroikası sonrası solculuktan sosyal demokratlığa atlamış bir partimizin gençlerinin seçimler sırasında Che Guevara bayraklarını dalgalandırmaları oldukça adettendir de bu partinin ne kadar Che Guevara inancına bağlı olduğu da her zaman tartışılmalıdır. Hele gene sosyal demokrat bilinen bir partimizin ise seçim listelerine aşırı milliyetçi ve dinci kesimlerden sırf oy kazanmak için aday çıkarması da bayağı ilginç olmuş hatta bu adaylardan bazıları kendi başlarına video reklam filmleri bile çıkarmışlar, bunların eleştirisi yapıldığı zaman ise o parti ilgilileri; biz her renkten insanlara açığız şeklinde açıklamalarda bulunmuşlardır. Fakat kendini gerçekten solda gören ve bu partiye oy verecek insanların ise bu Mehter Marşlı reklam filmlerini gördükten sonra bu partiye oy vereceğini ben sanmıyorum. Bunun yanında aynı parti liderinin parti içinde bayağı dinamik ve kazanması muhtemel adayları listelerden atması da bu partinin büyüme beklerken küçülmesini getirmiştir. Yani anlayacağınız istemesek bile ideolojiler partilerin karakter ve hareketlerinde hatta davranışlarında oldukça belirgin olmuşlardır. Eski Sovyet paralelinde olan partilerimizden biri ise kitleleri artık ideolojik sloganlar yerine daha fazla gençlere, başa geçtikleri zaman iş bulma ve bir maddiyat karşılığı particilik sinyaliyle kendisine bağlamaya çalışması sonuçta bu tip gençler için sağ partilerle bu parti içinde bulunmanın da bir farkı olmadığını göstermekte. . Hatta bu partinin Türkiye Hükümeti tarafından sunulan protokolleri değiştirip sunacağı şeklindeki açıklamaları da oldukça ilginçtir. Elbette gençlere iş ve aş bulunmalı ve gençler ülkelerinde kalarak ülkeleri için hizmet vermeli ama bu sanırım particilikle değil tüm ülkede ekonomiyi daha iyi işler hale getirmekle olmalı ve parti işleri veya ideolojiler bu işlere alet olmamalı. Bu arada statükoya ciddi sloganlarla ağır eleştiri getiren küçük bir sol partinin ise sonuçta aynen içinden kaynaklandığı Sovyet paralelindeki parti gibi seçmenlerini seçime çağırması da başka bir tutarsızlık örneği olmuş ve seçmenler bu parti yerine BOYKOT cephesine yönelmeyi daha mantıki bulmuşlardır.

BOYKOT CEPHESİ VE ANATOMİSİ

Rejime karşı açık bir şekilde, Kıbrıslı Türklerin var olmasını ve mevcut rejimin son bulması için mücadele edip halkın siyasal iradesinin gerçekten yansıması mücadelesi veren Yeni Kıbrıs Partisi, ideolojik olarak Marksist tabanlı kadrolarının da yönlendirmesi ile rejimi seçimler sırasında boykotla protesto etmiş ve Kıbrıs Türk halkının çoğunluğunu boykot sloganıyla açık bir cepheye çağırmıştır. Bu konuda yüzde 40 halkı bu cephede toplayan YKP belli ki beş yıl sonra yüz bini de geçecek bir cephe modeliyle bu defa korkulanı ısrarla başaracaktır. Seçim günü bile tarihte ilk kez olarak devlet ve yüksek mahkeme ilgilileri devamlı olarak halkı boykot yapmayıp seçimlerde oy vermesi için oy kullanmaya çağırmışlar ve Yeni Kıbrıs Partisi rejimin korkulan rüyası haline gelmiştir. Kuzey Kıbrıs’taki yapı şu anda yozlaşmadan tutun sosyal, ekonomik ve kültürel tüm bozulmanın ana sorunu var olan anti-demokratik rejimdir ve serbest irade maalesef bugün devamlı olarak tahakküm altında. Kıbrıs’ta eninde sonunda eğer bu bozukluk devam ederse seçimlerde sol olduğunu iddia edenlerin Boykot Cephesi’ne gelmesi ve rejimle hesaplaşmaya gitmesi gerekiyor. Aksi Kıbrıs Türk halkının yok olma sürecinin hızlanması olacak. Çünkü artık seçimlerle oluşturulan yapının Kıbrıs Türk halkının sorunlarını çözecek bir kapasitesi yok…

Sesonline.net

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin