Doğuş Derya, mecliste vekillik yemini yaparken; var olan vekil yeminini erkek egemen mantığını parlamentoda tekrar yinelemekten başka bir şey olmadığının altını çizerken, kendisinin hazırlamış olduğu metni okuyarak yeminini etmiştir.
Doğuş Derya kendi yeminini ettikten sonra, akabinde klasik yemini yapması, onun kendisini ifade eden yeminini örtmez, nokta.
Mazbatasını almak ve fiilen parlamento çalışmalarına katılabilmek için aşmak zorunda kaldığı prosedürü tamamlamıştır, o kadar.
O, aykırı bir ses olacağını deklare ederek, kendisini projektörlerin altına taşımıştır.
O artık projektörler altındadır.
Kadın kimliği olarak kadın cinsinin ‘namus ve şeref’ malzemesi ve metası yapılamayacağını ifade ederken; umarım ki kadının dilinin egemen edilmesinin manifestosunu; sömürünün olmadığı ve sömürünün çeşitsel hallerinin yaşanmış olması ve hala da yaşanıyor olmasının; tarihsel yaşamdaki toplumsal işbölümlerinden başlayarak günümüze kadar ki üretim biçimlerinin yaşamalarının erkek kimliğinin etkinliği üzerinden ve dolayısıyla da bu etkinliğin kültürel ve sosyal yaşama egemen olmasıyla, içselleşmesiyle devamlılık kazandığının farkındalığı ile; geleceğe yönelik söylemlerinin kadının kendi dilini yaratması üzerinden programlayacağı hali ile sınıfsız ve sömürüsüz toplumun ancak kadının dili ile yorumlanmasıyla gerçek karakterini ortaya çıkarabileceği tespitiyle, kendisini kararlılık içerisinde ifade edebilsin.
Gönlümde/aklımda düşüncelerine böyle değer biçerken, aynı atbaşında kendisinin içinde bulunduğu siyasi yapının ne kadar marazatlı haller içerisinde olduğu görünür haliyle de çatışkı hallerinin asla eksik olmayacağı tespitimin var olmasıdır.
CTP Genel Başkanı Yorgancıoğlu partisi parlamenterinin böyle bir yemini etmesinden hazzetmediğini ve buna da ‘bu tip fiili yaratımlara bundan sonra fırsat vermeyeceğini’ altını çizerken; aynı zamanda var olan yemin metniyle de ne kadar ortaklaş(!)tıklarını da ifade etmiş olmaktaydı.
Doğuş Derya ve benzeri gibi oluşabilecek aykırı seslere karşı partiyi konumlandıran genel başkan, icazetini de ‘bunları parlamentoda değil de, parti içi kapsamında söylenebilir’ mealiyle de aykırı hallerin sınırlarını çizmiştir.
Kadın sorunu binlerce yıldan beri varlığını devam ettirmektedir ve bu anlamıyla da köklü bir sorundur. Kaynağının; iş bölümleri ve sınıfların ortaya çıkmamsıyla eş halde olması onun köksel hali ise, bu kadar köksel bir soruna karşı nasıl durulmalıdır.
Kös derinliği olan sorunlara palyatif çözümler yaratarak ortadan kaldırma imkanları olmadığı için, bu karakterli sorunlara köktenci yaklaşmak bir zorunluluk halini almaktadır.
Kadın kimliği, kendini ötekileştirmiş erkek egemen kültürüne ve bunun olmazsa olmazı olan üretim (kölecilik, feodalizm, kapitalizm) biçimlerine karşı kendisini konumlandırmakla yükümlü kılmalıdır. Dolayısıyla kapitalizme karşı kendisini konumlandırmak gerekliliğindedir.
Kadın kimliğinin ötekileştirilmiş halinin toplumlarda da demokrasi ve özgürlükler başlığı altında mücadele edilmesi gerektiği ve buradan da kazanımlar yaratılabileceği durumlarının ortaya çıkacağı ön kabul olsa da, onun öteki halinin ortadan kaldırılmasının tam anlatımının da sınıflı toplumların ortadan kaldırılmasıyla olabileceği halidir.
Ve tam da bu noktada:
Kadın kimliği geleceği bugünden kurma uğraşısında kadının dilini bugünden yaratma olarak ele alması gerekmektedir.
Onun kadın cinsine de kadın kimliğinin dilini hakim kılması aynı zamanda kadın yeniden üretme karakterinden dolayı, geleceğe akacak nesillerin kadının diliyle büyümesini ve hayatı bu dille yorumlamasını beraberinde getirecektir.
Kadın cinsi üzerine nasıl ki her daim, her saniye erkek egemen kültürü, dili, ilişkisi onda içselleştiriliyorsa; kadın dilinin yaratımı ve hakim kılınması da her daim ve her saniye kendisini devamlı olarak üretmek zorundadır. Ta ki toplumsal bir karakter kazana kadar.
Doğuş Derya’nın kendisini ifade eden yemin metni ona zor tahayütlerini de beraberinde getirmiştir.
-Kadın cinsi olması,
-Kıbrıslı olması,
-Sınıflı toplumda yaşıyor olması; bu üçlü halin onda somutlaşmış hali ‘ötekileştirilmiş kimlik’ halidir.
Yeminin gerekleri konusunda alacağı her tavır, her beyan; önce yer aldığı siyasi yapıyla/kurumla çatışmasının ister istemez beraberinde getirecektir.
Haydi, kolay gelsin.
Gelecek bu düşüncededir.