Yüksek Seçim Kurulu rakamlarından bir şey öğrenmek zor… Şeffaflık denen şey çoktan rafa kalkmış, biz hala aramaktayız… Kaç kişi, oy değil, tikcik değil, Durduran’ın dediği gibi puancık da değil, kaç kişi ne yapmış öğrenene kadar göbeğimiz çatladı…
31 Temmuz tarihli Yenidüzen Gazetesinde bir tablo2 ile bu bilgilere ulaşabildik… Açıklanmamasını bu tabloya bakınca çok daha iyi anladık…
Bu tabloda partilere vurulan mühür sayıları ile karma oy sayıları var…
CTP 21 vekil çıkardığına göre meclisin yüzde 42sini aldı, kaç ile? Resmi sayı %38,4… Peki politik karşılığı?
Belki yüzde yüz olmasa da mühürlere bakarak bunu siyasal olarak söylemek mümkündür. Mühür, sizin o partiye açık desteğinizdir, karma ise düşünceye değil kişiye sizin kişisel tercihinizdir. Karma yaparken hep sol hep sağ adayları da tercih edebilirsiniz, her yandan da tercih kullanabilirsiniz… Bu durumda karması içinde hem UBP, hem CTP, hem DP olan birinin siyasal safı muhalif mi, yoksa hükümeti destekleyecek olan mı bilinmez, buradan politik bir sonuç çıkarmak güçtür.
Bu nedenle daha önce söylediğimizi tekrar edelim, mühür kırmak apolitik bir harekettir… Bunu daha önce yazdık… Bağımsızlar kimi zaman kendilerinin desteklenmesi istediklerinde mühür kırma çağrısı yaparlar ama mühür kırıldıktan sonra diğer tercihler nerelere gider, bilinmez…
Zaten vekil adayları da sizin bu tek tek veya mühürle gelen toplam üzerinden oranlanır… Alpay Durduran, son yazısında bunu anlattı ama bir daha ben kendi üslubumla yazayım. Yani mühür vuran, her bir adaya Lefkoşa’da 16, Girne’de 10 ve bu şekilde gider; “oy” vermiş olunur. İlçeler bazında 8 karma yapanın 8, 10 yapanın 10, 5 yapanın 5 ilgili partisine dağıtılır ve sonra partiler bazında toplanır ve böylece seçmen sayısından kopartılan, yeni başka bir sayı ortaya çıkar. Bu sayı veri alınarak oranlama yapılır, bölme çıkarma yapılır ve herkesin alacağı vekil sayısı ortaya çıkar… YSK’nın açıkladığına göre 172 bin seçmen var ama geçerli oy toplamı 1.242.484dur… Bu bir milyon 240 bin üzerinden diğer dağılımlar yapılır.
Bu seçim sistemi, günün sonunda adil olmayan sonuçlara neden olmaktadır.
CTP VE POLİTİK TERCİHLER
Buradan devam edersek Yenidüzen Gazetesindeki adı geçen tabloda CTP’nin toplam 35.358 mühür aldığı görünmektedir. Yüksek seçim kurulu ise 477.209 oy aldığını açıkladı. YSK’nın verdiği ile seçmen sayısı arasında ilişki kurmak hemen hemen imkânsız. Toplam katkısı söylenebilir… Örneğin toplamda mühürler hariç CTP’ye 65.886 Durduran’ın deyişi ile puan YSK deyişi ile oy gelmiştir. Ama kaç kişiden belli değildir.
Bu nedenle, evet pratikte, bu seçim sisteminde karşılığı olmadığını bile bile kişi bazında duruma bakmanın siyasal analiz açısından önemi olduğuna inanmaktayım. Şu veya bu gerekçelerle kişileri değil CTP’yi tercih eden 35.358 kişi vardır. YSK’nın karma oylarla birlikte resmi olarak ilan ettiği yüzde 38,4 olsa da, bunun anlamı sandığa giden yüzde 31,6, parti olarak CTP’yi tercih etmiştir. Ancak seçme hakkı olan 172 bin kişi vardır. Bununla düşünüldüğünde CTP, tüm seçmenin yüzde 20,4 ile meclisin yüzde 42’si elde etmiş oldu…
İşte seçim sistemi böylesi adaletsiz sonuçlar üretmektedir!
Diğerlerine de bakalım…
Köklü ve hala daha örgütlü olduğu söylenen UBP, 26.024 mühür aldı. Toplam seçmen içinde karşılığı yüzde 15,1… DP ise 20.658 mühür, yüzdelik karşılığı 11,9… Bu iki partiden biri koalisyona girerek hükümet olacak.
Bu üçlünün toplam seçmen içinde aldığı direk politik desteği toplarsanız en fazla yüzde 35, en az yüzde 32 olduğunu görürsünüz… Yani toplam seçmenin üçte birinin parti tercihleri sonucu üçte ikiyi önemli bir sayı vekil ile yönetecekler. Yazının sonunda buradaki sayıya geri döneceğiz, bu nedenle bu sayıyı akılda tutmakta yarar var…
Oluşacak hükümetin yapacaklarına muhalefet olduğunda ‘halk iradesi saygılı olun’ açıklamaları ile karşı çıkacaklar hangi irade? Toplam seçmenin üçte birinin politik olarak direk destek verdiği irade? Diğer üçte ikinin durumu? Hakları?
Buradan kurulacak hükümetin tüm seçmenlerin yalnızca üçte birini politik olarak temsil ettiğini, büyük çoğunluğun kurulacak hükümeti desteklemediği şimdiden rahatlıkla söyleyebiliriz.
Hükümet konusu böyle ya diğerleri?
TDP’nin aldığı toplam mühür 4.999… Tıpku BDH’nın başına gelen geldi bu defa TDP’nin başına geldi. mühürlerle yüzde 4,2 aldı ama kişisel desteklerle barajı geçtiler! 2005 seçimlerinde BDH mühürlerle yaklaşık yüzde 4,5 almıştı… YSK’nın bu seçimler için TDP için karma oylarla birlikte açıkladığı oran ise yüzde 7,4… Toplam seçmenin yüzde 2,9’nun direk politik tercihi ile 3 vekil kazanarak TDP mecliste yerini alacaklar!
BKP ise 2.012 mühür aldı… Kullanılan oyların yüzde 1,7’si, toplam seçmenin ise yüzde 1,2’si demek… YSK’nın karma oylarla birlikte açıkladığı oran ise 3,1…
SANDIĞA GİTMEYENLER
Elbette bu seçimin en önemli unsuru sandığa gitmeyenler ve gitmek zorunda olup da yakanlar…
Üzerinde en fazla da konuşulan konu bu… Bu nedenle karşılaştırmalı konuşmakta yarar var… 2009’da 30 bin kişi sandığa gitmemişti, bu seçimlerde ise 52 bin kişi sandığa gitmedi. Bunun anlamı yüzde 170 artış!
Sandığa gidip yakanların sayısı da 2009’da aşağı yukarı 5500 gibi iken son seçimlerde bu sayı 8 bin kusur oldu… Yani bir buçuk kat arttı…
2009’da 35 bin kişi bir şekilde oy kullanmazken bu sayı bu seçimlerde 60 bine çıktı… Toplam seçmen içindeki oranı ise yüzde 35’tir.
Yukardaki sayıları bir daha hatırlayalım; en iyi hali ile mühür vurarak siyasal tercih yapan yüzde 35 hükümet olacak, yüzde 35 ise hale hazırda red vermiş, acenta atanmasını tüm üst düzey çağrılar, küçük yerlerdeki tüm markajlara rağmen sandığa gitmeyerek, gidip yakarak onaylamamış durumdadır1.
Şimdiden siyasal bir krizin ayak sesleri mevcuttur, bu siyasal krizi büyütmekse elimizdedir…
Not
Gelen yorumlara cevap niteliğinde notlar…
1- Elbette bu cümleden niyet aşımı bir anlam çıkarması mümkündür. Sandığa gitmeyenler içinde hastalık, mecburi yurtdışı, ölüm ve benzeri elde olmayan nedenler olduğu gerçeğini herkes kabül eder. Apolitik olduğu düşünülen gitmeme hali ise tüm seçimler için geçerlidir. Ancak geçmişte yüzde 90’ların üzerine çıkan katılım oranları olduğu zamanlarda bu kişiler sandığa taşınması mümkün olmuştu, şimdi mümkün olmaması bu tepkinin bizim anladığımız anlamda politik değil ama kendi iç bütünlüğü içinde politik bir tavır olduğu şeklinde yorumlanabilir. Ancak yazının son bu kısmı yapılmaya çalışılan bunların hepsini “boykotçu” saymaktan çok toplam seçmen içinde hükümet olacakların yüzdeliği ile sayısal olarak her ne koşulda olursa olsun gitmeyenlerin ve giden ama bilinçli veya bilinçsiz geçersiz oy kullananların yüzdeliğinin benzerliğine dikkat çekmekti, daha fazlası değil… Ve elbette eğer bu cümleden tümü boykotçu anlamı çıktıysa özür dileriz, bu niyeti aşımı cümle yazdık demektir, bu hali ile yeniden niyetimizi ortaya koymaya çalışalım… (1 Ağustos 2013)
2- Yenidüzen Gazetesinde yayınlanan karma oy ve yüzdelik dağılımları