arşivAli SarıtepeGözünde ki mertek dururken - Ali Sarıtepe
yazarın tüm yazıları:

Gözünde ki mertek dururken – Ali Sarıtepe

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Halkın bir özdeyişi vardır. “Gözünde mertek dururken, karşındakin de kıl arama.” Bu tam da Erdoğan’ı anlatır oldu.

Onun bu hali ‘karşı yaratmak’ ‘gerçeği çarpıtmak’ zihniyeti ile birleşince, Erdoğan’ı anlatmak ancak tek şekilde olmaktadır. O, amacına varmak için her türlü aracı kullanmayı kendine mübah saymaktadır. Ve zaten bunu da her gün  tekrar ve tekrar yapmaktadır.

O bunları yaparken gevandeleri de, her sözünde her davranışında bir hikmet varmış kabülüyle, onu hızla siyasetin çıkmazlarına götürmektedirler.

Suriye’de Esad yönetimine karşı dıştan belirleyici muhalefet kesiminin bir unsuru olarak aynı hizada yer alırken; Suriye sorunlu Reyhanlı patlamaları saptırılarak Esad yönetimine mal edilirken, ABD’yi bile inandıramamakta; bu eylemin, batının özellikle de Türkiye’nin savaşa hukuken de katılması için El Nusra örgütlenmesi tarafından yapıldığını görmezden gelmekte, Adana’da El Nusra örgüt elemanlarında yakalanan sarin gazının; bu örgütün ne kadar Türkiye içi haline geldiğini farkında olmak istememektedir.

Ve yine kendisi gibi Refah Partisi siyaset eğitiminden geçmiş 116 sayılı Çözüm dergisindeki Ahmet Akgül’ün yazasında ki “…yıllarca Suriye’de ki Müslümanlara kan kusturan Nusayriler…” anlatımında Erdoğan “…orduda ki Nusayri subaylar…” tespitiyle aynı noktada durmaktadırlar.

Maden arama üst başlığı ile ormanlar talan ve yok edilirken, talana karşı duran kararlara ve toplumun sesi sessizliğe gömdürülmektedir.

Hidro Elektirik Santralleri (HES) ile elektirik üretiminin arttırılacağı görüşü ekseninde, tabiatta geri dönülemez tahribatlar yapılırak doğanın ekolojik dengesi yok edilmektedir.

Güvenlik amaçlı barajlar yapımına devam ederek, tutulacak sularla doğal mağaralar kapatılarak; Kürt sorununu asayiş sorunu üzerinden çözmeyi yöntem olarak kendisi de benimsedi.

Bu tür inşaat faaliyetlerinden ortaya çıkan önceki uygarlıklar ile Türkiye’yi açık hava müzesi olarak dünyaya armağan edeceğine; su altına düşürülmektedirler, toprağa gömülmektedirler.

Toplumun bu durumlar karşısında demokratik tepkilerini anlamaya çalışması gerekirken “Bana oy veren %50 kesimi evlerinde zor tutuyorum” diyebilmekte, demokrasi ve özgürlükler konusunda ki ilim ve irfanda ne kadar donanımlı olduğunu göstermektedir.

Barış dili olduğu sürekli vurgulanan İslamiyetle, bir başka İslami ülkeyle olan savaşında galip olan Osmanlı, halifeliği ganimet olarak payitahtı olan İstanbul’a getirmişken Yavuz Selim; padişah olarak kendi gerekçeleri içerisinde Kızılbaşları katliama uğratırken, onları şehülislamlar marifetiyle ötekileştirmiştir. Ve bugün yapılacak 3. boğaz köprüsüne Yavuz Sultan Selim adını vererek geçmiş Yavuz sonrası Osmanlı ulgulamalarını onaylamakta, ötekileştirmeyi kendisiyle devam ettirmektedir.

T.Erdoğan, önüne gelen şehir, orman, çevreye; kurumsal fizibilite çalışmaları sonuçlarına dikkate almayarak, yaratacağı tahribatlar orta yerde dururken Yavuz Selim isimlendirmesiyle yaptıklarını taçlandırmaktadır.

Gezi parkını yok ederek, yeni projelere yol vermeye çalışırken; toplumun gösterdiği tepkiyi kayleye almaması sonucu olarak gösterilerin yığınlaşmasını gaz bombalarıyla önlemeye çalışmış ve topluma şiddet uygulamalarının baş aktörü olmuştur.

Erdoğan yanlıştan dönmenin erdemliliğine ulaşmak yerine, ısrarla aynı noktada duracağını ifade etmekte ve devamında protesto edenleri çapulcu olarak tanımlamaktadır.

Topluma orantısız şiddet demeyeceğim, düpe düz tek yanlı şiddet uygulayarak provakasyona uğratmaktadır.

Sık sık ifade eder:

“yaradılanı severim, yaradanından dolayı”

Diyesim geliyor!

Kurban olayım sana “yaradanından dolayı bizi sev”me .

Ötede dur.

Jopla,

Gaz bombalarıyla,

TOM araçlarıyla;

“Halkın hizmetkarı”ysan,

Berğudar ol.

Hizmetin sana kalsın.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin