YKP, son hükümet krizi değerlendirdi ve erken seçimin çare olmayacağının altını çizdi, çarenin çözümde aranmasına vurgu yaptı. Konu ile ilgili açıklama şöyle:
Kıbrıs’ın kuzeyine sürekli şekil veren Türkiye’deki siyasi iktidar bloğunun temsilcisi AKP, son bir hamle daha yaparak yeni bir düzenleme sürecine girdi…
Özellikle son bir yıldır UBP içine müdahale eden, kurultaya şekil vermeye çalışan AKP’nin, güncel durumda UBP içinde yaşananlarla ilişkisinin olmadığını düşünmek saflık olur…
UBP içindeki kavganın taraflardan biri olan İrsen Küçük konusunda AKP yönetimi defalarca memnuniyetini dile getirmiştir. Muhafazakâr neo-liberal politikaların sorunuz hayata geçirilmesi, İslami Cemaatlerin Kıbrıs’ın kuzeyine daha fazla yerleşmesi politikalarında, TC’nin fetih politakasının kalıcılaşması için yapısal önlemlerin hayata geçirilmesinde İrsen Küçük yönetimi AKP yönetimi tarafından defalarca takdir edilmiştir. Ayni anda ülkedeki mafyatik ilişkilerin de sorunsuz götürülmesinde ve bundan elde edilen rantı kendi çevresine dağıtmada İrsen Küçük yönetimi kendi meşrebince başarılı olmuştur!
Kendi döneminde getirilen nüfusa daha fazla vatandaşlık verilmesi konusunda bazı aksamalar olsa da belli oluyor ki onun da aşılması için çalışmalar tüm hızı ile devam etmekte, bunun için vatandaşlık yasasından yeniden düzenleme bile yapmışlardır. Yeni vatandaşlık verilmesi bir kulp uydurularak kesintisiz ve sürekli devam etmektedir. AKP bunun yanında hemşeri dernekleri aracılığı ile de siyasi yapıda etkinli olmak için ciddi adımlar atmıştır. AKP, cemaatlere ve onların örgütlerine ayrıca hemşeri derneklerine daha fazla ayrıcalık ve olanak sağlanması için son dönemde gözle görülür girişimler de yapmaktadır… Tüm bunlar AKP yönetiminin siyasi etkinliğini Kıbrıs’ın kuzeyinde daha kurumsal ve kalıcı hale getirme çalışmalarıdır.
Bunun yanında Eroğlu ile AKP yönetimi bir süredir arasının sorunlu olduğu da bilinmekteydi. Eroğlu’nun özellikle TC askeri vesayet rejimiyle olan ilişkisi nedeniyle, AKP-askeri vesayet rejimindeki hesaplaşmadan dolayı, Eroğlu’na da iç hesaplaşma kurbanı rolü düştü.
UBP içindeki saflaşma yeni değildir. Eroğlu-İrsen tartışması 1980’lere dayanır. Kaşif’in macerası ise 1990’lardan bu yana gezmediği parti olmamasına dayanmaktadır. Kaşif’in koltuk uğruna girmediği siyasi kılık da yoktur, hatta bir dönem çözümcü gözükmüşlüğü bile vardır.
UBP içindeki kavgada solun tutacağı taraf yoktur, tümü kirli ilişkilerini kullanıp, Türkiye’deki asker-cemaat kavgasının saflarına yaslanıp bu kavgayı götürme niyetindedirler. Bu kavgadan demokrasi çıkmaz!
AKP yönetiminin tercihleri Türkiye’deki askeri vesayet rejimi ile ilişkisi olanların tasfiyesi veya zayıflatılması, zayıflatılmış partilere dayanan bu nedenle kontrolü kolay iki partili bir sistem, kendinin tüm istediğini yapacak siyasi koşulların oluşması olabilir, bu yönde adım attığının izlerini de sürmek mümkündür.
AKP bunu yapıyor diye, militarist yapılarla yan yana gelmek hele bunu ilericilik olarak sunmak da yanlıştır. AKP’nin sanki de daha önce müdahale etmemiş izlenimi verecek şekilde açıklama yapmak da yanlıştır. AKP yönetimi, son 2-3 yıldır sistematik bir şekilde siyasi yapının kendi lehine daha stabil olması için ciddi bir çalışma içindedir ama AKP öncesinden de başlayarak TC yönetimleri Kıbrıs’ın kuzeyinde kendi uydularını, acentalarını oluşturmak için sürekli uğraş vermişlerdir.
Bu koşullarda bir genel seçimden ya da bu hali ile meclisten bir şey beklemenin olanağı yoktur. AKP yönetiminin her şeye müdahale ettiği, seçimde de istediği yapıyı oluşturmak için kontrolündeki seçmenleri yönlendirerek, Kıbrıslının iradesinin ortaya çıkmasını engelleneceği açık olan bir erken genel seçim çare olarak düşünülemez. Her yeri batak hale getirilen Kıbrıs’ın kuzeyinde çare, bir an önce Kıbrıs sorununun çözümü için mücadele etmek, işgali ve bu rejimini ortadan kaldırmak, adanın yeniden birleşmesini sağlayarak yeni bir ortak vatanın kurulması ile bulunabilir.
Ülkede seçime seçim deme koşullar yoktur. Yapılacak olan acenta tadilatı olacaktır. Meclisin hali ise daha kötüdür. Tüm fonksiyonlarını yitirmiş, yıllardır doğru düzgün toplan(A)mayan durumdadır; üstüne üstelik tartışma yapma seviyesini de kaybetmiştir. Dünyanın birçok yerinde de görülen seçimli otoriter rejim modeli otoriterliği ağır basan hali ile sürmektedir. Anayasal kurumlar olsun, meclis olsun hiçbiri gerçek fonksiyonunda çalışmamakta, yalnız imaj, dış görünüş olarak varlıklarını sürdürmektedirler.
“TC’nin istemediği asla seçilemez diyen” Talat’ın sözüne uygun CTP de bu acentanın tadilatı sürecinde kendisine biçilen role uygun hareket etmektedir. UBP-CTP arasındaki son dönemdeki yakınlaşmayı bu çerçevede görmek gerekir.
Erken genel seçim çare değil, tersine sorundur da, çünkü Kıbrıslı Türkler için daha fazla sorun üreten ve üretecek olan siyasi kurumların, yapıların kalıcılaşması gerçeğini de ortaya çıkaracaktır.
YKP bu gelişmeleri yakından takip etmeye devam edecek ve konuyu mümkün olan en kısa sürede yetkili organlarında tartışarak böylesi bir ortamda nasıl bir mücadele verilmesi gerektiğine karar verip, kamuoyuna açıklayacaktır.