Nükleer karşıtı haber ve yazılaranti-nükleer yazılarNükleer atığın tam ortasında nefes alıyorlar
yazarın tüm yazıları:

Nükleer atığın tam ortasında nefes alıyorlar

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

tumblr_inline_mltia2t6Je1qz4rgpMehveş Evin – Milliyet

Çernobil’in yıldönümünde dünya, bir kez daha nükleer tesislerin yarattığı tehlikeleri konuşuyor. Ancak 30 km’lik bir çapta çevresi boşaltılan Çernobil’den sonra da nükleer felaketler yaşandı ve hala yaşanıyor! Üstelik şu anda Çernobil’dekinden çok daha yüksek seviyelerde radyasyonla yüklü yerlerde yaşayanlar var… Dünya onlardan habersiz, onlarsa “biz yetkililerin gözünde zaten yaşamıyoruz” diyorlar.

Kayıtlara geçen en büyük nükleer kazalar, sırasıyla Fukuşima, Çernobil ve Mayak… Rusya’nın 2. Dünya Savaşı döneminde “Almanların ulaşamaması” için Ural dağlarının doğusunda kurduğu Mayak nükleer tesisinde, şimdiye dek 50’ye yakın nükleer kaza oldu.

Nükleer atıklar, hala bölge halkı için büyük bir sorun. Zira Rusya’nın her yerinden, hatta yurtdışından gelen nükleer atıklar burada depolanıyor.

Sanırım şu rakam fikir verecektir: Radyasyon sızıntısının olduğu bölgede doğan bebeklerin yüzde 98’i bir hastalıktan mustarip. Kanser vakaları yüksek, ayrıca radyasyon bağlantılı hastalıklar son derecede yaygın.

Çelyabinsk’te Mayak faciasının yaşandığı bölgeyi gözlerimizle görmesek belki inanmazdık.Greenpeace Rusya ekibiyle birlikte nükleer tesisin zehirlediği ırmak boyunca hem radyasyon ölçümü yaptık… Hem de radyasyon seviyeleri yüzünden vahim sağlık ve barınma sorunları yaşayan köylülerle konuştuk.

 

Hayalet köy: Müslümovo

Çoğunlukla Müslüman Tatarların yaşadığı Müslümovo köyü, Techa ırmağından akan zehirden en fazla etkilenen yerlerden. Su kullanılamaz halde, ancak köyden gelen hayvanlar hala buradan su içiyor, otluyor. Yer altı suları bile zehirli!..

Kıyafetlerimizi kuşanıp Müslümovo’ya gitmeden ölçüm yapıyoruz. Giydiğimiz tulumlar, bizi radyasyondan korumuyor ancak yüksek dozda radyasyon alırsak hemen imha edebilmek içingerekli.

Müslümovo köyünden Gusman ve Greenpeace’in nükleer uzmanlarının rehberliğinde ölçüm yapıyoruz… Arabamızın park ettiği yerde ölçüm, saatte 0.15 mikrosievert çıkıyor. Ancak nehre ilerledikçe radyasyon ölçme cihazından gelen takırtılar, korkutucu biçimde artıyor! Alarm seviyesi 1’de başlıyor. Nehir kenarında bu rakam, yer yer saatte 30 mikrosiverte ulaşıyor…

Bu rakam, Fukuşima çevresinde boşaltılan merkezde 2011 Eylül’ünde yapılan bir ölçümdeki radyasyon seviyesiyle aynı! Çernobil’de, yasak alanda bile bu oranın altında…

Kısa süreliğine bu miktar “zararsız”. Ancak burada yaşayanlar, sürekli radyasyona maruz kalıyor.

Nehrin birkaç yüz metre ötesinde, eskiden öğrenci yurdu olarak kullanılan binanın hemen yanında paslı bir tabela var. Meali, “Tehlikeli bölge. Sadece yetkililer girebilir”. Ancak 100 metre ötedeki bir evde yaşayanlar var. Çeçenistan göçmeni Gilani Denbayev ve karısı Zuhra, bir Amerikalı gazetecinin hediye ettiği Geiger aletini ellerinden düşürmüyor.

Gilani, çalışmak için Müslümova’ya 1998’de gelip abisinin yanına yerleşmiş. 2001’de ailesi ona katılmış.

Denbayev, bir çanta dolusu evrağını bize gösteriyor: Maruz kaldığı hastalıklar için aldığı belgelerle dolu!

Yıllardır uğraştığını anlatan Denbayev, Rusya devletinin vermeyi kabul ettiği 1 milyon ruble (yaklaşık 31.250 dolar) tazminatın, şehirde dört kişilik bir ev almaya yetmediğini anlatıyor. Başka gidecek bir yeri yok!

 

MAYAK’TA NÜKLEER KAZALAR

– Mayak, Rusya’nın en büyük nükleer tesislerinden. Nükleer silah için plutonyum üretimi ve nükleer işleme tesisleri bulunan Mayak, Çelyabinsk sanayi şehrinin 72 km kuzeybatısında.

– Mayak, tam Techa ırmağının doğduğu yere kurulmuş. 1940-1950 arası nükleer atık direkt ırmağa bırakılmış. 1957’de en büyük nükleer patlama burada oldu. (Kazanın tehlike derecesi, 7 üzerinden 6). Sovyet rejimi bu kazayı 30 yıl gizledi.

– 1967’de radyoaktif tozlar bölgeye saçıldı. Son 45 yılda, bölgede yaşayan toplam 400 bin insan radyasyondan etkilendi.

– Neredeyse her yıl bir “kaza” yaşanan tesisler kapatılmadığı gibi, 90’larda ve 2000’lerde de sızıntı oldu. Likit nükleer atıklar, yoğun zehirlenmeye neden oluyor.

– Mayak’ın işletmesi Rosatom’a ait. Şirket, Mersin Akkuyu’da nükleer santral yapmaya talip olan Rusya’nın nükleer tekeli.

– 1990’lardan itibaren Greenpeace ve başka sivil toplum örgütleri, en çok zarar gören Müslümovo’nun başka bir yere taşınması için baskı yaptı. Ancak 2006’da Rosatom, “yeniden yerleştirme”yi kabul etti. Fakat bu program yetersiz kaldı.

 

AKKUYU’YU KURANLAR NÜKLEERDEN ANLAMIYOR!

Prof. Vladimir Kuznetsov, Rus devletinin “nükleer güvenlik” biriminde görev yapmış. Boris Yeltsin’in çevre danışmanıymış. Ayrıca 10 yıl bir nükleer tesiste mühendis olarak çalışmış. Rosatom’un “halk konseyi” danışmanlığını da yapan Prof.Kuznetsov, “bu teknoloji tamamen bırakılabilir” diyor.

– Dünyanın başlangıcında plütonyum vardı. Nükleer çağın başlangıcında toplamı 15 kiloydu. Şimdiyse dünyada tonlarca plütonyum var, bunlar bir yerlere gömülü. Etkisi milyonlarca yıl geçmeyecek.

– En son 2012’de bağımsız bilim insanlarından oluşan bir heyetle, üç farklı tarihte Techa ırmağından toprak ve su örnekleri aldık. Sonuçlar, Techa’nın dünyanın en zehirli ırmağı olduğunu gösterdi.

– Zehrin yayılmasını iki nedeni var: 1- Hali hazırda Mayak’ta devam eden zenginleştirme tesisi. 2- Nükleer sızıntıyı filtreleme işlemleri.

– Mayak tesisinin neden olduğu hastalıklar, ölümler ve çevreye verdiği zarar, tek kelimeyle “felaket”tir. Bölgede kanser oranları yüksek, bağışıklık sistemi bozuklukları, kan hastalıkları, omurilik, kemik ve beyinde anomaliler yaygın.

– Mayak’ı işleten Rosatom, “yeni teknoloji” kullandığını söylese de yeni bir yöntem filan yok. Fransa ve İngiltere de aynı zenginleştirme işlemini uyguluyor. Fakat bu ülkelerde kurallar çok sıkı, nükleer atığı gömmek, suya bırakmak kesinlikle yasak.

– Zenginleştirme esnasında buhar olan atık da hava yoluyla teneffüs ediliyor. Nükleer santral illa ki bölgede bir radyoaktif zehirlenmeye yol açar.

– Türkiye nükleer enerji hakkında tecrübe sahibi değil. Akkuyu’da nükleer santral, iki açıdan tehlikeli: 1- Bölgedeki deprem hareketleri. 2-Jeopolitik durum. Akkuyu’ya santral kurma kararı veren insanlar nükleer enerji hakkında hiçbir şey bilmiyor!

– Rosatom güvenli teknoloji mi kullandığını iddia ediyor? Yaptıkları tek şey, ilave güvenlik önlemleri almak. Bu tıpkı bir Noel ağacını daha fazla süslemeye benziyor. Gün gelir, ağırlıktan devrilir!

– Unutmayın, Mayak tesisinin zehirlediği Müslümova’ya sahip çıkılmadı. Rusya’da hükümetten bağımsız bir nükleer denetim mekanizması yok gibi. Düşünün, Türkiye’de olacak mı?

 

NÜKLEER ENERJİ ESKİ BAKAN YARDIMCISI: AKKUYU YANLIŞ BİR TERCİH

Bulat İskenderoviç Nigmatulin, 1997-2001 yılları arasında Rusya Nükleer Enerji Bakanı’nın yardımcısıydı. Halen Rusya Tekellerini İnceleme Enstitüsü’nde görev yapıyor yani Rus devletine çalışıyor. Bir dönem Rosatom için çalıştı ve sıkı bir nükleer taraftarı.

Greenpeace gibi nükleer karşıtlarına ve Yeşiller’den öyle nefret ediyor ki devamlı küfrediyor. O tam bir soğuk savaş dönemi siyasetçisi… Ne var ki Nigmatulin de Akkuyu nükleer santraline itiraz ediyor. Bakın neden?

– Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında imzalanan sözleşme, Rusya’nın ekonomik çıkarlarına yansıtmaktan çok uzak. Rusya kendi bütçesiyle yapacağı nükleer santrali Türkiye’ye hediye edecek.

– Uluslararası anlaşmaya göre 15 sene boyunca 12,3 Euro cent sabit fiyattan elektrik satılacak. Şu an dünya ortalaması 6-7 Euro cent . Nükleer santral inşası 10 sene sürecek ve üzerine 15 sene alım garantisi. Önümüzdeki 25 sene için elektrik satım fiyatı sabitleniyor.

– Rusya bu sözleşmeyi neden mi imzaladı? Bilmem, var herhalde bir çıkarları! İki tarafın çıkarlarını kollamayan antlaşmalar yaşamaz, tıpkı yürümeyen evliliklerde olduğu gibi. Bu da Akkuyu için tehdit.

 

TURİZMİ BİTİRİRSİNİZ

Akkuyu, nükleer santral inşaatı için yanlış bir tercih çünkü turizm merkezi olan Antalya’ya çok yakın. Antalya bölgesine 10-12 milyon turist geliyor. Bu sayı iki katına çıkacak. Şu an 4 milyona yakın Alman turist geliyor. Almanya nükleer enerjiye karşı olduğundan turizm aktivitesi azalacak. Mersin şehrinin Antalya kadar turizm potansiyeli var. Nükleer santral bu potansiyeli engeller.

– Nükleer santralın kendisi işletme süresinin bitiminde nükleer atık statüsü alıyor. Anlaşmaya göre Rusya isterse önceden (1 yıl) bildirerek yatırımdan çekilme hakkına sahip. Böyle bir durumda Türkiye atıklardan sorumlu olur.

– Proje yanlış, çünkü Türkiye’nin güneydoğusunda güvenlik sorunu var. Akkuyu çatışma bölgesine 250 km uzaklıkta bulunuyor. Akkuyu terör tehditi altında.

Anlaşmaya göre iki tarafın ortak kararı ile işe alma gerçekleştiriliyor. Akkuyu’da çalışanların bilgi sızdırmayacaklarının güvence altına alınması gerekir. Rus yetkililer MIT’e bu konuda güvenemezler. Bundan dolayı KGB’nin Akkuyu’da bunu sağlaması gerekir. Akkuyu’daki çalışanlarla yerliler arasında gerginlik çıkabilir.

 

ROSATOM EKONOMİSİ

– Rosatom, AB uranyum zenginleştirme pazarının yüzde 50’sine hakim. Latin Amerika’da ise %30. 2011’deki EBITDA’sı (Faiz Amortisman ve Vergi Öncesi Kar) 15.5 milyar dolar.

– Rusya’da 2020’ye kadar 36 yeni nükleer reaktör kurmayı hedefleyen Rosatom, bunu 2030’a erteledi. Hindistan ve İran’daki nükleer santral açılışları erteleniyor. Bulgaristan’daki donduruldu.

– Rosatom, Fukuşima nükleer kazasından sonra “PR” haberlerini ikiden 23’e çıkardı.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin