yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKuzey Kıbrıs’tan Ortadoğu gerçeğine, intibaklı ittifaklar - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Kuzey Kıbrıs’tan Ortadoğu gerçeğine, intibaklı ittifaklar – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Pazartesi akşamı ikindin karanlığa teslim olurken, klavye başına geçip haftalık yazımı yazmaya başlamaktan biraz tenbeleşerek başlıyorum. Sıcak vurması ve olayların sarhoşluğunda, silikleşen gerçeklerin artık yalanlara tutsak olunan koşulda yazmak nedemekse onu yapar gibi duygulara da kapıldım. Gün yaşanan ve yayınla “işte Kuzey Kıbrıs resmi poletikacıları” dedirten “parlemento” söylemleriyle uçuşan “poletik duruşlardan” sora dünya ile yüzleşerek değişken eksenli makale yazma noktasına geldim. Keşke ülkemizde biraz duyarlılık, doğruların enazından doğru kabulenme noktasına ulaşılan koşullarında yazsaydım! İnsan bazen ülkesindeki güzel gelişmeleri, insanların sevgiyle, barışla yaşadığı ve yaratarak üretiği eserleri yazmakta ister: Birikmiş entelektüyelik, aydınların yarın tartışmalarını ve yaşanılanı yaşanılanla tartışılan ortamlarda yazmak daha hoş güzel değimli? Ama daha gün ortasında ekranlara yaşanarak gösterilen, sora sanki yapılanlar doğrudürüs anlamlı işlermiş gibi de konulan sınırla sesler yükseltilerek sanki olan tartışılır gibi tartışma yapılması, doğrusu miğdesi olanı kusturur: Çünkü daha dün kurulan “kutsal” itifaka bazıları sanki bu ülkede değilmiş gibi çok “mükemel itifak” diyerek alkışlamasından, daha ufak zaman geçmeden, nasıl işbirlikcilik ruhunun, koltuk sevdasının ve en kötüsü, kendi yaptıkarlına sahip çıkmamanın yeniden sayfasını yazdılar. Ne tuhaf; Kuzey Kıbrısta hep şaşalı yapılan ve süslü keliemlerle anbalajlanan her “itifak” soradan çok kirli dersler yazdı. Doksanalr, ikibinler, Annan pilanı dönemi ve daha neler neler: Ama belek silinmesi, küçük çıkarcı koltuk sevdası ve gerçekleri ret edrek, olanüstülü koşulalrı olan gibi kabulenmenin sonucu, Kuzey Kıbrısta hep yanlışlar, yanlışlar ve yanlışlar ardı ardına sıralanır.

Daha Cumartesi büyük keliemlerle anlatılan ve içeriği “değişecek yasalarla” doldurtulan lafazanlıkların ilk adımından nasıl aslında içi boş ama ufak “poletikacılık” olduğu yeniden kanıtlandı. İlhakı demokrasi kavrayan, demokrasiyi olanaklar düzeyine kayırmacılıkla paylaşım anlayan, tüm yetkileri devredip talimatlı “evet efendiliği” sıkılmadan “egemenlik” dedirten sistem yine bizi yanıltmadı. İşbrilikciliği, itifakı, önemli siyasal hesapların aslında sadece konulan ortamla koltuk sevdası olduğunu yeniden birkaç günle bize kanıtladı. Helle sanki masa başında isganbil kağıdı dağıtır gibi kayganlaşan itifak ve dayanışmaların artık söylenecek sözleri nekaldı? Sıkılmadan bu kriterlere “sol” ibaresininde kirletielrek konulması ise pesti dahi az braktırır.

Tekrar edelim; Siyasetin bir düşüncesi vardır: Bunun kuramsal ifadesi idolojidir. İdolojisiz siayset olmaz. Poletikanın şekilenmesinde ilkeler ve yapısal örgütlenme ile idolojiyi tamamlayan güçlenme ivmesi oluşmaktadır. Siyaset ilkesizleşiyorsa, düşüncesinden boşaltılıyorsa ve ilkesizleşiyorsa, sadece tabela partili veya örgütle poletik yapı olamaz. Geriye poletikasız poletikacı denilen içi boşalan ve hiçseleşen kuram kalır. Doktorun sağlık anlayışı olmayanına, ilacı bilmeyenine benzeyen poletikacı oluşur. Ozamanda bizdeki gibi gücü ve işbirliğini çıkar uğruna kukla gibi davranan kimseleşen noktaya gelir. Sahi: Son onca sövgülü atışlarda Türkiyenin etkisi veya müdahalesinin sözü veya eleştirisi duyuldumu? Bunun elbet yanıtı verecek olan yoktur. Halbuki bakın B.M. ücretli memurları dahi şu fanteziyi hep kulanır; “Toplum liderelrinin görüşmesi”! Peki sayın memurlar; Son olayla bizdeki liderin yeri ve yaptıkalrıyla yüzleşiyormusunuz: Yani son olaylardaki tutumu ve dıştalanması, ama entrikalarla hala kılıcını çekerken, sizin metinlerinizde hala “2 lider” ifadesinin anlamı kaldımı! Dahası: Şu bizim şanlı ikide bir “barış, çözüm” diyenler; Masa başı şu liderin iş yapacağına veya lider oalrak görüşme yetkisine hala inanarak ağzınızı doldurarak “liderler masaya otursun” yalanının tadında ekşime görmüyormusunuz.

Bizde böylesi kölermiş ve dahada silikleştikçe saçmalanan ve küfürlerin intiba itifakları yapılıp bozulurken Oertadoğu kaygan zemini fay hatları çok sarsılıyor. Sınırların değişmesi çok vurgulanır oldu. İçsel efendimiz Türkiye yeni Osmanlı itifak yayılmasına Kuzey Kürdistanla yaptığı ekonomik anlaşmalarla artık ırakın parçalanmasına oynadığını; Suriyede son Amerikan gezisinde olduğu gibi, fetetmenin istencini yeniden sergilediği, batı basınının bunu yazdığı yorumladığı artık imkar edilemiyecek konuma geldi. Yine ırak ve Suriye oalyalrıyla yeni Kürt coğrafyası yanında artık Suni coğrafi sınırlardan söz edilmesi, Şiilere karşı daha yoğun mezhepsel saldırılarla bölgenin Ortaçağ din savaşlı günümüz Emperyalist bölgesel kriz kontrolu savaşın yaşadığı artık imkar edilemez. Gelinen aşamda tıkanan yine Suriye karakolunda dış müdahaleler yeniden hangi rotayı izleyip sıçrama yapacak arayışa çoktan girdi.

Biz bunları hiç izlemiyoruz. Emperyalizmi onutmuş, Olaylara bakışta Diyalektik dneilen yöntemi çoktan belekten sildik. Hep eleştirdiğimiz Emperyalizmi şimdi Kıbrısa çözüm getireceğini ve bölgesel savaşla “özgürlüğün” geleceğine istemeden çoğumuz inandırıldı. Hemde Afkanistan, ırak, Filistin ve Suriye örnekelri dibimizde dururken, içeleşip ilhaklaştığımız Türkiyenin eleştirdiğimniz aKP modelinden umut umarak bunları tekrarlıyoruz. Çünkü yaratarak ve başararak değil dıştan verilecekelrle yaşamı çizilen adamızda yaşamanın düşünsel sonuçlarını yaşayarak bu güne geldik.

Ortadoğuda itifaklar intibak aşamasında Suni ekseninde ama Uluslar arası sermayenin yeniden paylaşımlı stratejisi çıkarına kanlı şekliyle yerleşiyor. Sansür, yasak, şidet, insan felaketleri ve iananılmaz ayrımalrla olay kağoslarla yol bulmaya çalışıyor. Rusya ırak, Afkanistan ve Lipya derslerinden sora ilkez Çinle birlikte bu stratejiye karşı direnç Suriyede gösterdi. Çünkü benim senin bildiğini onalrda biliyor. Sıra iranda olup ordan Rusyaya ve uzun vadede Çinin kuşatılma hareketli stretejiyi artık bilmeyen kalmadı. Biranlamda eskiden öğrendiğimiz ama belekten sildiğimiz Emperyalistler arası çelişkiler, bölgesel sıcak çatışmalar, Yeni sömürgeci poletikalar ve dini siaysalaştırma sonucu oluşan korkunç bilgi şimdi Ortadoğuda itifakalrla intibalarla kan dökerek yıkarak ama birielrini de işdahlayarak darmadağın faylarda sarsıntılarla gidiyor.

Şimdi tüm bu anlatıalrdan sora; Ülke ufkundan Ortadoğuya ulaşırken biraz eleştiri birazda yalnızlaşan gerçekelrimle serzeniş yapmam anormalmı!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin