Aile, muhafazakar kafanın vazgeçilmezleri arasında, feministlerin de üzerinde kafa yordukları, kadınların içinde görünmez emeğinin sömürülebildiği, şiddetin sıkça yaşanabildiği, hakaretlerin uçuşabildiği bir kurumdur. Aile içinde gelişen bütün sağlıksız ve eşitsiz halleree, çatının altında yaşananlar, yalanlar, aşağılamalar, baskılar, iletişimsizliklere rağmen devam etmesi, ortada aslında bir sağlıklı bir aile yaşamının olmadığı, sadece, göstermelik olarak aileymiş gibi yapıldığı bir ortam yaratır. Bu durumda feministler, aile kurma veya ailede kalma zorundalığının olmaması yönünde uğraş verir; çünkü kimse böyle bir muamele görmeye zorlanamaz. İçinden geçtiğimiz seçim sürecinde de üretilen bazı söylemler, sağlıksız bir aile yapısının “solda birlik” umuduyla talep edilmesi ve bunun getireceği potansiyel tehlikelerin hafife alınma yönelimine işaret etmektedir.
Öncelikle kabul edilmedilir ki, eğer etkin olabilecek bir seçim birliğinden bahsediyorsak, bu ancakda önceden kurulan güven ilişkilerinin, yapılan ortak işlerin, geliştirilen ortak dillerin sonucu olabilir. Seçim kapıya dayanınca aranan veya talep edilen bir birliğin en basit anlamıyla içi boş olduğunu süreç bize göstermiştir.
Seçime bir kala kime sorsanız “solda ortak aday için çok çalıştı ama bencil ötekiler kendileriyle birleşmediler.” Anlaşılması gerekir ki aslında seçim dönemi veya “birlik” gerektiren herhangi bir dönem öncesinde beraber iş yapmakla ilgilenmeyenler, yaparmış gibi yapıp aslında yapmayanlar, veya yukardaki sözde aile modelindeki gibi sağlıksız, eşitsiz, baskıcı, hakaret dolu ilişkiler geliştirip sonra da “solda birlik için çok uğraştık” deyenlerin amaçladığı, “solda birlik talep edenlerden” alacağı afferinlerdir. Bellek sorunu çekmeyenler, seçim öncesi dönemlerde kimlerin ne yapıyor, nasıl konuşuyor ve davranıyor olduğunu ve bunun solda birlikteliği yapmaya yarayıp yaramadığının tahlilini yapabilirler.
Yeni Kıbrıs Partisi olarak “ortak aday olsun sonra da nesdersa olsun yolda bakarık” gibi, aslında apolitik bir tutumu benimsemedik, benimsemeyeceğiz. Kendine her sol değen bize göre sol olmuyor; merkez sol, sosyal demokrat veya radikal solun birgün içerisinde farklılıklarını uzlaştırabileceğine inanan mı var? “Ortak paydada buluşun” deyenler, aslında merkez solda buluşunmayı işaret ediyor olduklarının farkında değil midirler? Her birlik istediğini söyleyen de pratikte birlik mirlik kurmuyor. Kendini sol tanımlayan yapılar özelleştirmelerde rol aldıkça, işçileri güvencesiz esnek sendikasiz çalıştırdıkça, gereken muhalefeti öremedikçe, cinsiyetçi kampanyalar yürüttükçe ve kendini birlikçi tanımlayan yapılar seçim kapıya dayanmadan somut dayanışma örneği göstermedikçe, içi dolu bir ortaklık planını tartışılmadıkça, veya seçimden önceki süreçlerde bırakın birlik kurmayı yıllardır özenle kurulan birlikleri de ileriyi göremeden beceriksizce dağıttıkça, seçime bir kala olacak göstermelik bir birlik neden halktan herhangi birimizi tatmin etsin?
Kıbrıs’ın kuzeyinde politika yapma şekillerinin devrimine olan ihtiyacı Belediye seçimleri bir daha göstermiştir; solda birlik, kolektif olarak daha özgüre, daha eşite, daha feministe, daha ekolojiste, daha anti-militaristte yöneldiği ölçüde, işgal karşıtlığını haykırdığı ölçüde ve bu prensipleri politika yapma şekillerine de yansıtacak duruma geldikçe anlam kazanacaktır. YKP “sağlıksız bir sol aile” modeline değil, eşit siyasi öznelerin saygı çerçevesinde işbirliğiyle yoğrulduğu mücadelelere taraf olmaya devam edecektir!