Başlık’dan da anlaşılacağı gibi ben, “en çok reklam bütçeli”, en çok “oy isteyen”, diğer adayları “en çok kötüleyen”, “enkaz devralıyorum ha” diyerek olası başarısızlığını şimdiden telafiye yeltenip önemsiz kılmaya çalışır görünen, billboard”larda ve “afişler”de en çok görünen adaya oy vermeyeceğim…
İkincisi bu başlık aynı zamanda makalenin de ilham kaynağı bir TV röportajından mütevellit…
Anlatayım…
11 Mart 2013 Ada TV’de Hasan Hastürer Murat Kanatlı’nın adaylar arasında en farklısı olduğunu, kimseyi çekiştirmeden, enkaz edebiyatı yapmadan, geçmişe takılıp kalmadan, Lefkoşa için tüm adaylardan farklı bir belediye düşüncesi ortaya koyduğunu belirtti.
Murat Kanatlı’nın YKP’nin belediyecilik hakkındaki siyasi, sosyal ve ekonomik görüşlerini sunduğu ve özellikle“katılımcı bütçe” ve “demokratik belediyecilik” olarak iki kavram çerçevesine yerleştirip “Lefkoşa’yı Lefkoşalılar yönetmelidir” mottosu ile açıkladığı görüşleri, sanırım adaylar arasında partisini ve kendisini öne çıkardı. Zaten röportajı yapan Hasan Hastürer de, “ben Murat’ın YKP’nin Lefkoşa belediyesi hakkındaki görüşlerini özetlediği bu söylediklerinin altına imzamı atarım” demekten kendini alamadı.
Murat Kanatlı, bu “yeni belediyecilik anlayışı”nın yalnızca teoride ya da düşüncede var olmayıp, Brezilya’da Porto Allegro’dan, Türkiye’de Çanakkale belediyesine dünyada pek çok kentte örneklerinin yaşama geçirildiğini ve halen sürmekte olduğunu belirtti.
Buna göre her muhtar kendi bölgesinde belediye ile birlikte semt halkına; “ sizin belediyeye katkınız bu kadar para. Bunun karşılığında şu hizmetleri almanız mümkün. Hangisini isterseniz siz karar verin!.” diye soracak. Onlar da en öncelikli ihtiyaçlarının ne olduğuna karar verecekler. Böylece bizzat karar alma süreçlerinde yer alarak “katılımcı” olacaklar, bu arada belediyeye ödedikleri paraları da demokratik ve şeffaf bir biçimde denetlemiş olacaklar. Bu durum genelde Lefkoşa belediye bütçesinin insanların kendi yaşadıkları mekanlarda en çok önceliklerine bizzat kendilerinin karar verdikleri “katılımcı bütçe” hayata geçirilmiş olacak…
Bunun için Lefkoşalıların kültürü yeterli midir?
Eğer Brezilyanın az gelişmiş bir kenti olan Porto Allegro’da, Türkiye’nin ortalama kentlerinden Çanakkale’de, hatta 30 küsur yıl önce, Karadeniz bölgesinin geri bıraktırılmış köylerinden Fatsa’da belediye başkanı seçilen “Terzi Fikri” ve köylüleri tarafından (elbette 78 Kuşağı devrimcilerinin rolünü de hatırlayarak-hp)gerçekleştirilmişse…
Neden Lefkoşalılar tarafından gerçekleştirilmesin ki?
Öte yandan ne yazık ki basın Lefkoşa’da sanki dört aday yarışıyormuş gibi davranıyor. Özellikle de pek çok özel TV kanalında bu kendini gösteriyor.
Varsın davransınlar.
Lefkoşalılar siz siz olun…
“Kazanacak olana oyumu vereyim ki boş yere yakmayım” vehametiyle hareket etmeyin.
Çünkü Lefkoşa belediyesi ile içerisinde yaşayan Lefkoşalıyı tek bir başkanın kurtarması mümkün değildir.
Hastürer’in programda dediği gibi…
Size göre en doğru düşünceyi ortaya koyan adaya oyunuzu verin.
Aksi halde oyunuz belki kazananı belirleyecek ve “yanmamış” olacak… Ama, günün sonunda siz ve Lefkoşa yanacak!..
Neden bu kadar açık yazdığıma gelince…
En azından Hastürer gibi parmağımın arkasına saklanmadan hem “taraf”ımı belirtmek, hem de gerçekten bugün için doğru olduğunu düşündüğüm bir siyasi düşünce hakkında, kamu önünde açık bir fikir beyanında bulunmak için…
Çünkü biz Kıbrıslılarda galiba en zayıf siyasi hasletlerimizden ikisi de bu özelliklerimiz olsa gerek…
“Tarafsız” gibi görünerek, güya “pek renk vermeden”, “kazanandan yana gözükmek isteyen”, “azınlık görünmeyi her hal ve şart altında yanlış bir şeymiş gibi benimseyip hicap duyan” bir ruh halidir anlatmak istediğim…
Değil mi ki adamızda çoğu zaman “azınlık” ya da “marjinal” denenler halkın sempatisine mazhar kalırlarken, “kazanmaya aday” olanlar da oylarını kaparlar…
Sonra da başlarız şikayete ve nümayişe…
Bu nedenle bir daha yazmış olayım…
“Oyumu yakmayım” derken sakın ha bin yıllık şeheri de yakmayın…