Türkiye vermeyi kararlaştırdığı kredi (borç) ve hibe (bağış) yardımının şartlarını bir protokolle İrsen Küçük’e imzalattı. Daha önce üç yıllık süre için genel kurallarını koymuştu şimdi de bu yılkini ayrıntıya kavuşturarak şartlarını koydu.
Sana borç veririm ama Yardım heyetimin istediği zamanda isteğine uygun olarak veririm diye Türkiye’nin istekleri de sıralandı. İstekler Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Programı’nın uygulanma durumu ve yönetimin hazinesinin nakit durumu dikkate alınarak aylık olarak kullandırılacak. Halk ve siyasi partilerimiz hazinenin aylık nakit durumunu öğrenemeyecek ama Yardım Heyeti’ne bilgi verilecek. Yardım heyeti de gerek görürse internete koyacak ve biz de öğreneceğiz. Protokole imza atan İrsen beyimiz bize bilgi vermeyi düşünmeyecek ama yardım heyetine bilgi vermezse para alamayacağı için ona verecek.
İrsen hükümetini bize saygı göstermesi için bilgi vermeye zorlamayacak, Ersin Tatar da bizim için didinip durduğunu diline pelesenk ederken çok yararlı olduğunu ve sabredersek ekonomik gelişme sağlayıp tabana da yayılabileceği için bizim de refahı hissedeceğimizi ifade ederken bize sabretmek için uygulama hakkında bilgi vermeyi aklına getirmez.
Gene de onlara sorulmadan Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Programı’nın içindeki projelerin Türkiye tarafından saptanmasına itiraz ediyoruz. Onların burasının sorunlarını Türkiye’den daha iyi bilmese de bize hesap verenin onlar olduğunu düşünüp onlara hesap sorma hakkımız olduğu için itiraz ediyoruz. Onlarsa yetki kendilerinde olduğu halde yetkilerini elinden alan Türkiye’ye karşı çıkıyoruz.
Seçim gelince halk “Bizimkiler bu kararları alamadılar, TC aldı” deyip ekonomik durgunluğu hatta gerilemeyi değil kendisine ne sağladıklarını ölçü alıp onlar ve onlar gibi olanları dönüp dönüp gene seçer.
Onun için üç kuruşa satılan halk damgasını yeriz.
Protokole göre aylık raporlar, 1. Merkezi yönetim, KİT, fon, döner sermaye, belediye ve benzeri çalışanları dâhil mevcut çalışan, işe alınan ve işten ayrılan personel sayıları, 2. Her ne ad altında olursa olsun yapılan düzenli ödemelere ( emekli, sosyal yardım, burs, özürlü ve benzeri) ilişkin kişi sayısındaki gelişmelere yer verilecekmiş. Yoksa zırnık yokmuş.
Bizimkileri elleme deyip itiraz ederken onlar elliyorlar ama sıra seçime gelince de bu tiplerin seçim kazanması için parti kurultaylarına kadar müdahale ediyorlar!
İçine bulunulan ayın beşine kadar, bütçenin ay sonu gelir-gider tahmin özeti de Heyet’e iletmeleri şart.
Yetmez, bütçe kapsamındaki fonlar ile cari transferlere ilişkin (yönetimin kalem kâğıt vesaire cari, sosyal ve ekonomik transferleri) ödemeler, bütçe tertipleri itibarıyla listelenerek, yani kaçamak yapmadan, ödeme işleminden önce Yardım Heyeti Başkanlığı’nın bilgisine sunulacaktır.
Ziyafet paraları da dâhil mi açıklık yok.
Biz bize havale edin deyip sıraya girip hesap soracağız diye umut ederken Türkiye bizimkilerden umudu kesti, kuruş harcamadan bilelim de ona göre kredinin yerinde kullandığını anında izleyelim diye şartları sonuna kadar koydu. Bu şartların benzerleri geçmişte de vardı yeterli olmadığını gördü sıkılaştırdı. Memurun kalemine harcanacak parayı bile göreceğim dedi. Lakin eli mahkûmmuş gibi kurultaya bile müdahale ederek böyle şartlara atmaktan çekinmeyecek tek kişi İrsen Küçük ve ekibi imiş gibi onları destekledi.
Açıkça görülüyor ki Kıbrıs’ta onların borusunu öttürmeyecek birilerini yetkili makamda görmek istemeyen Türkiye gerçeği vardır ve her şeyden, yolsuzluklar dâhil sorumlu olan Türkiye’dir.
Onun içindir ki YKP BİZ BU BORÇLARI ÖEDEMEYECEĞİZ diye açıklama yapmaktadır.
Hibelere gelince: 31.01. 2013 tarihinde Ankara ve Lefkoşa’da imzalanan bu protokollere göre saptanan projelerin DPÖ’ye gösterildiğine ilişkin bir iz yoktur. Artık kalkınma planı yapılmamaktadır çünkü DPÖ’ye göre yapılması olanaksızdır. Çünkü projelerden ona bilgi verme zahmet olmaktadır. DPÖ’nün hazırladığı yıllık programlara da ihtiyaç kalmamıştır. Çünkü program çıkmadan toplanması gereken sosyal ve ekonomik konseye bakanlar kurulundan onaylı bir ilkeler kararı verilememekte olmasından konsey toplantıya çağrılmamaktadır. Konsey raporu çıkmayınca da yıllık programın yapılıp hükümete sunulmasına gerek kalmamaktadır. TC bürokratlarının gönlünün istediği projeler onaylanarak “al sana proje ve para” denilmektedir.
Sonunda da halkın desteğini almayan, yerli görevlilerin gölge etmekten başka iş yapmadığı, meclisin duymadığı projelere para verilmektedir. O nedenle de bol cami onarım ve yapım projeleriyle dolu işlere para atılmaktadır. Sonunda size para veriyoruz ama işe yaramıyor diyen Türkiye basını ve insanlarına dert anlatamıyoruz. Bir türlü onların hükümetinin seçtirdiği adamların, onların hükümetinin kayrılmışlarıyla el birliği ile paraları kör çar ettiğini kabul edemiyorlar.
Onların cebinden alınan milyonlarla bizde seçimlere katılanların kendi ülkelerindeki mahkemelerin tutanaklarında kendi basınlarında yayımlandığını söylediğimizde de Kıbrıslıların üç kuruşa satıldığını düşünerek bizi tiye alıyorlar. Sizin seçimlerinizde bizim kadar küçük bir bölgede milyonlar savrulsa siz kimi seçersiniz desek de zaten kendi seçimlerinde de para dağıtarak seçimlerin kazanıldığını bildikleri için biz inanırlar diye bekliyoruz ama yakalanın da kaderinizi elinize alın derlerse de kaderimizi elimize almak için Türkiye işimiz karışmayın deyice bizi RUMCU ilan ediyorlar.
Çatlama da patla.
Borç verilecek olan para geçen yıldan devredenle 503 milyon, 739 milyon Lira olarak saptandı. Toplam 1.242 milyon. Geçen yıldan devreden Lefkoşa’da 15 milyon, Ankara’da 236 milyon, toplam 250 milyon oldu. 10 milyonun da geri ödemeden geleceği tahmin ediliyor onun için ona inanır ve dışarı çıkarırsak 240 milyon buradaki adamları olan (acentaları) hükümetimiz bağışı alıp kullanamadı.
Kredilerin de denetlemelerinden geçmemesi yüzünden olsa gerek 14 milyonu kullanılamadı.
Kullanılamayan toplama bakarsak %20 oranında gerçekleşme noksanı var. Yardım heyetinin ve yukarısının yetkisinde olan kalemler arasında aktarma yetkisini de hatırlar ve onun hakkında bilgi olmadığını da görürsek biz bu protokollere başarılıdır diye bakabilir miyiz! Protokoller %20’den fazla bir oranda uygulanamamıştır, vesselam! Protokolü onaylayanların istedikleri gerçekleşmiş sayılamaz.