Sayıştay raporlarını incelemek için geçici bir komite kuruldu. Nedeni belli. Şimdiye kadar Sayıştay raporlarını görüşmeyi önemli saymıyorlardı. O raporlar maliye komitesine giderdi ama kimse ilgilenmediği için CTP’li başkan artık gündeme yazıp da boşuna emek harcamayalım diyerek oy birliği ile artık raporlarda gündemde bulunan raporların listeden çıkarılmasını emretmişti. İtiraz ve uyarı Durduran gitmişse de bir süre anayasaya aykırı bir şekilde bu uygulama devam etmişti. Gazetemiz eleştirilerini esirgememiş ve Sayıştay raporlarının bir kenara atılmasını kınamaya devam etmişti. Bunlar etkili olmuş olabilir ki sonunda ayrı bir komite kuruldu.
Ancak raporlara verilen önem değişmediği için gelen geçer usulü uygulanarak oy birliği ile raporlar meclise pas edilmeye başlanmıştır. Son raporlardan birisi meclisin hakkında araştırma komitesi KTHY hakkındadır. Sayıştay anayasal yetkilerini kullanarak KTHY’nin elinde bilet kalakalan çoğu Londra’da yaşayan Kıbrıslı ve yabancıların durumu hakkında araştırma yaptı. Son siyasi gelişme olarak bu seçim öncesinde meclise sunulan Sayıştay raporuna gösterilen ilgi bir ışık olacak ve seçime önem verip vermemenin bu koşullarda ölçümü yapılacak.
Sayıştay raporunda diyor ki denetçilerimizi gönderdik ve bize gereken bilgi ve belgeleri vermediler onun için görüş veremeyiz.
Sayıştay bilgi ve belgelere ulaşamıyorsa meclis ne yapacaktır. Sakın ha bize meclisin icra yetkisi yoktur masalı anlatılmasın. Meclis isterse icra yetkisini meclisin iradesini sağlayacak şekilde kullanacak olan bir hükümet kurmak için Küçük hükümetini alaşağı eder.
Sayıştay’ın bu hale gelmesinde sorumluluğu olan mecliste muhalefet de var derler. Varsa onlar Sayıştay’ın raporlarını izlemeye başladı mı? Sıra onlarındır. Görelim bakalım ilgileniyorlar mı?
UBP ile seçimden sonra el birliği ile eski hükümetleri akladılardı. İki haftada sekiz yıllık kesin hesapları görüşüp oy birliği ile akladılardı. Sürat göz kamaştırıcı. Ayni hızla diğer raporları da aklıyorlar ve bize seçimden sonra hesap soracakları masalına inanmamızı bekliyorlar.
Atlasjet Havacılık A.Ş. ek seferlerle İngiltere ayaklı seferler için maliyet denetimi olmasın diye bilgi vermeyi de gizlilik iddiasıyla Sayıştay’a vermeyi reddettiğine göre eller boş mu kalacak? Sayıştay’a bilgi verilecekse Sayıştay gizli bilgi verilemeyecek kadar gayrı ciddi mi? Bugüne kadar Sayıştay şirket denetimlerinde mahrem bilgi elde etmedi mi? Mahrem bilgilere ulaşamadı ise o raporların ciddiyeti nedir ve ne olabilir? Bizim kapitalistler arkaik kaldılar. Şirket sırrı varsa 10 yıl geriye giden vergi inceleme yetkisi vergi dairesine neden verildi? Hangi konular sırdır? Koltuk başına maliyeti denetlemek için bilgi almaya hakkı yoksa kazancı neye göre saptayacak?
Seçim davulu çaldı. Sorarız. Muhalefet bu konularda ne diyecek? Atlasjet konu oldu, olmayanlara çda şeffaflık ne zaman gelecek? Maliyet hesabında ileri gidemeyeceklerse hükümetciliği nasıl oynayacaklar?
Şirketler hakkında ne düşünüyorlar? Kasapların, bakkalların LTD şirket kurdukları bu holdingler diyarında MALİ denetim ne olacak? Halkın sorumsuzlaşan tüccarlar elinde rezil olduğu bu dizene kim nasıl dokunacak? Duymak isteriz. Güney’e başta Almanya olmak üzere baskı başladı, ya yardım ya da şirketlere denetim ve zorlaştırma dedi. Bunlara da sıra gelecek.
KIBRIS SORUNU İÇİN SÖZÜ OLANLAR NEREDE
Kıbrıs sorunu gündemden düşmedi. Halkın ağzında durduğu gibi dünyada da ele alınmaktadır. İlgililer sorunları bekletmek istemez. Önceden hazır olmadan sürprizler olmasın diye sürekli iş başında olan görevliler işlerini yaparlar ve siyasiler genel değerlendirmeler yapmadan edemezler.
Her orta doğu sorunu ele alındığında Kıbrıs’la ilgi kurulmasın olmaz. İleri devletler ileridirler çünkü her olasılığa hazır olmaya çalışırlar ve her ihtimali değerlendirip ona göre görüş ve tutum takınıp tedbirli olmaya çalışırlar. Bizim idare gibi günlük yaşamaz geçmişin hazırlıklarına dayanan önlemli eylemler yaparlar.
Güney’de seçim var. Ekonomik kriz de dikkatlere yeni boyutlar kazandırdı. Kara para aklama yapmanın terörizme ve uyuşturucu ticaretine katkısını ve petrol ve doğal gaz kaynaklarının piyasaya ulaştırılmasını düşünerek Kıbrıs sorununu bir an önce çözdürmek gereğini arttırdığını düşünmesinler olmaz.
Bizde ise Kıbrıs sorunu hakkında siyaset sınıfta kaldı. Tabii diğer konularda da kaldı. Meclis dışında olan partilere ayak bağı gibi bakan ve onlara sadece UBP gitsin diye olta atan meclis muhalefeti Eroğlu ile görüştü ama ona alternatif sunmadı. Biz de duymadık, dolayısıyla… Görüş alış verişinde bulunup tutumunu zenginleştireceğini iddia eden Eroğlu şikâyet etmedi. Zaten onların ilk kez bir cumhurbaşkanı olarak tüm muhalefetin desteğini aldığını ileri sürdüğünü hatırlıyoruz. Gazetemiz bu iddiasını ele alıp muhalefeti dışarda başka toplantıda başka konuşmakla eleştirmişti. Durum değişmedi.
YKP muhalefetin seçim dalavereleri ve Türkiye’nin müdahalesi yüzünden seçimi boykot etmelerini ve seçime seçim diyebilecek önlemler talep etmesini istemektedir. Yalnız onlar buna razı olmaz. Şimdi ise muhalefet olarak tek aday etrafında birleşme veya kendilerini destekleme isteklerini ortaya sürdüler. UBP’ye götürebilecek kimdir diye kendilerini lanse edenler de oluyor.
Bu filmi çok gördük. Denktaş’ı yenemeyiz UBP’yi hedef alalım diyerek taktik ustalığı yapanları çok gördük. Oylarını toplasanız UBP’yi katladıkları zaman oldu ama götüremediler. Koalisyonla hükümet ettiler, tek başlarına ipleri ele geçirdiler UBP’den farklı olmadıklarını kanıtladılar.
EKONOMİK VEYA MALİ GELİŞME BEKLENTİSİ YOK
Ayni minval gidiyorlar. Halk favorilere oynamaktan vazgeçmedi ise çare yok. Bir kümes için tilkiyi favori görenler oldukça oyun devam edecek. Tilkileri yakından tanıyan diğer muhalifler iç sorunları nedeniyle tilkiden vazgeçemedikten sonra halkı denilen sessiz çoğunluk azalmaz.
Dürüst bir seçim için şartı olmayan partilerin üyeleri azalmadıktan sonra değişim başlamamış demektir.
Üç maliye bakanlığı yapmış kişi TV’de kendilerinin devrini ve mali sorunları tartıştı. Hesap sorulacak o kadar yolsuzluk varken tek bir sorumluyu kovuşturtmayan ve geçmişin aklanmasında rol alan bu figürler aralar4ında fark olmadığını halka gösterdiler. Bir birlerini eleştirmeye de çalıştılar ancak dişe dokunur bir şey söylemediler. Ne kadar terbiyeli olduklarını kanıtladılar!
Biri hazineye ait tüm hesapları bir hesap haline getirerek olabileceği kadar ayrı bir fon hesabı kalmamasını sağlamış ve kendine ve sonraki maliye bakanlarına her kuruşu bildiği gibi kullanma olanağı verdi yani yolsuzluk yapılmasını özendirdi. Öteki tarihte bu kadar hazine soygunu görülmedi, bu bir rekordur dediğini unuttu ve rekoru kıranlara dair bakanlığında hazırlanan yüzlerce sayfa raporu ve Rum tarafına geçip sorguladığı Elmas’ın ifadesi olan altmış sayfalık raporu kapattı gitti. Halka bilgi vermeyi bile düşünmedi. Maliye ile uğraştıkları için ekonomist havalarında konuştular ve şimdiki bakanı sıkı mali para politikaları ile ekonomiyi durgunluğa sürüklemekle itham ettiler ama hazinenin battığı bu günlerde parayı nereden bulacaklarını söyleyemediler. Şimdiki de ayni kıratta olduğunu gerçek anlamda (fiziki olarak) çıkmazda olan özel sektöre destekle ve saire ekonominin canlanmakta olduğunu iddia etti.
Yolsuzlukların sembolü onlardı ama savcılık da dosyaları kapatmakta polisle işbirliği içinde idi.
Bunlar anketlere göre ilk seçimde yetkiyi alacak olanların kimler olduğunu da temsil ediyor onun için siyasi gelişme olarak anılacak bir şey bulunamadı.