Lefkoşa Kaza Mahkemesinde bugün görüşülen 19 Temmuz 2011 tarihinde KTHY önünde Tayyip Erdoğan’ın adaya gelişini ve Ankara’dan dayatılan politikaları protesto ederken polisin tam bir terör estirerek eylemcilere saldırması, birçok kişi tartaklaması ve bazı eylemcilerin hastahanelik edilmesi sürecinde gözaltına alınan 6 eylemci hakkında açılan davada, sanık eylemciler YKP Yürütme Kurulu üyesi Nevzat Hami, Şevki Yoldaş, KTAMS üyesi Bülent Kurt, Marksist Barikat’tan Ahmet Cenkler, Baraka Aktivisti Mustafa Keleşzade ve Salih Batak komik bir şekilde “polisi görevinden men” ve “polisi darp” suçlamalarından itham edildi!
(Yukardaki resimde yerde polisin boğazına bastığı Bülent Kurt polisi darp ederken görülmekte!)
Davalılar, suçlamaları kabul etmezken, bir sonraki duruşma 18 Mart 2013 tarihinde ertelendi.
Önceki davalarda, eylemci avukatları, “silahların eşitliği ilkesi ve adil yargılanma hakkı” üzerinden, emarelerin dava öncesinde incelenmesi için savunmaya verilmesini talep etmişti.
Yargıç Hale Ahmet Raşit huzurunda toplanan mahkemede davalı avukatlarının talep ettiği emarelerin dava öncesinde incelenmesi için verilmesi talebi kabul edilmedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 6. Maddesine göre adil yargılama için bu talebin karşılanabileceğini söyleyen yargıç Hale Ahmetraşit, ancak Anayasa Mahkemesinin böyle bir karar verebileceğini ifade etti.
Yargıç’ın konuşmasını ardından ise ithamlar okundu. Polisi darp etmek ve bilinçli olarak polisi görevinden men etmek suçlamalarından itham edilen davalılar, suçlamaları kabul etmedi.
Yargıç Hale Ahmet Raşit, mahkemenin davayı 18 Mart 2013 tarihine erteledi.
Bu arada eylemcilerin polisten şikayetçi olması ve dava etmeleri sürecinde ise hala daha herhangi bir ilerleme sağlanmadı.
Hatırlanacağı gibi YKP ve KTÖS konuyu ayrı ayrı AİHM’e taşımıştı.
3 Ağustos 2012’deki ilk duruşma öncesi YKP’nin açıklaması şöyleydi:
POLİS TERÖRÜNE KARŞI ÇAĞRIMIZDIR
19 Temmuz 2011 tarihinde TC Başbakanın adaya gelişindeki eylemler toplumsal mücadele tarihimizde bir milattı.
19 Temmuz’da sabah, KTAMS’ta sandılar ki mahkemeden dakikalar içinde aldıkları arama emri ve yaptıkları 2 tutuklama ile bizi korkutabilecekler, pankartları toplayarak yerli işbirlikçilerin patronuna karşı başlattığımız direnişimizi başlamadan sona erdirebilecekler.
19 Temmuz’da akşamüzeri, Hamitköy çemberinde düşündüler ki itip kakarak, otobüslerden ve polis özel birliklerden etten duvarlar çekerek varlığımızı yok sayabilecekler, faşistleri üzerimize saldırtarak bizi kaçırtabilecekler.
19 Temmuz akşamı da, eski KTHY binası önünde duran kitleye saldırarak, kitleleri sokak ortasında yumruklayarak taciz ederek ve hücrelerine tıkarak bizi durdurabileceklerini işgallere karşı sokaktaki isyanımızı bastırabileceklerini sandılar.
Bu olanlar karşısında yargılanması gereken polisler yerine sanık kutusuna polis terörüne maruz kalan halk konulmakta!
Savcılık sokak ortasında yumruklananları polisi darp etmekle suçlamakta!
Polisin görevi yol kenarında duran eylemcilere şiddet uygulamakmış gibi polisi görevinden men etmekten yargılanmaktalar!
Bu davada yargılanan sadece 6 sanık/eylemci değil, eylem yapma özgürlüğümüzdür. Bu dava Savcılık ve 6 eylemci arasında değil polis devleti ile halk arasındadır.
Yeni Kıbrıs Partisi olarak 3 Ağustos 2012 Cuma günü sabah saat 9’da YKP Genel Merkezi önünde buluşuyor ve kortejimiz, sesimiz ve polise teslim etmediğimiz pankartımız ile yargılanan Parti Yürütme Kurulu üyemiz ve dostlarımızla dayanışma için mahkemeler önüne yürüyoruz!
Susmadık, susmuyoruz, susmayacağız!
Direndik, direniyoruz, direneceğiz!
Çünkü vardık, varız, var olacağız!