YKP Yürütme Kurulu son transferleri değerlendirdi. Konu ile ilgili açıklama şöyle:
Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasal çürüme derinleşerek devam ediyor.
Kirli siyasette Eylül 2006 tarihi önemli bir milattı. Daha önce vekiller çeşitli vaatlerle parti değiştirmişlerdi ama Eylül 2006’da, bir grup vekil partilerinden istifa ettirilmiş, yeni bir oluşuma gidilmiş ve bu oluşum daha 24 saatini henüz doldurmuşken hükümete girmişti.
ÖP bu ülkedeki siyasal çürümenin en doruk noktasıydı ve onun yaratıcısı, oluşmasına öne ayak olan CTP bu utancı siyasal yaşamı boyunca boynunda taşıyacaktır.
ÖP ile ortaya çıkan siyasal çürüme yalnız nasıl oluşturulduğu değil, hükümette yer aldığı sürece açık şekilde ÖP’ün kasası için gösterdiği pervasızlıkla da hatırlanacak. ÖP yönetimde de yer alan, bakanlık da yapmış bir kişi o dönemde usulsüzlük dosyaları olduğunu açıklayıp durmaktaydı ama nedense susturuldu. Rüşvetin belgesi olmaz ama ÖP hükümetteyken, parti binalarını yönetmesi, en pahalı yerlerde parti binası tutması, en lüks otellerde parti çalışması yapması gibi faaliyetlerinden, aşırı para harcamasından takip edilebildiği gibi kaynağı belirsiz, önemli miktarda finansal kaynağı kontrol etmekteydi. Elbette rüşvetin belgesi olmaz ama çevre şehadeti ile tespit edilmesi mümkündür.
ÖP tüm işlerini CTP ile hükümetteyken yaptı ve CTP’nin o dönemdeki yönetimi tümüne gözünü kapadı.
“Denktaşsız ve UBPsiz hükümet” söylemi etrafında böylesi bir siyasal çürümeye teorik kılıf buldular. Bugün ise bu çürümeyi UBP’ye fatura etmeye çalışmaktadırlar ama arşivler hala el altındadır.
UBP, eskiden beri sürdürdüğü kirli siyasetini devam ettirmektedir. Muhalefetteyken kendinden istifa edenleri bahane edip meclis çalışmalarına aylarca katılmamışlar ama kendi hükümet dönemlerine azınlık hükümetlerini ayakta tutmak için kamuoyu önünde menfaat dağıtarak vekil transferi ile başlamışlardı. Kiminin eşine mevki, kimine de olmayan büro açılması sözü vererek, parasal katkılar sağlanarak meclisteki bugünkü sayı elde edilmişti.
Şimdi de ÖP ve DGP birleşmeleri sağlanmaya çalışılarak parti içi muhalefet baskılanmaya çalışılıyor. Mahkemesi devam eden bir süreçte parti içinde, AKP destekli olduğu izlenimi verilen operasyonlarla hukuksal zeminlere de zarar verilmektedir.
Hiçbir politik zeminleri olmamasına rağmen suni şişirmelerle, kimi medya desteğini alarak son on yılda Özgür Düşünce Partisi, HİS, ÖP ve DGP gibi siyasal oluşumlar açıkça AKP’ye yaslandığı söyleyip siyasal yaşama girmişlerdir. Hiçbirinin siyasal yaşama devam edememesi bir miktar da olsa sağlıklı bir durumdur ama sırf Erdoğan ve AKP yağcılığı için bazı medya organlarının o dönemdeki köşe yazıları ve haberleri utanç olarak arşivlerde yerlerini almıştır bile… Doğru düzgün parti organlarını bile kuramayan HİS, DGP gibi partilere bazı medya organlarının verdiği destek, onlarla ilgili yapılan şişirme haberler de siyasal çürümede önemli yer tutmaktadır.
ÖP ayrıca özel incelenmesi gereken bir vakadır. Turgay Avcı bugüne kadar hep kontenjanları ile bir yere geldi. İlk siyasete girişi de Derviş Eroğlu kontenjanındandı. Parti tabanı es geçilerek, parti başkanı tepeden indirme metotları ile onu UBP Genel Sekreteri yapmıştı. Şimdi UBP’ye geri dönüyor, Eroğlu’na karşı olan cepheyi desteklemek için!
YKP, siyasetin bu kadar kirletildiği, çürütüldüğü bir zeminde tüm kesimleri temiz siyaset için tepki koymaya çağırır.
YKP, AKP ve Erdoğan’ı partilerin içine kadar uzanan açık müdahalelerine son vermeyi, elini Kıbrıslı Türk siyasal yaşamından çekmeye çağırır.
YKP, TC’nin acentası olan ilişkilere karşı tepkiyi örgütlemek için yeniden sokaktan iktidara çağrısı yapar!
Eylül 2006
Yeni Kıbrıs Partisi Yürütme Kurulu 22 Eylül 2006 tarihinde düzenlediği bir basın toplantısı ile son “milletvekilleri” istifalarını değerlendirmişti. Basın toplantısında basına dağıtılan metin şöyle:
Ankara Yönetimlerinin müdahalesi ile günlerdir dedikodusu yapılan bir grup “milletvekili”nin istifaları gerçekleşti ve yeni bir koalisyonun yolu açıldı.
Yıllardır, Kıbrıs’ın Kuzeyine taşıdığı nüfus ile buradaki her seçime müdahale ederek istediği hükümeti kurduran Ankara Yönetimleri yine sahne aldılar ve acenta durumuna gelen CTP’ye yeni koltuk değneği oluşturdular.
Bu son müdahale ile oluşturulan durum zaten kirli olan politikanın çirkef olduğunun herkesçe görülmesine neden oldu. Bu çirkefin oluşmasında hiç kuşkusuz politika cambazlarının varlığı ve korkusuzca ortalıkta dolaşabilmeleri etken olmaktadır ki halkımız buna izin vermektedir.
Türkiye’nin bu ülkedeki varlığı sürdüğü müddetçe, her an kılık değiştirmeye müsait politikacı müsvetteleri bu yaşananların bir son olmasına izin vermeyecektir. Dolayısı ile, durum bu kadar açık ve net iken, bu ülkede seçimlerden ve seçilenlerden hiç bir umut beklenmemelidir ta ki her an kılık değiştirmeye müsait politikacı müsvettelerini halk temizlesin.
Yeni Kıbrıs Partisi bugün yaşanan bu rezillikleri çok önceden görmüş, halkımızı bu konuda uyarmış, bu ülkede seçimin bir oyun olduğunu, seçtirilenlerin ancak Ankara’nın acentası olma hakkı olduğunu belirtmiş, bu oyuna katılmaması “ seçim” denen oyunu boykot etmesi çağrısını yapmıştı. Boykotta başarılı olunması halinde Türkiye derin ve yüzeysel devletinin müdahalesine izin vermeyecek önlemleri alarak seçime gidilmesini istemişti.
Yaşanan bu son olay karşısında artık görülmeyen bir şey kalmamıştır. Yeni Kıbrıs Partisi, bu tabloyu kabul etmeyen tüm duyarlı birey ve örgütleri ayağa kalkmaya ve tepkilerini göstermeye, bu tablonun oluşmasına katılan “vekilleri” teşhir etmeye davet eder. Vebalinin çok büyük olacağı bu pazarlama olayına, bu yeni “hülle oluşumu”nu düzenlemesi, teşvik etmesi ve ittifak yapması nedeniyle CTP’nin onlardan fazla suçlu olduğunun anlaşılması için gereken her şeyi yapmaya çağırır.
Bunlar gözler önünde olurken Denktaşsız ve UBP’siz bir hükümete karşı mısınız diye soranlara EVET deriz. Biz ne Denktaş ne UBP diye düşünmeyiz, yaşlı Denktaşlar gidecek yerine genç Denktaşlar olacaksa ona da karşıyız. Çünkü biz Denktaş zihniyetine karşıyız. Ganimetçilik, milliyetçilik, Ankara’ya teslimiyetçilik ve bunlarla geçinme zihniyeti olarak tanımladığımız bu zihniyetin temelden tasfiyesi için mücadele ediyoruz.
Bunlar görülmeyecek şeyler değildir. Görmezden gelen de görüp tepki göstermeyen de, hala bir sivil toplum örgütü ise, işlevini unutmuş, CTP’nin kuyrukçuluğundan sıyrılamamış, üyelerinin iradesini hükümete satmış veya hukuk, barış ve demokrasiyle bağını koparmış olmalıdır. Şaşıp bakmanın zamanı değildir. CTP’nin bu işi düzenlemediğini, partilerin içlerinde rahatsızlıklar nedeniyle ortaya çıktığı, elçinin kurumlarımıza karışmamıştır iddialarına kanacak kadar saf olmak mümkün değildir. Gönyelide çekilen fotoğraf her şeyi anlatmaktadır. Barçın ve Kalyoncu suçüstü yakalanmıştır. Bu iş sadece AKP işi de değildir. AKP sadece bir ilavedir. Yönlüer de işin dinci modasının siyasetteki uzantısıdır. Mollaların böyle işlerde eli ne arar diyenler mollaların bu ilerin en ustası olduklarını bilmeliydiler.
Yeni Kıbrıs Partisi, seçim adı altında son dönemde ortaya konan panayırlara karşı, “gelecek sandıkta değil sokaktadır” diyerek acenta seçimlerine karşı mücadele başlatmıştır. YKP, bu mücadelesini, sadece adına seçim denen panayır alanlarında değil, acentalık işlerinin yapıldığı her alanda sürdürmektedir. YKP’nin, Türkiye’nin asker ve sivil bürokratlarının her türlü müdahalelerine karşı çıkmak, kirlenen politika kulvarını temizlemek, halkın gerçek iktidarını kurmak ve Kıbrıs ile Kıbrıslıları birleştirme mücadelesi sürmektedir. Artık her şey apaçık ortadadır. YKP açık net ve karalı mücadelesi ile tek alternatiftir. Bu çerçevede bu mücadele biçimini benimseyen tüm birey ve örgütleri YKP’ye katılmaya ve destek vermeye çağırıyoruz.