BES grevi kaldırdı. Şimdilik 6 milyonla sorunu erteledi gibi görünüyor. Ancak sendikanın başkanı sorun bitti havasında değil ve yeni eylemler için hazırlıklı olmaya gayret etti.
Buna rağmen bazıları bu sorunu çözecek para varsaydı niye bu kadar beklendi diye bakarak Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu dedi. Yorumlar yaptı. Onlara göre İrsen’i kurtarmak ve paketi uygulayacak rahat bir meclisi elde bulundurmak esas hedefti ve halkın hoşnutsuzluğuna rağmen karşı çıkacak cesareti kaybetmesini ve uzun direniş sırasında birbirlerine düşerek dayanışmanın kaybolmasını sağlamak istediler. Başardılar da. Onun için Türkiye bu oyunu oynadı.
Buradaki oyun modern bir idareye geçmeyi sağlamak değildi. Amaç Kuzey ele geçirilirken Kıbrıslı kimliğinin ortadan kalkması ve TC hükümetine daha az masraflı ve sadık bir kitleye devri sayesinde AKP yandaşlarının menfaatlerinin korunduğu bir yapının oluşması idi. Bunun sağlandığının çözüm alternatifinin canlı tutulduğu bir dirençli sivil toplum olmadığı ve ücretlerin Türkiye’deki seviyeye inip destek zorunluluğunun kalktığı bir durum ile görülebileceği açıktır. Bunun sağlanmaya başladığı da hayat pahalılığına rağmen asgari ücretin artmamasının sağlanması ve memur maaş ve ücretlerinin Türkiye’dekinin altına düştüğünün iddia edilemeye başlamasıyla görülüyor. Henüz bu doğrulanamadı ama daha önemlisi üreticiler Türkiye’deki seviyeye razı gelecek hale gelmedi ama mesafe de kat edildi.
Yakında Kuzey Türkiye’nin herhangi bir ili veya ilçesi haline gelecek ve orada biçilen gömlek buraya uyacak. Yani diptekiler daha derine gömülecek ama isyan edip de Hırisyofias’a gitmeye kalkacak bir çözüm beklentisinden cesaret alacak kimseler göç etmiş veya yaşı gelip öbür dünyaya geçecek.
Siyasiler erken seçimi BES grevi sona ererse artık umamayacak. Tek sorun mahkemenin İrsen’i kurultaya zorlayarak öteki İrsen’i yani Kaşif’i UBP’ye başkan yapmasıdır. Yalnız İrsen’in zaman kısa da olsa Kaşif’i kurultayda yeneceğini söylüyorlar. Adamını kollayamayan bir Türkiye paketini koruyamaz diyerek onun bir yolunu bulup İrsen’i kuyudan çıkaracağını iddia ediyorlar.
Bunlar hep cambazlık. Hangi iddiaları tutarsa tutsun çözüm ufuktan uzaklaşırsa akıbetimiz için değişiklik olmayacak. Çözümün ufuktan uzaklaşması olasılığı ortaya çıkar çıkmaz sivil toplumun çözüm önerileri ortaya koymaktan vazgeçtiği gözümüzün önündedir. Turlar sona erdi ama sivil toplum ve muhalefet partilerinden Eroğlu çözüm istemediği için yol kat edilmedi eleştirisinden başka bir şey duyan olmadı. Rum tarafının ayak sürüdüğünü iddia eden oldu ama suçlama oyununa dayanan görüşmelerde zamana oynanmasını kimse eleştirmedi. Rum tarafının ayaklanmasına neden olan dönüşümlü başkanlık ve çapraz oy için görüş açıklanmadı. Halka kabul edilebilecek başka modeller de var demeye kalkışılmadı. İki tarafın yakınlaşmasına çalışmayanlar teşhir edilmedi. CTP gibi karşı tarafın uzlaşmazlığını kanıtlama yarışı içinde olanlara yaklaşmaktan kaçınılmadı. TDP’nin de garantiler ve sair konularda kraldan çok kralcı davranışına ses çıkarılmadı. Kıbrıs’ta gerçekten Kıbrıslıların tümünün çıkarlarına öneriler yapma çabası konulmadı.
Türkiye hükümeti paketleriyle öyle bir ortama yol açtı ki onunla mücadele çözümü unutturdu ve sözde Kıbrıslılık temelinde göçü ve demografik yapının değişmekte olmasın karşı çıkanlar kim olursa olsun koltuklandı. O kadar ki DP ve ÖRP ile de işbirliği arandı. Hâlbuki Kıbrıslılık diye ileri sürülen faktör ancak Kıbrıslı olursa tutabilirdi. Yoksa Türkiye’nin kucağında ayrı bir kimlik için mücadele sadece folklorik olabilirdi. Başka bir dayanak da bulmadıktan sonra Türkiye onu hap gibi yutar veya Türkiye’deki diğer kimlikler gibi zenginliğimiz der geçerdi. Hamsi ile Şeftali ayni tavada ho ho diye kemençe çalıp kutlardı.
Bir an AB yetkililerini görüp desteği istendiğini düşünelim. AB bu işe bulaşacaksa iyi niyetle edilmiş laflara değil maddi olarak yani somut olarak olası bir paket görmek isteyecektir. Huyları kurusun isterler. Yoksa öldük bittik diye sızlanmak bir şey kazandırmaz. İlk isteyeceği Rum tarafına satılabilecek bir uzlaşma paketi olacaktır. Görüşülemeyen konular da yani garantiler, güvenlik, yabancı askerler, nüfus yapısı ve Türkiye’nin Kıbrıslı Türkleri denetlemesine olanak verecek maddeler konularında ciddi bir destek olacak mı, Kıbrıslılar buna katılacak mı yoksa basında konuşulan genel nitelikli değerlendirmelere ek olacak bir şey söylenmeyecek mi? Öyle olursa muhabbet sona erecektir.
Belediye konusu dert olmaktan çıktı ise partiler seçime iştahla hazırlanacak ama erken olanına değil.
Koalisyon ile hükümete katılacak şans almak onlar için çok önemlidir. Onun için uygun söylemleri bulacaklardır.
PROBLEMİN DENKLEMİ KURULAMADI ÇÜNKÜ EKSİK BİLEŞEN VAR
Gül bölgedeki durum Kıbrıs sorununun çözümünün önemini arttırdı. Çözüm bulunması herkesin yararına dedi. Murat, Göktürk uydusunun dağıttığı ilk fotoğraflarda Beşparmaklardaki bayrağın resmi olması manidardır dedi. Gazeteler AKP’nin milliyetçi değil ümmetçi olduğunu iddia eden yayımlara devam etti. Bileşen olarak ne koyalım? AKP milliyetçiliği kimseye kaptırmayıp Kıbrıs’ın Türk olduğunu ileri sürerek çözüm istemediğini ve istemeyeceğini onun Gül’ün açıklamasının takiyye olduğunu belirten bileşeni mi, bazılarının dediği liberal dincilik bileşenini mi?
Davutoğlu politikası Kıbrıs sporunun çözümünü, bu suretle doğal gazın Tür4kiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasının sağlanmasını ve refah arzusunu tahrik edip bölgedeki diğer uzlaşmaların da barışçı çözümlerinin sağlanmasını düşünmeye uygundur. Ancak Kürt sorununun çözümündeki büyük yararın da ayni şekilde çözüme kapı açmasını beklerken aksine sertleşmelere gidilmesi bir şeylerin yanlış gittiğini gösteriyor.
Eksik boyutlar yüzünden denklemi tamam kuramıyoruz ve çözemiyoruz. Serbest bileşenlerle dayalı yorumlardan öteye gidemiyoruz. Malum ya! Serbest bileşen kaç tane varsa o kadar sonsuz çözüm olur der matematikçi!