Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmeneler Sendikası Başkanı Tahir Gökçebel yaptığı açıklama ile ülkedeki gelişmleri değerlendirdi… Açıklama şöyle:
Kıbrıs’ın kuzeyine dayatılan rejim ve sistem iflas etmiştir. Bu rejim ve onu kuranlar, kurumsallaştıranlar ve mentaliteleri tarihe gömülmelidir. 1974’ten sonra TC hükümetleri ve onların desteklediği kukla, işbirlikçi yerel hükümetler tarafından ganimet, yağma, talan üzerine kurulmuş bu rejim adamızın kuzeyinde yaşayan insanları aşağılayan, üretimden koparan, hiçleştiren ve yok eden bir terminatöre dönüşmüştür. Bu rejim ve oluşturduğu kurumların ortadan kalkması için bu güne kadar rejimden yararlanan din, vatan, bayrak suiistimali de yaparak güçlenenlerin hesap vermesi adalet, hukuk, eşitlik, gibi temel insani hakların geçerli kılınması, çözüm ve barışla dünyaya entegre edilmesi bir oranda mümkündür. Temel insan haklarının güvence altına aldığı bir yapı oluşturulmadan, çözüm ve barışla Kıbrıs Türk Toplumu dünya ile entegre edilmeden ÇÜRÜME bu coğrafyada yaşayan insanları yok etmeye devam edecektir.
KTHY’nın batırılması, Limanların satılması, LTB’nin batırılması, KHK içerisindeki yolsuzluk, yüzsüzlük, UBP Kurultayı ve hepsi son dönemde adanın kuzeyinde oluşturulan yağma, talan hırsızlık, yolsuzluk, partizanlık, hukuksuzluk rejiminin su yüzüne çıkmış birkaç örneğidir. Bu rejimle oluşturulan tezgahın hesabını ayrıcalıklı, rejimden beslenen AKP-UBP kodamanları değil suçsuz günahsız çalışanlar ve halk vermeye başlamıştır. Çürümeye, kokmaya başlamış ancak çürüyen yerler yerine üreten vücut organları sökülüp atılmaya başlanmıştır. Hesap vermesi gereken komuta merkezi AKP-UBP-EROĞLU ise kurtarıcı rolüne soyunmuş, halkı enayi yerine koymuştur.
Geçici, adil olmayan, hukuk dışı istihdamlar yerine adaletli ve ihtiyaçlara göre TAM İSTİHDAM politikası gündeme getirilmesidir. Kıbrıs’ın kuzeyini asimile, entegre anlamına gelen bu biçim istihdamlar ve vatandaşlıklar kokuşmuş rejimin yıllardır yaşatılması için başvurulan yöntemi değil midir? Bu rejimden beslenen asalakların insanımıza onursuzca sunduğu bir biçim değil midir? Vatandaşlığın, ekmeğin, iş ve aşın oy avcılığına dönüştürüldüğü bu kokuşmuş rejimi ayakta tutan TC-KKTC Hükümetçilik, Devletçilik, Demokrasicilik tezgahı değil midir? Bu adaletsiz düzenin faturası yıllardır dürüst, yurtsever ve büyük bir çoğunluğu oluşturan Kıbrıs Türk Toplumuna kesilmedi ve kesilmeye devam etmiyor mu? Bu politikalar statüko ve rejimi ayakta tutan ayrıcalıklı TC ve kukla işbirlikçi hükümetler ayakta kalması için değil midir?
Çürüme artık vücudun tamamını tehdit etmektedir. Halkımız ensesinde boza pişirenleri silkeleyip atmalıdır. Kendi demokrasisine, haklarına, ülkesine sahip çıkmalıdır. Bütün işsizler, yoksullar, kadınlar, trafik mağdurları, kalp, kanser yakınları, çiftçiler, öğrenciler, çalışanlar, esnaf, çobanlar… bu rejime isyan bayrağını açmalıdır. Bu yalaka rejiminiz kısa bir süre, ağzımıza bal çalacak olsa bile vücudumuzun tamamını çürüteceği ve bizi yok edeceği unutulmamalıdır. Sadece istihdamlar, vatandaşlıklardan bile rejimin paçasının yakalanabileceği unutulmamalıdır. BİRLİKTE BAŞARMALI, Umutsuzluğa yenilmemeliyiz.