YKP- Fem yaptığı açıklama ile gece kulüblerinde çalışan kadınların ölüm haberleri ile ilgili değerlendirmede bulundu. Açıklama şöyle:
Coğrafyamızda yaşananlar, bize bu soruları unutma fırsatı vermiyor. Daha 5 ay önce Irros isimli gece kulübünde çalışan ve Cengiz Etiz tarafından Eroza Tatil köyüne götürülüp oradaki havuzda boğularak ölen Judy Nafwele’nin ölümünün hesabı verilmeden, Venüs gece kulübünde çalışan Marianna Cojocaru’nun ölüm haberini aldık.
Neo-liberal politikalar sonucu ortaya çıkan fakirliğin kadınlaşması, fakirleştirilen ülkelerin fakirleştirilen kadınlarını insanca olmayan koşullarda çalışmaya itmektedir. Bu kadınların içinde oldukları durumu sömürüp bu yararlanılabilirlik halinden ceplerini dolduran pezevenkler, buna ortak devlet, bu sektörün olduğu haliyle ayakta kalmasını teşvik eden müşteriler, dayanılmaz koşullarda seks işçiliği yapmaya çalışan/buna zorlanan kadınları ırkçılık ve cinsiyetçilik üzerinden ötekileştirenler, ölümlerinin bile hafife alındığı ve katillerinin cezalandırılmadığı bu çarpık sistem, bu ölümlerin ve gazetelere konu olmaya değer görülmeyen diğer travmaların sorumlusudur. Gece kulübü çalışanlarının ne iş yapacağını bilerek veya bilmeyerek adaya gelmelerinin tecrübelerinin doğasını belirleme yetisi kalmamıştır; kim ölümü bile bile, seve seve, seçe seçe göç eder?
Seks işçisi olmayı seçenler, seks işçisi olmaya koşullarından dolayı razı olanlar veya seks işçisi olmaya zorlananlar kölelik koşullarında devlet eliyle sömürülmektedirler. Gece kulübü patronları tarafından borca bağlanma, kendilerini cinsel hastalıklara karşı koruyamama, fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kalmanın da yanı sıra gece kulüplerinde çalıştırılan kadınların pasaportları da devlet tarafından alınmakta ve devlet hastanesinde dahi kilit altında tutulmaktadırlar. Yasada sadece kamu sağlığı ve alacağı vergileri düzenleyen devlet, yaptığı ender baskınlarda fuhuştan geçimlerini sağladıkları gerekçesiyle kadınları yargılamakta çoğu zaman da sınır dışı etmektedir. Ancak bir yandan fuhuş iddiasıyla kadınları tutuklayan otoriteler kadınların çalışma koşulları ya da maruz kaldıkları muameleye ilişkin herhangi bir soruşturma başlatmadığı gibi köle tacirlerini serbest bırakmaktadır. Bizce polisin bu işçileri ve zaman zaman da talep tarafını tutuklaması ancak oyunun parçası olarak düzenlenen bir imaj çalışmasından ibarettir.
Bu kadın cinayetleri politiktir. Judy Nafwele’nin ve Marıanna Cojacaru’nun katillerinin ivedilikle cezalandırılmalarını ve sıradaki ölümlerin, travmaların önünün kesilmesi için etkin adımların atılmasını talep ederiz. Etkin adım derken de, birkaç göstermelik polis baskınından bahsetmiyoruz. YKP-fem’in konuyla ilgili taleplerini yineliyoruz:
YKP-fem olarak, salt ‘gece kulüpleri kapatılsın’ gibi bir talebin, sorunun tespitini etraflıca yapamadığı kanaatindeyiz. Emek sömürüsünün hat safhada olduğu, insan vücudunun kar amaçlı sömürüldüğü, çalışma koşullarının kölelik tanımına uyduğu diğer işler için taleplerimiz neyse, bu konuda da taleplerimiz farklı veya ahlakçı olmayacaktır.
Dünyada örgütlü seks işçilerinin taleplerine baktığımızda, patronsuz/pezevenksiz çalışmayı, örgütlenme ve sendikalaşma haklarını ve üzerlerinde yaratılan stigmaları güçlendiren provokasyonların sona erdirilmesini talep ettikleri görürüz. Feminist politika üreten bir yapı olan YKP-fem’in coğrafyamız için talep ettikleri:
· Seks işinin ve insan ticaretinin farklarının hem medya tarafından hem de yasalarca tanımlanıp kabul edilmesi,
· İnsan ticaretiyle ilgili etkili yasaların geçirilmesi, hem tedbir mekanizmalarının hem de mağdurlara yönelik yasal, psikolojik ve diğer pratik hakların sağlanması,
· Şimdiki halleriyle gece kulüplerinin kapatılması ve,
· Seks işçileri dahil her işçinin insanca çalışma koşullarında çalışmasına olanak sağlanması,
· Devletin derhal kadın trafiği yoluyla kölelik koşullarında çalıştırılan kadınların bedeni ve emeği üzerinden ettiği karı açıklaması ve buna bir son vermesi,
· Polisin de göstermelik baskınlar yerine yapısal bir sorun olan organize suç çeteleriyle ilgili derhal önlem almasıdır.