Kıbrıs’ın kuzeyinde neye karşı mücadele verildiği konusunda ciddi kafa karışıklığı var.
UBP’nin gitmesi ile sorunun ciddi şekilde çözüleceğini iddia edenler var, Türkiye gitmeden hiçbir şey çözülmez diyenler de! Çözüm ile her şeyi düzeleceğini söyleyen de var, birçok sorunun bugünkü de-facto durumda çözülebileceğini de!
O zaman durum tespitini yeninden yapmakta yarar var.
Kıbrıs’ın kuzeyini yöneten UBP mi? Öyle ise işimiz kolay! Zaten çok parçalı olan UBP’yi değiştirmek zor olmasa gerek! Ama bunun gerçek çözüm olmadığını yaşadığımız deneyimlerle biliyoruz. Sorunların önemli bir kısmı bugünkü de-fakto durumdan kaynaklanmakta ve bunun devamı isteyen, bürokrasiden, iş çevrelerine, esnaftan, üreticilere birçok kesimden kişiler, gruplar, yapılar var. Bir kısmı bunu bayrak, millet demogojileri arkasına saklıyor, kimi ise çıkar ilişkileri gizlemeden direk mevcut yönetimin yanında yer alarak de-fakto durumun devamını sağlıyor.
Türkiye yöneticileri de bu grubun içinde… Yalnız AKP hükümeti mi? Onun etrafında kümelenen asker ve sivil bürokrasi, iş çevreleri, cemaatler de bu grubun içinde yer alıyor…
Daha büyük resimde çokuluslu şirketler, ABD ve diğer emperyalist odakların da bu bloğu desteklediği anlaşılmaktadır. Bu destek yani rıza gösterme hali direk çıkar elde etme olduğu kadar dolaylı çıkar elde etmeyi de karşılayabilir ya da çıkarı olmasa bile karşı çıkmayarak sistemin ayakta kalmasına payanda olabilirler.
Yani bir iktidar bloğundan bahsediyoruz, içinde her kesimden kişilerin, grupların, yapıların olduğu bir ittifaktan!
Bu iktidar bloğunun meşruiyetini sağlamaya çalışan medyanın ve eğitim sistemin yanına şimdilerde bu faaliyetlere tarikatlar da dâhil oldu. Bunun yanında son dönemde birçok hemşeri dernekleri de bu işlevi görmekte. Hemşeri dernekleri hem meşruiyeti sağlıyor hem iktidarın rıza üretme aygıtı görevi görüyor… Hemşeri dernekleri, direk TC devleti ile bağlantılı burada Anadolu’dan getirilen nüfusun rızasının ikna veya zor yoluyla sağlanmasını gerçekleştiren aygıtlar görevini üstlenmiş durumda. Hemşeri dernekleri dışında tarikatların da ikna yolu ile rıza üretme sürecinde işlevleri gittikçe büyümekte. Onların yeterli olmadığı yerde polis ve askeri güç fiziki veya psikolojik zor kullanarak rıza üretmeye devam ediyor. Bu yönü ile Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan herkese yönelik olarak ekonomik paket de bir rıza üretme sürecidir. Bazı kesimleri ekonomik olarak ikna ile iktidar bloğu kendi çevresinde tutmayı, iktidar bloğunun payandası olmalarını sağlıyor. Bilindiği gibi bu ekonomik kaynağı yaratan ise TC yönetimleri… TC yönetimleri ekonomik güç yanında fiziki kimi aygıtları da ele geçirmek için harekete geçti. Su, elektrik, telefon ve benzeri alanların TC yönetimleri kontrolünde el değiştirilmesi, TC yönetimlerine bu iktidar bloğunu yönlendirme, iktidar bloğu dışında kalanları ise boyun eğdirerek rıza göstermelerini sağlamak için yeni olanaklar sunacaktır.
Bu nedenle bir iktidar bloğu ile uğraşmaktayız ve bu sistemin bir dişlisi bu coğrafyadaki parlamenter sistemdir. Bu parlamenter sistemde bu nedenle köklü olarak bir şeyleri köklü olarak çözmek imkânsızdır, meclis bu sistemin bir dişlisinden başka bir şey değildir.
Bugünkü hali ile bu dişlide, sistemin bu parçasında ciddi sorunlar vardır ve UBP önemli sorunlar üretmektedir. UBP’nin meşruiyeti aşınmıştır ama iktidar bloğu rıza üretmeye devam etmektedir, bu nedenle aksayan gibi gözüken bir parçanın değişmesi, bu hali ile iktidar bloğuna hem rıza gösterme hem meşruiyeti olanağını sağlayacaktır eğer sorunu yalnız UBP üzerinden çözmeye çalışırsak!
UBP’nin değişmesi hem onu kollayanlara karşı bir cevap, hem de bazı sorunların çözümü için imkân sunacaktır. Bu nedenle böylesi bir mücadeleden uzak durmak, reddetmek doğru değildir. Ama UBP’nin değiştirilmesi sistemde değil yönetimde bizlere bazı düzeltme olanakları sunacaktır, sistem bize hâlâ sorun çıkarmaya devam edecektir. Daha büyük fotoğraftaki dış müdahaleler ve destekler de bizi problem olamaya devam edecektir.
Bu nedenle çoklu mücadele halini atlamadan rotamızı belirlememiz gerekir.
Bu dönemde bir yandan UBP’nin devrilmesi için mücadele ederken, diğer yandan iktidar bloğunun dağıtılması için, aralarındaki ilişkileri deşifre ederek, aralarındaki uzlaşmaz çıkar ilişkilerini derinleştirerek bir mücadele hattı örmek, örenlerle birlikte olmak önemlidir. Ama hepsini yaparken dıştan müdahalenin kesilmesi, işgalin sona ermesi, anti-emperyalist bir mücadele hattının örülmesini, Kıbrıs’ta çözüm mücadelesini de atlarsak, tüm çabalarımız boşa gidecektir.
Bu nedenle 2013 zor bir yıl olacak. Birden fazla cephede ayni andan mücadele edilmesini örgütlemek görevi ile karşı karşıya olacağız.
Cephelerin yalnız birinde başarılı olmanın yetersizliğini bilerek, yaptığımız mücadelelerin Kıbrıs’ın kuzeyindeki rejimin değiştirilmesi için nasıl katkısı olacağı sorusunu sürekli sorarak yol almamızı gerektiren bir süreç içinden geçeceğiz.
Çoklu mücadele hali yorucu olacak ama başka da çıkış yolumuz yok!