YKP son siyasal gelişmeleri değerlendirdi, yalnız seçimle sorunların çözülmeyeceğini bir kez daha vurguladı. Konu ile ilgili açıklama şöyle:
Lefkoşa Belediyesinde kriz herkesin aklında ilk önce hemen belediye başkanın değiştirilmesini getiriyor.
Araç kaza yapmış, uçurumdan yuvarlanmış, bizlere tavsiye edilen el birliği ile bu aracı uçurumdan çıkarmak ve şoförünü değiştirmektir.
Elbette buna kimse itiraz edemez! Bu şoför ile bu yol gidilmez! Bu belediye başkanı ve bu hükümet ile de bu yol gidilmez ama çare yalnızca birinin gidip birinin gelmesi mi?
Bu araç daha önce de uçurumdan uçtu ve ondan önce uçuruma yuvarlayana araç teslim edildi. Şaşılmayacak bir şekilde defalarca yaptığı gibi aracı bir kez daha uçurumdan aşağı attı, şimdi tek çözüm bu kısır döngüye devam mı etmektir?
Kısır döngüye devam mı etmektir diye sorulduğunda bazı partiler kendilerinin UBP ile eş konuma konulduğunu iddia edilip itiraz etmektedirler. Israrla gözden kaçırdıkları şoför kadar yol ve aracın da sorunlu olduğudur. Şekil ve uygulamalar olarak şimdiki UBP yönetimi hepsinden kötü olabilir ama netice benzerdir, bu uygulamalarla bu sistem daha da fazla gitmez!
Bu aracın bir kez daha kaza yapmaması için önlemleri de konuşmamız gerek ama tartışmalar yine sığ şekilde devam etmektedir, ‘formül cebimde, değiştik, bize güvenin’… UBP de CTP’nin son günlerinde benzer şeyler söylemekteydi. Hatta CTP şimdi UBP kendine karşı kullandığı, ‘oyun bitti’ sloganını ona karşı kullanmaktadır. Böylesi bir ortamda YKP’nin sokağa inip kuru bir ‘UBP istifa, erken genel seçim’ sloganı atması beklenemez!
YKP, formül cebimdedir diyenlerin formülünü görmek, konuşmak, bu formüllerin üzerine düşüncelerini söylemek ister. YKP, bu formüllerin diğer sivil toplumla da konuşulmasını, onların da buna karşı görüşlerini da öğrenmek ister.
YKP, güven duyabilmesi için somut, yapısal önerileri de öğrenmek ister. Daha önce UBP imzalı mektup vermiş sonra imzasını reddetmiştir. Bu nedenle kişilere, imzalara dayalı güven ilişkisi olamayacağına göre, bunun nasıl olacağının kamuoyu ile paylaşılması talep eder.
YKP, değiştik diyenlerin değiştiklerini somuttan göstermelerini ister. YKP, AKP ile CTP yetkilileri arasında hala ‘derin’ ilişkileri gözlemlemektedir, bu nedenle değişim sözcüğüne ihtiyatla yaklaşmaktadır.
Bu nedenle, ‘seçim olsun şu gitsin, bu gelsin ve hayat daha iyi olsun’ formülü için iyimser olmayı gerektirecek bir ortam bulunmadığını düşünür.
Unutulmamalıdır ki tüm işlerin tek sorumlusu taşeron UBP değildir. Bir acentanın yetki ve sorumlulukları da kısıtlıdır. Bugün içinden geçmekte olduğumuz sürecin esas sorumlusu AKP’dir, TC askeri-sivil bürokrasisidir.
Belediyedeki mali kriz, AKP gibi korkunç paraları yönetenler için fındık fıstık parasıdır. Anlaşılmaktadır ki sürüncemede bırakılarak bazı sonuçlar elde edilmeye çalışılmaktadır. Belediye hizmetlerinin bir kısmına daha ipotek konmak istenmektedir. Katı atık toplama hizmetleri görüldüğü kadarı ile en ciddi özelleştirme kıskacında olandır. Ama bu arada sendika ile halkı da karşı karşıya getirerek sendikal mücadele de zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Hakkında soruşturma, dava açılan belediye emekçileri bir de özelleştirme tehdidi altında kalırsa sendikal mücadele konusunda hareket edemez hale getirilecekler!
Bu durum şu aşamada defakto olarak Kıbrıs’ın kuzeyinde birçok sendika için geçerlidir. Birçok sendika yönetimi özelleştirilme riski ve tehdit ile mücadele alanlarının daraltılmasıyla hareket edemez hale getirilmiş durumdadır. Mahkemelerde birçok sendikacı aleyhine açılmış davalar bulunmaktadır. Birçok sendikacının çalıştığı yerlerde haklarında soruşturmalar açılmıştır. Ayrıca bazı medya kurumlarının manipülasyonları da cabasıdır.
Böylesi bir ortamda sendikaların ve toplumsal muhalefetin hareketsiz bırakılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
En temel hakların bile eylemsiz alınamadığı göz önüne alındığında, yönetimin burada da bir plan uyguladığı anlaşılmaktadır: halkla karşı karşıya getirerek, baskı, tehdit ve mahkeme süreçleri ile durduramadığı sendika varsa grev ve eylemlerle onları yormak, grev fonlarını tüketmek!
Peki niçin? TC Yardım Heyeti raporlarında, sendikal hareketin icabına bakılması gerektiği açıkça yazılmıştı. Zaten hali hazırda sendikalar ve sendikal haklarla ilgili yeni yasal çalışmaların yapıldığı bilinmektedir. Kısacası uzun erimde sendikal hareketin etkisizleştirilmesi için bir planın uygulandığı görülebilir.
Bu bugün için önemli midir? Evet! Çünkü TC’nin, AKP’nin dayatacağı yeni ekonomik paket yoldadır ve herkes bu ekonomik yıkım paketin diğerlerinden daha ağır olacağını söylemektedir. Bu nedenle güçsüz muhalefet ve toplumsal hareket yaratılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Hakkında soruşturmalar açılan, mahkemelere sürekli çağrılan, her hakkı için sürekli sokakta olan insanların şimdiden yorulduğu bellidir, daha büyük bir sorun için kavga edecek kimsenin takati kalmayıncaya kadar bu ömür tüketen sürecin devam edeceği bellidir.
Bunun yanında ‘seçmen nüfus’ üzerinde sürekli çalışmalar yapılmaktadır. Sürekli yeni vatandaşlıklar verilmektedir. Daha geniş ve açık alanda, çok daha fazla tarikat faaliyetlerini günlük olarak daha olağan şekilde sürdürmektedir. Son Türkiye’deki seçim ve referanduma tarikatlar binlerce kişi, onlarca uçak ve gemi ile insan taşımışlardı. Bu, onların örgütlenme metotlarından biridir. Hemşeri dernekleri güçlendirilmeye devam ediyor. Türkiye’nin her ilinin bir derneğini bulmak mümkündür. Çok büyük kısım hemşeri dernekleri elçilik aracılığıyla kontrol edilmektedir. Derneğe üye olanların ekonomik ve sosyal sorunları bizzat elçilik tarafından çözülmektedir. TC yetkilileri, bakanlar adaya her geldiğinde hemşeri dernekleri ve onların platformu ile rutin şekilde TC elçiliğinde toplantılar yapılmaktadırlar. Yani tarikatların ve elçiliğin oluşturduğu ağlarla organize edilmektedir. Bir seçimde bu ağların harekete geçeceği bellidir.
Tüm bunlar birlikte düşünüldüğünde, bu coğrafyada yalnız seçimle değiştirilemeyecek sistem sorunumuzun olduğu anlaşılmaktadır.
YKP, bu nedenle ‘erken seçim’, ‘istifa’ gibi altı doldurulmamış çağrılara eleştirel bakmaya devam edecektir. YKP, bu çerçevede kurulan veya omurgasını böylesi politikalara dayayan platformlara dahil olmayacaktır. Bu nedenle YKP, güncelde BES ve Lefkoşa belediye emekçileri ile dayanışmasını sürdürürken, adının Toplumsal Varoluş Platformu veya Hareketine üye olarak anılmasının doğru olmadığının altını çizer. YKP, bugün itibari ile Kıbrıs’ın kuzeyindeki herhangi platformun üyesi değildir.
YKP, toplumsal muhalefetin ve karşı hegomanyanın kurumsal olarak yeniden, tabandan, katılımcı, demokratik ilkelerle yeniden örgütlenmesi için mücadele çağrısı yapar.
YKP, geçiş sürecinde ise dayatılan baskılara, ekonomik ve siyasi yaptırımlara ve uygulamalara karşı onları durduracak sokak muhalefetinin önemine dikkat çeker!
YKP, bir kez daha seçimle olmaz, sokaktan iktidar için çağrısı yapar!