z Güncelson siyasal gelişmelerSon siyasal gelişmeler: Hükümet sorunu çözülecek gibi değil
yazarın tüm yazıları:

Son siyasal gelişmeler: Hükümet sorunu çözülecek gibi değil

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

UBP’nin yarattığı karmaşa ve Türkiye’nin protokollerle durumu denetleme çabalarının işi yokuşa sürmesi bol keseden harcama yapma alışkanlıklarıyla birleşince genel bir memnuniyetsizlik yarattı. Bunun sonucu olarak da işleri günü birlik yapmaya alışkın olan bakanlar kurulu ve ona özenen belediyeler menfaat kavgasında ipleri ellerinden kaçırdılar.

Bütçe yasalarıyla hareket etmek zorunda olan kurumlar suç işlediler ve ihale rezaletlerine nereden bulurlarsa oradan borçlanma suçunu eklediler. Onlara engel olacak bir yargı gücü de yokmuş gibi davrandı.

Bunun üzerine UBP kaynamaya ve ayakta kalamayacağının işaretini vermeye başladı. Yalnız UBP iktidara mahkûm olduğu kanısıyla içinde kavgaya hız verdi.

Sonuç ortada. Gidecek bir iktidar var ama gelecek bir muhalefet yok

Halk hep bu çerçevede siyasi düşünceler içinde. Sivil toplum da hemen her konuda hareketli iken siyasi iktidarı hedef olacak hareketlere girişemiyor.

Bu kargaşa Kıbrıs sorunu gibi sorunların anası ellenmeden duruyor. Arada barış engellenemez ve işgale son gibi eylemler yapılıyor ama Kıbrıs sorununu izleme çabası görülmüyor. Çünkü birisinin gelip de çözüm yolunu açmasını ummak çok zor. Kıbrıs sorununda açık fikirler sahibi olan YKP gibi bir partinin destek bulması ve onun Türkiye’nin çözüm için yolu açmasını isteyeceğini görerek büyümesine katılması uzak bir olasılık olarak duruyor.

Nitekim görüşmelere ara verilmiş ama uzlaşılan noktaların tespitini gerekli gören BM’nin ne yapması gerektiği konusunda ilgi gösteren sivil toplum örgütleri ortada yok

 

BM UZALAŞILAN NOKTALARI SAPTAMAK ÇABASINDA

New York’ta BM genel merkezinde görüşmelerde kat edilen mesafeyi kayda geçirmek ve uzlaşılmış noktaları elde tutmak isteniyor.

Hristofias’ın bunu engellemeye çalıştığı ama başaramadığı Rumca basından aktarılıyor. Ancak kimse (YKP hariç) ilgilenmiyor.

BM’nin Blame Game (suçlama oyunu) dediği ve uzun süren görüşmelerde tarafların aslında istediklerini değil diğer tarafın kabul etmeyeceğini düşündükleri ama yabancıların hoş karşılayacağı şeyleri talep ettikleri biliniyor. Nasıl olsa işin sonunda evet dememe hakları vardır çünkü baştan çözümün paket çözüm olmasında ısrar ettiler ve kabul ettirdiler. Şimdi vardıkları noktayı belirleseler itiraz edecek çok daha fazla konu bulmayı becerebilecekler ve bir işe yaramayacak. Diğer taraftan vardıkları noktalardan birisi diğerinden önce itiraz ederse bu kez de o itiraz üzerinde kavgaya başlayacaklar.

Bir tarafa sen buna daha önce kabul dediydin denirse diğer taraf bundan kârlı çıkacakmış gibi sorun yaratacağı da bellidir. Çünkü Blame game yani suçlama oyunu olmasaydı belki de o konuda diğer taraf da isteksizdi.

Halkın bu oyunu terk etmeleri için liderliklere baskı yapması şarttır. Çünkü halkın çıkarı suçlama oyununda varılan sonuçları yabancı baskısıyla karşı tarafa dayatmak değil Kıbrıs’ın daha iyi yönetilebileceği bir sonucu elde etmektir. Kimse sürekli bir biri ile didişen iki taraf yaratmak istemez. İstememelidir.

Rum tarafı seçime gidiyor ve suçlama oyunlarıyla varılan noktayı birçok partinin beğenmediği ve şiddetle karşı çıktığı açıklanmaktadır. Ancak suçlama oyununun ulusal çıkarlara hizmet edeceği inancıyla başkanlarına yolu kapatmadıkları ve bir ara da AB’ye üye olma şansı elde etmek izin göz yumdukları anlaşılmaktadır. Türk tarafının da benzer oyunların içinde olduğu en yüksek ağızlardan ifade edilmişti. “Rumların kabul etmeyeceğini araştırma sonucu tespit ettiğimiz için Annan Planına evet dedirttik” dediklerini ve tek bir asker çekmedik, tek karış toprak vermedik diye övünmeye devam ettiklerini de biliyoruz.

Suçlama oyununu sürdürmekle işi çözülmez bir noktaya getirdikleri bellidir. Onun için varılan noktayı tespitle bir kazanç sağlanamaz. O nokta zaten tutanaklarda vardır. Kafamızı kabul edilebilir ama işleyebilir bir düzeni tanımlamaya yormalıyız.

YKP bu görüşle çoktan Ghali fikirler demetini esas alan bir çalışma ile halkı bilgilendirmeye çalışmıştır ancak ilgi çok az olmuştur. Çözüm için ısrarlı olan sivil toplum örgütleri dahi o çalışmaları hatırlıyor diyemeyiz çünkü zahmet edip fikirlerini açıklamamaktadırlar.

YKP çözüm çalışmalarına ön şartsız katılmıştır ve katılmaktadır ancak hak ettiği dinlenme hakkını sivil toplum örgütlerinden görmemektedir. Onu denedik bunu denedik hiç biri olmadı diyenler dahi bir suç isnat edemedikleri YKP’ye katılmak veya destek olmak için bir girişimde bulunmamaktadırlar.

AKEL nereye kadar gidebileceğini açıklamıştır, DİSİ onun vardığı noktayı eleştirerek değiştirmek istediğini açıklamaktadır. EDEK federasyona hayır dediğini ileri sürmektedir. Nasıl olur da ulusal konseyde oy birliği ile karar alabildiklerini ise açıklamamaktadır. DİKO da federasyona hayır diyenlerdendir. Ancak DİSİ’nin adayını şartlı olarak destekleyebileceğini söylemektedir. EVROKO ve Yeşiller’in durumunu ise ne siz sorun ne biz söyleyelim.

Bu durumda ortada konuşulan konuların dışında başka noktalara asılıp Kıbrıs’ı yeniden birleştirmekten başka çare yoktur.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin