Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası ve Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmeneler Sendikası yaptıkları açıklama ile Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça’nın açıklamalarına cevap verdi..
TC’nin yıllık olarak verdiği para, buraya taşıdığı resmi nüfus oranına bölündüğünde günlük olarak kişi başına 4,79 TL düşmektedir diyen KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, “bu gerçek ortada iken “size para veriyoruz”, diyerek her alana müdahale etmek işgalin açık bir göstergesidir. AKP’ye söylenecek tek bir şey vardır. “Ne Akça’nızı ne de akçenizi istemiyoruz!” dedi.
Entegrasyon sürecini gerçekleştirmek için limanlara, havaalanlarına, elektriğe para vermeyeceğiz açıklaması yaparak, bunlarında TC sermayesine peşkeş çekileceğinin mesajını verilmekte olduğunu belirten Elcil, Türkiye yetkililerinin bu açıklamalarının “işgal rejiminin” açık bir göstergesi olduğunu söyledi.
KTOEÖS Genel Başkanı Tahir Gökçebel ise açıklamasında şunları kaydetti: “Sn. Akça Kıbrıslı Türklere yardım eder gibi görünmekten ve İngiliz İşgal Valisi gibi konuşmaktan vazgeçmelidir Kıvrak politikalarla dans etmekten vazgeçmelidir. Bu politikalarla Türkiye Halkını maceraya sürükleyip, Kıbrıs Türklerini kandırmaktan vazgeçmelidir. Cesareti varsa biz Kıbrıs’ın Kuzeyinin ENTEGRASYON veya İŞGAL edildiğini söyleyerek çocuğun adını koymalıdır. ”
Açıklamalar şöyle:
KTÖS: “Ne Akça’nızı ne de akçenizi istemiyoruz!”
Adamızın kuzeyindeki ayrılıkçı rejimi kurduğunu unutan TC elçisi, vali gibi açıklamalar yapmaya devam etmektedir.
1974 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü ve bozulan anayasal düzenini tekrardan tesis etmek için garantörlük sorumluluğu çerçevesinde adada bulunan Türkiye yetkililerinin bu açıklamaları “işgal rejiminin” açık bir göstergesidir.
Adamızı bölmek için her türlü çabayı ortaya koyan Türkiye hükümetleri, insanlarımızın nereden alışveriş yapması gerektiğine bile karışabilmektedirler. Sözde demokrasi anlamında ortaya sürülen parlamenter sistemin başında oturanlar ise tam bir kukla düzeni içinde koltuk kavgası vermektedirler.
Adamızın kuzeyinde TC’nin yarattığı ve yönettiği sistem çöktükçe günah keçisi olarak hep Kıbrıslı Türkler gösterilmektedir. TC’nin elçisi Sn. Akça, eğitimden sağlığa Kıbrıslı Türkler’in günlük yaşamına dahi müdahale ettiğini unutmuş görünmektedir. Kumarhane, fuhuş, kara para aklama Sn. Akça’nın ve hükümetinin yarattığı ekonomik faaliyetlerin başında gelirken, bu yatırımların da TC sermayesinin elinde olduğu açıktır. Dini inançlarımıza, kültürümüze, kimliğimize müdahale devam ederken, entegrasyon sürecini gerçekleştirmek için limanlara, havaalanlarına, elektriğe para vermeyeceğiz açıklaması yaparak, bunlarında TC sermayesine peşkeş çekileceğinin mesajını vermektedir.
TC’nin yıllık olarak verdiği para, buraya taşıdığı resmi nüfus oranına bölündüğünde günlük olarak kişi başına 4,79 TL düşmektedir. Bu gerçek ortada iken “size para veriyoruz”, diyerek her alana müdahale etmek işgalin açık bir göstergesidir. AKP’ye söylenecek tek bir şey vardır. “Ne Akça’nızı ne de akçenizi istemiyoruz!”
KTOEÖS: Elçiye cevabımızdır
Sn. Akça Kıbrıslı Türklere yardım eder gibi görünmekten ve İngiliz İşgal Valisi gibi konuşmaktan vazgeçmelidir. Kıvrak politikalarla dans etmekten vazgeçmelidir. Bu politikalarla Türkiye Halkını maceraya sürükleyip, Kıbrıs Türklerini kandırmaktan vazgeçmelidir. Cesareti varsa biz Kıbrıs’ın Kuzeyinin ENTEGRASYON veya İŞGAL edildiğini söyleyerek çocuğun adını koymalıdır.
Kıbrıslı Türk Toplumunun haklarını kullanılarak, hukuki olarak burada olduğunu söyleyerek işgal valisi edası ile de açıklama yapmaktan vazgeçmelidir. Sn. Akça karar vermelidir. Bağımsız KKTC’de mi, Türkiye Cumhuriyeti’nin AB üyesi yapılmasını onayladığı, maç yaptığı, her türlü ilişkiye girdiği ama Kıbrıs Türklerine kapısını kapattırdığı Kıbrıs Cumhuriyetinde mi, yoksa işgal altında tutulan, kukla hükümetlerin idare ettiği KKTC’de mi Büyük ELÇİ’dir?
Makarios Politikaları ile Kıbrıs Türk Toplumu’na yıllarca ekonomik abluka uygulandı, iş ve aş verilmedi, fakirleştirildi, mülksüzleştirildi, göç ettirilerek nüfusu yok edilmeye çalışıldı. 1974’ten sonra uygulanan politikaların bundan farklı olduğu söylendi hep, ancak bu gün üretimden kopartılan, özelleştirme politikaları ile zenginlikleri yağmalanan, aşağılanan, dünyadan tecrit edilen, kültürel, ekonomik, nüfus ablukalarına alınan, fakirleştirilip, iş ve aş baskısı ile yönetilen, demokrasisi ortadan kaldırılan ve göç yollarına mahkum edilen yine Kıbrıs Türk Toplumu olmuştur.
AKP ve Kukla Hükümetlerin uyguladığı politikalar Kıbrıs Türk Toplumunu yok etme politikalarıdır ve dün farklı anlayışlarla uygulanan politikalarla çakışmaktadır. Taşınmaz mal komisyonu, kiralama usulleri, peşkeş politikaları, özelleştirme politikaları, off shore bankacılık gibi politikalarla Kıbrıs Türklerinin zenginliklerine el koyanlar bugün maaşları bahane ederek Kıbrıs Türk Toplumuna her fırsatta hakaret etmektedir. Yeşil sermayeye, kara para aklayıcılarına, kumara, fuhuşa prim veren, onlarla kol-kola giden AKP ve Kukla Hükümetleri Kıbrıs’ın kuzeyinde hiç bir reel ekonomik politika üretemez. Sn. Elçi konuşacaksa adam gibi konuşmalı, Kıbrıs Türk Toplumuna hakaret etmekten, kurtarıcı rolü oynamaktan vazgeçmeli ya da susmalıdır.
Akça ne dedi?
TAK’a göre TC Elçisi Akça:
“Kuzey Kıbrıs’ta da bu politikalar gereği, Türkiye’de de aynısını uyguluyoruz, önümüzdeki dönemde havaalanı için, elektrik sistemi için (skala sistemi ve iletim hariç), telekom sistemi için ve limanlar için Türkiye Cumhuriyeti tarafından herhangi bir yatırım ayrılmayacaktır. Burada artık bunların işletme hakkı devriyle yaptırılması, özel sektörün hizmetine girmesi zamanı gelmiştir. İnşallah en kısa sürede bu dönüşüm sağlanacaktır. Bu dönüşümle birlikte KKTC’deki ekonomik kalkınmanın altyapısı çok daha güçlendirilmiş olacaktır. Bu şekilde işletilen ulaştırma, elektrik ve telekom birimleriyle daha kaliteli ve daha ucuza hizmet gelecektir…” dedi.
Akça, Kıbrıs’ın güneyinde önemli oranda harcama yapılmasının, ‘Türkiye’den KKTC’ye kaynak gönderirken kendilerini hep tereddüde iten ve hep rahatsız oldukları bir konu olduğunu’ söyledi.
Akça, iki üniversite tarafından yapılan araştırmaya göre, gazinolarda harcanan paralar da dahil olmak üzere Kuzey Kıbrıs’ın, karşı taraftan, Güney Kıbrıs’ın burada yaptığından 5 katından daha fazla harcama yaptığını, bu harcamaların tamamen ülke ekonomisinden çıkan bir kaçak olduğunu iddia etti.
Güneyde harcama yapanları suçlamadığını iddia eden Akça, konuya ekonomik realite içinde baktığını söyledi.