arşivUlus IrkadKuzey Kıbrıs insanları - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

Kuzey Kıbrıs insanları – Ulus Irkad

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kıbrıstürk halkı tarihte yaşamadığı şekilde son on yıldır büyük bir umutsuzluk ve hüsran yaşadı, yaşıyor. Şu anda da artık hiçbir şeye inancı ve güveni yok halkın. Zaten bu umutsuzluktandır ki hükümetçilik yapanlar kırbacı vurduk sonra vurmakta; “Bizden öncekiler de nasıl olsa bu işi batırdı, fırsat bu fırsat kimse ses çıkaramaz” demekte. Yani geçmiş bakanlardan biri çıkıp da “Ama bizim farkımız var çünkü biz memurlara 1200 TL yerine 1400 TL verecektik” demişti. Bırakın tüm bunları, yani bu insanlara 2000 TL verseler de zaten yetmezdi ve resmen insanların yüzüne baka baka dalga geçilmekte. Siyasi mefta olan bir sağ düşüncenin tekrar ortaya çıkıp artık pervasızca halkı ezmesini şimdi sadece halka bağlamak ne kadar doğrudur onu merak etmekteyim. Yani bundan beş-altı yıl öncesinde hükümete geçenlerin de aynı doğrultuya yavaş yavaş geldiklerini unutacak mıyız? Şimdi bu acı içinde konuşanların ve “Yahu daha önce gelenler böyle yapmadı” dediklerine de bakmamak lazım. Ve şu da çok iyi bilinmelidir ki bu şartlarda kim isterse olsun hükümete geldiği takdirde yapacakları pek de UBP’den farklı olmayacaktır. Ha, şimdi bırakın CTP ve UBP’yi, peki şu anda “Ben gelirsem farklı davranacağım” diyenlerin bir şekilde uzantıları da başa geldiler ama maalesef onlar da sonuçta Ankara’dan kendilerine biçilen paketlere seslerini kısarak “evet” demişler hatta meşhur banka iflasları bile onların zamanında olmuştu. Şimdi bunları hatırlamayacak mıyız? Ne münasebet! Asıl şimdi bu durumları hatırlayıp konuşmak ve gerçekçi analizler yapmak mecburiyetindeyiz. Hatta onu da gözardı etmeyip gerçekçi bir şekilde artık geleceğimiz üzerinde durmalıyız. Şimdi Kuzey Kıbrıs ilgilileri şunu demektedir: “Arkadaşlar hoşgörü bitti, artık kemer sıkma zamanıdır”. Peki ama şimdiye kadar olan tüm huzursuzluklar halkın tercihi miydi? Kimler yararlandı 1970’lerin sonlarında ve seksenlerde bu nemalanmadan? Emekliliği on yıla veya onbeş yıla düşüren halk mıydı? Kıbrıs Türk Havayolları’nda siyasi oldukları için düşük ücretle veya ödeneksiz yolculuk eden halktan insanlar mıydı?

Hayır değildi… Şimdiki sonuçta da halkın bir günahı yoktu. Veya Türkiye Kıbrıs’a bir kibarlıkta bulunuyorsaydı, buradaki halk 1950’li yıllardan beri bir bedel ödemekteydi ve Türkiye de bu bedelin ödenmesi karşılığında siyasi kozlarını ve manevra gücünü artırarak uluslararası birçok taviz koparmaktaydı. Örneğin Gümrük Birliği’ne giriş hep Kıbrıstürk halkının bedel ödemesi ve Türkiye’ye yol açmasıyla olmakta ama sonuçta da Kuzey Kıbrıs halkı izolasyonlarla karşılaşarak dayanma desteği bulmaktaydı. Bu yüzden bütçeye ek kaynaklar konarak, hayat pahalılığına karşı dayanılmakta ve pek fazla ses yükselmemekteydi. Peki şimdi ne oldu? Şimdiki hükümetin pısırıklığı ve ense karartması yüzünden Kıbrıstürk halkı dıştan izolasyonlardan kurtulmasa, ekonomisi rayına oturmasa bile Türkiye 2004 sonrasında ortaya çıkıp ; “Ben artık sorumluluklarımı yerine getirmiyorum. Size eskisi gibi geçmiş hükümetlerin uyguladığı bütçe desteğini azaltacağım. Ne haliniz varsa görün demektedir”. Peki, Kıbrıslıtürkler 1974 sonrası veya referandum sonrası gene isteklerine kavuşmuş ve çözüm olmuş mu? Hayır, ne münasebet, Kıbrıs sorunu hala daha devam etmektedir. Peki Kıbrıslıtürklerin Kuzey Kıbrıs’taki mali durumu ne durumda? Gelirleri artmış mı? Hayır, aksine binlerce işletme şu anda batmış, binlerce Kıbrıslıtürk borçlarını ödeyemediği için hapislerde, bankamatik borçları ve ekonomik durum devam ettikçe de şu anda birkaç senedir dört bin kadar gencimiz adadan ayrılmış, işin daha da ilginci 15,000 (Onbeşbin) Kıbrıslıtürk şu anda Güney Kıbrıs’ta çeşitli yerlerde yaşamaya başlamıştır. Peki Kuzey Kıbrıs’taki ilgililer veya TC ilgilileri bu konuda ne düşünüyorlar? Onların bu durum pek de ilgisi dahilinde değildir. Kaçanın yerine getiririz politikası gütmekte, yaptıkları hesaplara göre ise Kıbrıs Sorunu uzun bir müddet devam edecektir. Yakında önümüzdeki 2013 yılının ilk aylarında Güney Kıbrıs’ta yapılacak seçimlerde bir sağcı olan Anastasiades’in cumhurbaşkanlığına seçilme durumu vardır. Anastasiades de Annan Raporu’na “evet” diyen bir siyasidir ama son zamanlarda artık Güney’deki sağ koalisyonlardan ötürü daha da sertleşme emareleri göstermekte, AKEL döneminde güya verilen tavizlerin geri alındığını söylemektedir. Yani Kuzey’deki isteksizliğe karşılık Güney’de de bir isteksizlik görülmekte ve en azından bir beş yıl kadar Kıbrıs sorununun gene uykuya yatacağı söylenmektedir. Söylenmektedir de maalesef bu durgunluktan ötürü Kıbrıslıtürklerin daha da ezilmesi, kazançlarının bir o kadar daha gerilemesi durumu konuşulmakta veya görülmektedir. Sakın Güney’deki egemen kesimin de çözümden veya bir andlaşmadan yana olduğu şeklinde bir mana çıkarılmasın yazılarımdan ama şuna da inanıyorum, bir şekilde Kıbrıstürk toplumu siyasi iradesine sahip olsaydı, hiç olmazsa masaya oturarak bir şekilde andlaşma yolları arardı, ha bunu Güney tanımayacaksaydı o zaman da uluslararası camiaya başvurup bir şekilde Kıbrıslıtürkler bir sonuca gitmeye çalışırlardı. Şimdiki kilitlenme bu şekilde yaşanmaz, bir şekilde Kıbrıslıtürkler kendilerini telafi etmeye çalışırlardı. Türkiye ilgilileri Kuzey Kıbrıs’ı artık, bu şartlarda kendi politik ve ulusal istenç ve menfaatleri doğrultusunda idare etmeye çalışmaktadırlar ki bundan da Kıbrıslıtürkler zarar görmektedirler. Bunun olsun Ankara’ya bir şekilde doğru olarak yansıtılması gerekmektedir ki şu andaki siyasal yapılanmalarla bu olmayacaktır.

Ne yapılabilir? Burada bir sol bütünsellik yaratılarak, ortaya çıkıp Türkiye’den ekonomik, siyasi ve daha birçok konuda taleplerde bulunulmalıdır ama burada bir çoğunluğun olması gerekmektedir. Şimdiki hükümetin ense karartmacılığı ile birşey olacağı yoktur. Meclis içinde muhalefet diye bulunanlardan da bu şekilde politika ve davranışlar veya eğilimler de beklenilmesin yanlıştır. Bunlar kendilerine ne emredilirse, Kuzey Kıbrıs Halkına uyar veya uymaz, kabul etmekte ve pek tabi ki buldozer gibi herşeyi mahvetmeye doğru götürmektedirler.

Sonuçta tüm çözüm anahtarları Kıbrıslıtürk halkının elinde. Ya hep birlikte karar verip tüm örgütleri ile harekete geçecek ya da yok olmaya doğru gidecektir. Seçimler bu halkı artık kurtaramaz. Aksine görülüyor ki seçimler yok olma sürecini hızlandıracaktır. Evet, aslında şu da var, yok olmak da bir tercihtir. Kıbrıstürk halkı tercihini nerede kullanacaktır? Yok olmakta mı yoksa var olmakta mı?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
318AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin