Amerika’da bir video çekmişler. Videoda Hz. Muhammet’e hakaret ediliyormuş. Bunu duyanlardan bazı Müslümanlar arasında öfke kabarmış ve Libya’da ABD büyükelçisini ve arkadaşlarını öldürenler olmuş.
Libya başbakanı bunun bir düzmece olduğunu düşündüğünü açıkladı. Tam da 11 Eylül tarihine denk gelmesine, çok uzun bir hazırlık dönemi isteyen bir saldırı yapılmasına ve videonun ortada görülmemesine işaret ederek bunun bir komplo olduğunu fark edilmemesine hayretini ifade etti.
Doğru ya! Amerika’da bir video yayımlanacak ve bir organize saldırı tam da 911’e rast gelecek. Bu da Batılıların güya kurtardığı Libya’da yapılacak. Başbakan örgütlenmenin inceliğini işaret ederek bunun organize bir İslam düşmanlığı ile ilgilisi olmadığını tam tersine İslam düşmanlığı olduğunu iddia edip İslam ülkelerinde terör saldırılarına destek sağlama amacıyla ilgili olduğunu belirtti.
“Ilımlı İslam” tanımıyla ABD’yi ve yandaşlarını suçlama geçer akçedir ve haklı gerekçeleri vardır. Batı, kapitalizmi dünyaya dayatma uğraşında kapitalizmi benimsetmek ve kapitalist sömürüye açmak için İslam ülkelerini değiştirme politikaları yürüttüğüne göre ve dünya çapında amaçlar için politikalar saptayıp uyguladığına göre sorumluluğunu da taşımaktadır. Bedelini de ödemekle karşı karşıya kalacaktır. İslam ülkelerinin halkı Batı bedel öderken terörist saldırılardan dolayı daha ağır bir bedel ödeyecekse bu insanlığın ödediği bir bedel olur. Onun için kapitalizme karşı olanlar durumu irdelemede çok dikkatli olmalıdırlar.
İnsanlar yaşamda ve eğitimde tek nedene dayalı ve lineer irdeleme yapmağa alışırlar. Hâlbuki çok nedene ve lineer olmayan yolla düşünmeyi öğrenmelidirler.
Terör halkın ve bireylerin kurban olmasına yol açar ve sağlıklı hareketi etkiler. Onun için kaynağı ne olursa olsun hoş görülemez.
Dünya küçülmüştür. Çevre alarm vermektedir. Okyanus yaşamı tehdit altındadır. Toprak zehirlenmektedir. Hava kalitesi düşmüştür. Sözde çevre dostu sanayi kapitalizmin gelecekte en büyük kâr alanı olarak seçtiği bir sektör olmuştur ama o sektörde çok büyük ve çok enerji isteyen yatırımlar demektir. Dünya bunu kaldıracak durumda değildir. Servet ve gelir dağılımı uzun yıllardan sonra Çin ve Hindistan gibi ülkelere kaymağa başlamıştır. Batı’da görülen ekonomik kriz onların gelirleri artarken dünya refahındaki paylarının da artmasına neden olmaya başlamıştır. Japonya ile Çin’in bir küçük ada için askeri yığınağa neden olması düşündürücüdür. Çünkü ABD de Japonya’nın yanında yer almıştır. Yani batı payının korunması için bloklaşma olanağı elde etmiştir. Rusya Çin’in yanındadır.
Tam da birinci Dünya savaşı öncesinde Almanya’nın tarihte ilk kez İngiltere’nin sanayi üretiminde önüne geçtiği zamanı andırmaktadır.
Dünya ise sahip çıkılmasını beklemektedir. Yaşam korunmaya muhtaçtır. Devasa eko sistemler bölünmek ve yok olmakla karşı karşıyadır. Ülkeler ve insanlık tüm olarak işbirliği içine girmezse çare üretebilecek değildir. Zengin ülkelerin kendi başlarına Ozon tabakasının korunması önlemlerini almaya çalışmışlar ama başarılı değillerdir. Steven Hawking bile uzayı işaret ederek insanlık uzaya uzanıp yerleşim yerleri kurmazsa dünya yaşamı tehlikeye düşecektir demiştir.
Sözün kısası dünya birleşmiş bir güçlü idareye muhtaçtır. Bilimkurgu eserlerinde görüldüğü gibi eziyet haline dönmüş bir dünya yaşamı istemezsek ve kaç çocuk sahibi olabileceğimizi bile memurların tayin etmesini görmek istemezsek barışı egemen kılmak zorundayız.
Çin ve Japonya dinleri gereği yaşamın değişerek devam ettiğine inanır gibidir. Nükleer silahlarla yapılacak bir savaşta insan olarak kavrulsak bile radyasyona dayanıklı hamam böcüleri olarak gene yaşama döneceğiz diye düşünebilirler. Tek tanrılı dinler ise zaten ölüm geçici bir yaşamın sona ermesi ve ruhun özgür kalıp ebedi yaşama ulaşması demektir. Şehadet de cennetin kestirme yoludur. Teokrasilere neyin çaresi diye bakılırsa bakılsın kendimizi kaptırırsak silahla savunulmaya gereksinimi olan kişilerin, değerlerin ve tanrının ve aklı değil inancı yücelten düşünce sistemlerinin kitle imha silahları kullanmaktan çekinmeyecek olduğu bir geleceğe ilerleriz.
Burada bile eğitimde artık aklı kullanmaya ara verilmesinin kapısı açıldı. Çocuk ve gençler tehdit altına girdi. Çok akıllı büyükler nedeni ne olursa olsun gelecek kuşakların dine hoşgörü adımına kapıldı ve özgürlüğün karşısında olanlara özgürlük ileri sürerek yol verdiler.
Kafalar tek nedenli ve lineer düşünerek ufak kârlar için ve demokrasinin sandıklarını kullanarak tuzağa düştüler.
Taraf olmamak değil kavgada taraf olmayarak tarafını korumak gerekliliği kendini gösterdi.