Genel dünyayı veya tek tek ülke düzeyinde konuşmak isterken, mutlaka Kapitalist yapıyı ve Emperyalist gerçeği bilmeden doğru sonuca ulaşamazsınız. Dahası; Konuyu kendi gerçeği ile algılamanız mümkün değildir. Genel olan bu yaklaşım şüpesiz günümüzde etrafımızı saran Ortadoğu sıcak çatışmalarla parçalamalardan tutun ekonomik kriz dalgalarına dek her alanda geçerlidir. Çokca konuşturulan Suriye konuşulurken, Ortadoğu olmadan Suriye anlaşılmaz: iş Ortadoğu ve oynanan siaysal döngüyle ulaşınca Emperyalist sistemsiz bu kavranamaz. Emperyalist sömürgeleşmenin Ortadoğu aynalarından biridir. Ortadoğu sistemin sömürge alanı olmaktadır. Ayrıca Doksanlarda çizilen temel stratejilerin “Kültürler çatışması, Avrasya projesi ve Ortadoğu olayı” yine sistemin sömürgeleşmedeki yeniden ayardan başlayan önemli siaysal gerçektir. Ortadoğu günümüz olaylarında direk Emperyalist gerçekle özdeştir. Bir yanda Kültürler çatışmasının Büyük Ortadoğu hamlesi yatarken, oluşan genel ekonomik kriz nedeniyle bölgesel çatışmalarla krizi hafifletme olayı da işin içine girdi. Kısaca; Son Ortadoğu olayları Emperyalist gerçekle buluşunca; Ortadoğu projesiyle yeniden kaynakların paylaşılması ile serbes piyasal sermaye akışı hedefleniriken, oluşan Kapitalist kriz nedeniyle krizi hafifletme aracı olarak Emperyalistler arası çelişkiler bölgede yansıyor. Bir anlamda yeni strateji, bölgesel rekabet ve krizi hafifletme olguları günümüz ortadoğusunu karşımıza çıkarıyor. Onun için sadece Suriye olayı dahi katılımcılarıyla resmen sistemsel ayrışmaların aynası haline geldi. Sadece Bölgesel ülkeler değil, Rusyadan Amerikaya her güç çıkar hesabında Suriyenin göbeğinde oluyor.
Ortadoğuda yaşıyoruz ama sanki biz ayrı dünyanın insanları gibiyiz. Haberlerini dahi yapmaktan uzak garip ironide dolaşıp duruyoruz. Oysa dibimizde yeni tanık olunan siyasal tarih yazılıyor. Adı şu veya bu ülke konsada, resmen bölgesel ayrışma parçalanma yaşanılan ve en çirkin Emperyalisler arası çelişkilerin yaşanılıp kanla şekilendiği Ortadoğudan söz ediyoruz. Şöylesine kısa bazı bilgileri yeniden kafalara kazdıralım: Kazdıralım ki ikide bir söylenen yalanların örtüğü acı durumlar yeniden anımsansın: Ortadoğu Emperyalist çağla resmen sistemin sömürgesel merkezlerinden biri oldu. Biz Emperyalist sistemi bildikçe Ortadoğu bu yapının sömürgesel ilişkili bölümü olmaktadır. Helle var olan enerji havzaları nedeniyle işdah bir kez daha artarak acımasızlığı oluşturdu. Önemli farklılıklar şunlardır; Türkiye ve iran merkezi feodal yapıdan yine Merkezi Ulusal otoriter devlete geçen merkezli odaklı ülkeler oluyor. Arap ülkeleri ise klasik sömürge olup yeni sömürgecilik sürecine sistemin istediği çizgide ve çizdiği sınırlarla oluştular. Arap ülkelrinin sınırları sömürge efendilerce çizildi. İsrail ise önemli güç olmasına karşın, oluşumu dahi vahimlik, Taşınan nifus ve yaratılan Filistin dramı ile kurdurulan dünyada eşi olmayan devlet olmaktadır. Böylesi karmaşalı Ortadoğuda genelde olaylar hep Arap ülkeleri çizgisinde oynandı.
Soğuk Savaş döneminde Arap ülkeleri Ulusal Otoriter devletler Soviyet yanlısı olurken, monarşiler ile İslamcı yapılar Emperyalist yani Amerikan yanlısı oluyordu. Suriye ve Lipya Sovieytci oluyordu. Bilmem son olaylardaki Lipya Suriye olaylarını anlamada bu kısa bilgi yeterlimi!
Soğuk Savaş Bitip Soviyetler dağılıp, Kültürler çatışması işin içine sokulup Büyük Ortadoğu projesi konulunca, verilen mesaj netti: Artık Otoriter devletler çözülecek ve bölgede serbes piyasa sermaye akışı olacaktı. Bunun temelinde Süni mezhepli İslamlık temel dayanak olacaktı. Böylelikle Kültürler çatışmasının fay kırılma hattı Ortadoğuda başlıyordu. İlk hedef ıraktı: Irakın önemi şuydu: Irak özelikle Şiği halk hareketiyle iran şahını iktidardan düşürünce, batılılar hemen iranı ezme adına Saddamı timsah yaptılar. Şimdi sorun çözümlendiğine göre Saddamın otoriter yapısı alınarak ırak etkisizleştirilmeliydi: Adına “özgürlük feneri, onurlu ufuklar” denilen olay böyle başladı. Sonuçta ırak darmadağın yapılırken sadece kazanan petrol tekeleri oluyordu. Buarada ırakla ilgili ileri sürülen tüm gerekçeler hepsi kocaman bir yalan olarak kanıtlandı.
Irak işkali ve Sudanın parçalanmasıyla başlayan Oertadoğu yolculuk özelikle siaysal bataklıklar oluşturdu. Helle israilin Lübnanda Hizbulah hareketi yenilgiyle bitmesinden sora, sistem yeniden taktiklerle oyna devam etme çizgisine geldi. Üstelik gelen ekonomik kriz de bölgesel çatışmaları çelişkilerde krizde hafifletme aracı olarak düşündürtüyordu. Tesadüflü başlayan Tunus dışında Özelikle Lipya ve Suriye fitili resmen çekildi. Hatta olayı anlayan Kadafi ikibinlerde sistemin tüm istemlerini yapmasına ve petrolden fazla pay vermesine rağmen kurtulamadı. Tekrar edelim; Lipya ve Suriye sistemin yanında olmayan ülkelerdi.Üstelik dini değil ulusal Arap siaysetinin örnekleri oluyordu. İsrail ile en uzak olan ülkeler olup Filistin hareketine destek veren laik devletler oluyordu. Ama zaten olmayan arap birliği bu ayrışmanın koşulu kolayca oldu. Emperyalistler Sünni eksenli yeni İslam dalgasıyla Ortadoğu projesine hız verdiler. Türkiye modeli, monarşik arap şehleri ve Sünni İslam mezhepli çizgiyle ötekileri ezme adına bölgesel sıcak ayrışmayla çatışmalar oluşturuldu. Bundan dolayıdır ki Suriye “muhalefetine” destek verilirken, Bahreyn muhalefeti Sudi tankalrınca eziliyordu.
Gelinen noktada Ortadoğu mezhepsel ayrımların keskinleştiği, etnik olguların örtüden sıyrıldığı karmakarışık bölge haline geldi. Karşıtın Şiği mezhep olduğu ama bir çok soruya yanıt verilemiyen Ortadoğuda dinamikler neleri yaratacak belli değil. Belli olan; Suriye olayı tamamlandığı anda sıra iranda: Basradaki Amerikan askeri varlığından tutun israilin net açıklamalrı zaten saldırganları hazır halde tutuyor. Türkiyede kurulan Radar füze üstü de buna önemli işaret oluyor. Gerginleştirilen mezhep ayrımlarla konu zaten bölgesel ayrışma ile içeleştirilen çelişki haline getirildi. Elbet sıcak çatışmalar, otoriter devletlerin çözülmesi beraberinde Kürt gerçeği gibi diğer sorunlarıda ortaya serdi. Küçük etkisiz devlet siayseti ister istemez Kürtlerden Belucilere bir çok kesime yönetim devleti kurma şansını da getiriyor. Bunlar hepsi Emperyalist Ortadoğu projesinde vardır. İrandan sora ise Avrasya stratejisi olgunlaşacağı için Rusya ve Çinin hedefsel gerçeği vardır. Rusyanın Suriye yanında durması, Türkiye yetkililerinin islamcıl ruhlarıyla Miyanmar ziyareti ve Taylantda İslamcı çıkışlar bunlar hep gelişmelerdeki sırları açıklayan tek tek olgulardır.
Bakın şimdi Suriye olayına: Öylesine probaganda habercilik yapılıyor ki sanki Türkiye medyası Suriye belirli muhalefetlerin sesi gibi yayın yapıyor. Hatta Suriye müdahalesine şu olguyla hazırlık yapılıyor. “Mülteci sayısı artarsa Suriye içinde tanpon bölge oluşturulacaktır” sözleri çok anlamlı işkal mesajıdır. Mezhepsel ayrımlı gerilen Türkiye ırak ilişkilri, Sudilerin Katarın uçuşan dolarları ve ısınan Basra Basra: Bunlara ne demeli?
Yukarda sıraladığım bilgielr Ortadoğudan: Kıbrıs Ortadoğunun dibinde ama bölgeye göre şekilenen ülke. Atmışlarda Kıbrıs ve Lübnan sömürgeclik ayarında daha zayıf iç devletli ama dış müdahaleye direk açık ülkeler oldular. Bunun bedelini hep ödediler. Fakat yeni Ortadoğu dibimizde oynanıp arada burayı da sarmalayarak yaşanırken, bizde yazan çizen dahi doğru dürüs yazmayan garip paradoksun arasında sıkışıp kaldık. Kültürler çatışmasının yerleşkesini dinsel olarak camiden iftar yemeğine yaşarken, hala bunu dahi anlamaktan uzağız. Tüm bunalrdan sora gerçek şudur: Ortadoğu projesiyle dış müdahalenin yoğunlaştığı mezhepsel bölgesel ayrımların derinleştirildiği ve yeniden Emperyalist sömürgeleşmenin kanla yazıldığı tarihe tanık olup anlamayan garip insanlar olarak yaşıyoruz.