habergüncel haberGirod: Kayıp Kişiler Komitesi samimiyetle çalışıyor
yazarın tüm yazıları:

Girod: Kayıp Kişiler Komitesi samimiyetle çalışıyor

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

(Maria Myles – KHA) – BM’nin Kayıp Kişiler Komitesi eski atanmış üyesi Christophe Girod, Kıbrıs’ta kayıp kişilere ait olduğuna inanılan kalıntıların kimlik tespit programının, son sorunlara rağmen samimiyetle devam ettiğini bildirdi.

Kıbrıs’tan ayrılmadan önce KHA’na konuşan Girod, Kıbrıs hükümetinin mali veya diğer alanlarda desteğinin başarı ve programın devamı için çok önemli olduğunu belirtti.

Christophe Girod, “Hükümet Kayıp Kişiler Komitesi’ni destekledi, desteklemeye devam ediyor, kaliteli birçok destek sağlıyor, hemen hemen bütün taraflardan etkileniyor, bütün tarafları biliyor, herkese saygı duyuyor ve en önemlisi ben geldiğimde söz verdikleri gibi konuyu politikleştirmiyorlar” şeklinde konuştu.

Cenevre’de sığınmacılara yardım müdürlüğü görevini devralacak olan Girod, Kayıp Kişiler Komitesi’nin çalışmasını bol bol övdü, Komite’nin kazı, kimlik tespiti ve ailelere teslim programının başlamasından bu yana uzun bir yol kat ettiğine dikkati çekti.

Bu çalışmanın yorucu, emek isteyen, zahmetli ve çok zor olduğunu, hatalara yer vermediğini ifade eden Christophe Girod, şu ana kadar 330 kişinin kimlik tespitinin, 1,481 kişinin bilimsel testlerinin ve analizlerinin yapıldığını duyurdu.

Mülakatında, Bosna’daki Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu’na devredilen kimlik tespiti programıyla ilgili son anlaşmazlıklara değinen Girod, bu gelişmelerin yalnız Kıbrıs’ta olmadığını, benzeri projelerin bütün dünyada etkili olduğunu söyledi.

Christophe Girod, “Bu gibi projeler düz bir çizgi izlemez, her zaman tümsekler vardır. Görevimiz siyaset yapmadan siyaseti kullanmaktır. Şimdi Uluslararası Kayıp Kişiler Komitesi’yle bir anlaşmamız vardır ve ben iyi çalışacağına eminim” dedi.

Girod, Kayıp Kişiler Komitesi ve Kıbrıs Nöroloji ve Genetik Enstitüsü (CING) arasındaki tartışmayla ilgili olarak da, sorunun kişisel çatışmalarda yatmadığını, taraflar arasında güçlü kişiler olduğunu ve yoğun tartışmalar yapıldığını anlattı.

Christophe Girod şöyle devam etti:

“Bizim Kayıp Kişiler Komitesi’nde ve onların CING’te, kayıplar konusuna bakışımız açısından geniş bir farkımız vardı. Kayıp Kişiler Komitesi, yapılmakta olan işin çok karmaşık olmasından dolayı, küçük bir komiteyken yavaş yavaş birkaç bilim adamını çok sayıda bilim adamına çıkarmıştır.”

“Bu, bu programın en iyi uluslararası uygulamalara doğru ilerlemesi gerektiği gerçeğini göstermiştir ki, bu da aslında, hata riskini ve yanlış kimlik tespiti riskini en aza indirmek her bilim adamının çalışmasının, başka bir bilim adamı tarafından karşılaştırıp kontrol edileceği anlamına gelmektedir.”

“Üzülerek söylemeliyim ki CING bu düşüncede olmamıştır. Eski kalıntılarla çalışıldığında, DNA bozulmaya başladığında ve ne zaman bazen DNA’nın eşleştirilmesi oldukça zor olduğunda riskler çok yüksektir.”

“Bazen bir eşleştirme birkaç eşleştirme gerektirir, her şeyi karşılaştırmamız gerekebilir. Biz kimlik tespit sürecini bu felsefe üzerine kurmak istiyoruz. Ancak enstitüyü yalnız bırakamayız. Bugüne kadar CING’in neden böyle bir uluslar arası tanınmış prosedüre katılmadığını anlamıyorum.”

CING’le bu anlaşmazlık döneminde kendi tutumunun ne olduğu sorusuna Girod, geçen yıl enstitünün Kayıp Kişiler Komitesi’nin, programdaki değişikliklerle ilgili talep ettiği her şeye sahip olduğuna işaret etti ve konuyla ilgili hedefleri değiştirdiğine ilişkin düşünceleri reddetti.

Christophe Girod, CING’de şu anda var olan DNA veri bankasının akıbetiyle ilgili olarak kurumun veri bankasını Kayıp Kişiler Komitesi’nin kullanımı için hükümete verdiğini bildirdi.

Girod, Bosna’daki çalışma hızı konusunda da, bunun ellerindeki örneklerden DNA’ları hangi hızla ayıklayacaklarına bağlı olduğunu kaydetti.

Kayıp Kişiler Komitesi’nin, iki toplum arasındaki Temmuz 97 anlaşmasına katılıp katılmadığı sorusuna da Christophe Girod şu yanıtı verdi:

“Bu anlaşma Kayıp Kişiler Komitesi için bir kılavuz değildir. Anlaşma uygulamayla ilgili herhangi bir öneride bulunmuyor.”

“Kayıp Kişiler Komitesi’nin çalışmasının başlamasıyla bu anlaşma BM Genel Sekreteri, (eski cumhurbaşkanı) Papadopulos ve (eski Kıbrıs Türk Toplumu lideri) Denktaş arasındaki bir anlaşmanın esasıydı. Kayıp Kişiler Komitesi Temmuz anlaşmasını fiilen uygulayacak, kazı, kimlik tespiti ve kayıpların ailelere geri verilmesi çalışmalarını yapacak.”

Kıbrıs’ın Türk işgali altındaki kuzeyinde bulunan askeri bölgelerde yapılması gereken kazılarla ilgili olarak da Girod, bunun nükseden bir konu olduğunu, BM Genel Kurulu’nun Türkiye’yle ilgili çeşitli kararlarında bu bölgelere girişin sağlanması çağrısında bulunduğunu hatırlattı.

Türkiye’nin, Kayıp Kişiler Komitesi’nin sivil bölgelerde bütün kazı çalışmalarını bitirmesini istediğini, ancak o zaman askeri bölgelere girişin düşünülebileceğini belirttiğini söyleyen Christophe Girod, buradaki göreviyle ilgili kişisel değerlendirmesinin sorulmasına karşılık, bu insani konuda bütün tarafların ilerleme sağlanması için siyasi isteklilik gösterdiğini ifade etti.

Christophe Girod şöyle dedi:

“Olmasını istedik, şekillendirdik, kurduk, başlangıç vuruşunu yaptık, bunun için fon sağladık, insan istihdam ettik. Şimdi çalışıyor. Diyebilirim ki bu son konu küçük bir parantezdir, proje canlıdır ve devam etmektedir. Bu programda yapılması gereken çeşitli şeyler vardır, konunun politikleştirilmemesi, zamanın başarılı sonuç alınması için çok önemli olduğunun anlaşılması ve fon sağlanması gibi.”

Kıbrıs, Türkiye’nin adanın kuzeyini istila ve işgalinden dolayı 1974’ten bu yana bölünmüş bulunuyor. İstila sonucu çoğu savaş altında esir edilmiş askeri ve ihtiyat, 1619 Kıbrıslı Rum kayıp listesinde yer alıyor.

Kayıplar arasında çoğu, çatışmalar bittikten sonra savaş alanı dışında Türk işgal birlikleri ve Kıbrıslı Türk milisleri tarafından yakalanmış sivil, kadın ve çocuklar bulunuyor Kayıpların birçoğu Türk ordusunun elinde sağ görüldü. Kıbrıslı Rumlara son olarak 41 yeni vaka eklendi. Bu vakalar, toplumlar arası çatışmaların olduğu 1963-1974 dönemini kapsıyor, ancak bu vakaların hiçbirinde henüz kimlik tespiti yapılmadı.

1974 ve 1963/64 yıllarında kayıp Kıbrıslı Türklerin sayısı ise 503 olarak belirtiliyor.

Temmuz 2012’de yayımlanan son rakamlara göre, 264’ü Kıbrıslı Rum ve 66’sı Kıbrıslı Türk, 330 kayıp kişinin kalıntıları ailelerine teslim edildi.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin