yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTürkiye Suriye ekseninden bakarken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Türkiye Suriye ekseninden bakarken – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Geçen hafta ardı ardına gelişen Türkiye Suriye ekseninden gelen haberler ve bunların günümüze taşınarak probagandasını yaşarken, birden istemeden kafamda bazı genel düşünceler yeniden canlandı. Beni ilk çağa taşıyarak Sokratesin neden günümüze dek gelip konuşulduğunu ve ünlü Eğtimciden Felsefeye katgısının tartışılmaz olduğunu anladım. Sokrates ilk çağda Eğtimde Sorgulama öğreti biçimini savunduğu için günümüz öğretilerde adını söyletmektedir. Sokratesin “eğtimde sorgulama” kuramı günümüzde doğru olma kuramı olarak konuşulurken, hala ezberci ve resmi algılarla oluşan gerçeğimiz bizi nerde olduğumuzu ortaya koyuyor. Sokratesin dediği gibi “Sorgulama” yapılsaydı şu anda konuştuğumuz ve bize istenldiği biçimiyle ezberli algılarla tartışılan Türkiye Suriye bir başka ele alınacaktı. Sorgulamanın olmaması ve sunulanla ezber sunma sonucu şu garip kyası dahi yapamıyoruz. Daha dün bizde Belediye çalışanları ödenmez, bir çok alanda çökmeler yaşarken, Beşir Atalayın buradaki koltukcuları öven sözlerinin ironisini yaşarken, ayni kesimin bu kez Suriye açıklamaları sanki tek doğru gibi algılanıp onun bilgileriyle yetinip tavır koyma isteniyor. Birden Suriye olayını duyarken ve açıklamayı dahi zamanında değil nerde ise yarım gün sora yapan siaysete birden yandaşlanan duruşla teslim olma olunca, ben Sokratesi anımsamadan edemedim.

Düşürülen Türkiye uçağı birden kanıtsanan Suriye döngüsünü yeniden öne çıkardı. Hep şu havıza kayıbı yaşanıyor: Sanki normal koşullarda durup duruken tırmanış oluyordu. Halbuki en basit soru daha olayın başında sorulmalıydı: Türkiye Uçağının orda yeri nedir? Neden özelikle kulanımdan kaldırılan böylesi kritik yere bu uçak gönderildi? Tabi denildiği gibi Dördüncü Kuvet Medya gerçeği olsaydı, olay anında verilirdi: Oysa yine resmi açıklama gelinceye dek konu Tıpkı Uludere olayında olduğu gibi ertelendi donduruldu. En önemlisi şudur: Türkiye Suriye ilişkileri doğal biçimde değildir. Üstelik giderek karşıt iki kesim konumundadır. Bu hep göz ardı ediliyor. Sanki normal ilişkiler varmış gibi konu birden ortaya çıkmışcasına konuşuluyor. Tabi resmi eksenin istenildiği gibi konuşulup gelecek tavıra yoğunlaşırken, KESK operasyonunun olması bize hep “Suriyeye dizayin” diyen Türkiyenin öteki konuşturulmak istenmiyen durumunu yansıtıyor.

Şüpesiz haftalık yayında yazma ve her an yeni açıklalmalarla tartışma ivmesinin kayışı olma gerçeği ile güncel yanına daha çok bazı can alıcı olguları yeniden yazmak daha iyi olacak. Çünkü çoğu kez sıkışılan ve yeri geldiğinde rahatsızlık bizi dahi kapzarken, birden istemeden bilgi eksiklik sonucu eleştirilen yanlış görülen kesimin yanında başkasına yapılanla kendimizi bulma kayışı ne yazık ki sıkca oluyor. Onun için bazı olguları burada yazalım:

Ocak ayında başta Türkiyedeki Suriyeli gazeteci “Hüsnü Malik” Suriye olaylarını deyerlendirirken “Haziran ayına dek Esat iktidarda kalırsa, muhalefet ve şimdiki dengeler onu deviremez: Ancak Haziran ayı sorası dış müdahaleler artarsa ve örneğin Türkiyenin durumu etken olarak tırmanırsa Suriye yeniden gündeme düşer” analizleri yapılıyordu. Şimdi Haziran ayı ve hakikaten denilenler oluyordu. Bu birinci anımsatma bilgisi:

Geçen haftaya şöylesine Suriye bilgi akışına bakın: Bunları ben veya sistemi eleştirenler yazmıyordu: Amerikan basınından ingilize yükselen bilgiler oluyordu. Türkiye Suriye sınırında Amerikan CİA ajanları cirit atıyor: Türkiye üzerinden Suriyeli özelikle Sünni İslamcılara silah akışı oluyor. Sudiler ve Katar muhalifleri ödeyerek paralı asker yapıyordu. Suriyede bulunan Rus üstü gibi kurumlara keşif uçuşları yapılıp bilgi toplanıyordu. Bunlar direk Amerikan basını tarafından yazılıyordu. Hatta son Suriye üst keşif uçuşları haberinden yaklaşık 2 gün sora Türkiye uçağı vuruldu. İşte bu bilgilerle elbet şu soru sorulması doğal deyimli? Türkiye uçağının karşıt olunup böylesi habelrlerin uluslararası alanda uçuştuğu anda bu bölgede ne işi vardı. Elbet dediğim gibi Türkiye taraftı ve medyalar merkezi denetimli sonucu bunları değil, “Suriyeye karşı alınacak tavırların kamuoyu oluşturma” tartışmasına girdiler.

Konunun sistemsel yöneünü onutursak ve Emperyalist, Orta doğu ve diyer olguları sıyırıp kaldırırsak anlayamayız. Nato durumundan basın yorumlarına hepsi tek eksenle gündeme konulur kalır. Çünkü çoğu resmi kesim “Suriye kötüleme ve Türkiye haklılık” kısgacında aslında önceden vurgulanan ayarın tetiklmemesini yapıyorlar. Öyle yapıyorlar ki “Türkiye modelinden ve bölgesel güç olmadan” söz ediyorlar. Kimse Orta doğu dizayinindeki Türkiyedeki olanlarla birlikte tartışmıyor. Önrnek; Suriye dizayininden ve bölgesel örnek sunulan türkiyede tamda ayni günlerdeki KESK tutuklamalarını kimse ayni resmime koymuyor. Uludere katliyam örtme çabalarını, Urfa ceza evi yangınını, unuturulan Deniz Feneri soruşturmasını ve hiç ama hiç yazılmayan iş kazalarını yazmıyorlar. Suriye dizayini için Türkiye modeli denirken de Türkiyede yaşanan Kürt sorunu ve oluşan ölümleri sorgulamıyor. Ama Türkiye Dizayininden ve demokratik örnekten söz ediliyor. Türkiye Modelinin ve siaysal durumunun ne demek olduğunu bizde kafası çalışan kesim çok iyi zaten bilmesi gerekiyor.

Bakın alınacak tavırla ilgili “uzmanların kulandığı argümanlara”! “Devletin güçlü olduğunu ve bölgesel etken halinde oluşunu göstermeliyiz”. Olayın doğrusu yanlışı deyil; Devletin gücüyle güçlü olmanın mesajı: Herkes alınacak karara yoğunlaşıp yapılacak açıklamalarla hemen bunu dolduracak mavzemelere yoğunlaştı. Yalnız Emperyalist sistemin çok güzel başarısından söz etmemek olmaz.Onca bilgi, resmen sisemin stratejisi ve çıkarları bilinmesine karşın, konu hiç Emperyalist çıkarlı genel konuma hiç konulmadı. Proje sahibi ve onun gelecek çıkarları hiç konuşulmuyor. Konu öyle sıkıştırıldı ki hazır Türkiye ile düşman Suriye arasına sıkıştırılıp poletika bunun üzerinden yapılıyor.istenilen sunulup kamuoyu böyle oluşturuluyor. Örnek Türkiye ve düşman Suriye: Oysa bu resmin daha çok rengi ve çerçevesi vardır. Bakın demokrasi dersi verecek olan ve dizayin yaparak etki kılacak Türkiyede KESK sendika temsilcileri hapiste. Urfa ceza evi yangını çoktan onutuldu. Ama yapılandırma yapılacakmış!

Kısaca; Orta doğu projesinde çirkin oyun oynanmaya devam ediliyor. Önemli eksik burada sırıtıyor. Bölgede önemli demokratik ülke olmaması, hepsinin sistemsel aktör olması, ezilen kesimlerin ortak paydaşlıkta buluşmaması sonucu oyunu oynayan istediğini yaparak adeta etrafı kaynatarak oynunu oynuyor. Birde şu tatlı yalanla bizi uyutuyorlar: “Amerikada seçim öncesi olduğu için buraya müdahale etmekten kaçınıyor”: Peki bizat Amerikan basınınca hemde dünya çapında önemli inandırıcılığı olan basının yazdığı “CİA ajanlarının faliyetleri ne oluyor”?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin