z Güncelson siyasal gelişmelerSon politik gelişmeler: hiçbir şey öğrenemedik
yazarın tüm yazıları:

Son politik gelişmeler: hiçbir şey öğrenemedik

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bir yasa şart diye görüşler vermek ilerici görünmenin geçer akçesi olmaya devam ediyor. Muhalefetin lafını dinletebilmesi için anlaşılabilecek ve uygulanabilir görülebilecek şeyler göstermesi gerekir. Lakin bunu yapmak artık bir yasa gerekir demek değildir. Faiz yükünden halkı kurtarmak şarttır demek halka mal olmuştur ama kimse bunu dedi diye muhalefete itibar etmez. Bana güvenin diyene de CTP’yi bile denedik diyeceklerdir. Tabii kurşundan asker olanlar hariç.

Yas şart demek de herkesin diline düşmüştür. Öyle diye diye ömür geçti. Sömürge yasaları deyip allame görünmek de itibar edilen bir şey değil. Hele ortada ve yürürlükte bir fikri haklar, telif hakları yasası dururken yasa gerekir demek yasalardan bihaber olmak demektir. Faizciler yasası dururken yokmuş gibi yasa istemek de ayıptır. Çünkü yasa gerekir deyip de yıllarca kafa ütüleyen ve yapa yapa komedi yasalar geçiren bir meclis ortada dururken yasa istemek boştur. Yasadan ne bekliyorsun, yasayı kim uygulayacak ve hangi becerili kuruma emanet edilecek sorularıyla yanıtlarını vermek gerekir.

Faizle para verenler yasası mukayyidi atanmadığı ve kaymakamlardan da yasal yetkilerini kullanmadığı için kredi şirketi diye bankalar yasasına göre suç teşkil eden dalavereli şirketler dâhil şirketler kurulmuştur, bunlar faizciler yasası tahtında kaydedilip hesap tutmaya ve vermeye zorlanacağına yeni yasa istemek idareye yeni oyuncaklar vermekten başka bir şey olamaz.

Hava yapmak için geçersiz yasalardan bahsetmek, sömürge döneminden kalma arkaik yasalardan söz etmek v e sistemde yasaları görmezden gelen yaptırım güçleri olan polis, savcılık, Sayıştay, ombudsman ve mahkemelerde hak denetimi getirecek olan uyanık yurttaş düşünülerek çözümler önermeyen görüşler havada kalmaya mahkumdur.

Türkiye artık işi eline aldı. Kıbrıslıların çare üreteceklerini umup beklemek dönemini geçirdi. Bilfiil idareyi devraldı. Ondan umut bekleyebilir miyiz? Hayır. Ağızlarıyla kuş tutsalar başarılı olmaları olsa değildir.

Erken seçim de çare ummaya olanak vermez. Seçmenin Kıbrıslı olmaması da tek neden değildir. Sistem seçimi çare olarak kullanmaya fırsat vermez. Başıboş bırakılan ya zurnacıya ya davulcuya anlayışında olan Türkiye burada bizi başıboş bırakmaz. Bunu elimizle sağlamalıyız amma sağlamaya kalkacaklar Türkiye’nin olurunu kaybetmemek için sindiler.

UBP meclisi ne pahasına olursa olsun elinde tutmaya devam etmek niyetindedir. İcap ederse transferlerle sayısını koruyup hükmünü icra edecektir. Bir Aslanbaba operasyonuna bile cesaret edememektedir. Kaçak araba ortada dururken polis bile peşine düşmemekte ise asker de duruma tebessümle yaklaşmaktadır.

Polis idarenin kılıcıdır. Bizim idarenin polisi de yoktur, kılıcı da. Sadece maliyeye borcu olanlara işlem yapmama lüksü vardır ki bu lüks anayasaya aykırıdır. Kim dinler bizim idareyi!

Toplumun örgütleri yollara çıktı. Hakkını aradığı (iyi bir idare sahibi olma hakkı evrensel hak olarak kabul edilmiştir) halkın bile söylenmeye başladığı kavgalardan başka yol bulunamamaktadır.

KIBRIS MESELESİ EVKAFIN SU MESELESİ OLDU

Kıbrıs sorunu Evkaf’ın asimilelerin vakıflar dediği devin su meselesine döndü. Yani (asimileler bilmeyebilirler) bitmeyen işler oldu. Downer BM’nin havlu atıp taraflara isterseniz aranızda anlaşın görüşünü iletti.

Hristofias uluslar arası baskıların üstüne çökeceğini ve taviz isteyeceğini defalarca açıklamıştı onun için konferans falan yok. Eroğlu da masanın ucuna oturmak için seviyesini arttırma şartından falan bahsediyor ve Özersay eskisi gibi oturacak değiliz diyor. Yani bir yerlerden bir rüzgar yoksa masa da yok.

Muhalefet ne diyor derseniz Talat devrindeki yola girilmemesinden Eroğlu’nu suçlama tek eleştirilecek konu olarak kullanıldı. Barış nutuklarına da devam ettiler ama Rum tarafının açıklamalarının karşısında suskun kaldılar. Var mı Rum tarafının tutumunu değiştirecek bir önerileri? Rum tarafının öne sürdüğü mülkiyet hakkı ile idari bölgeleri birlikte ele alma gerekliliğine katılıyorlar mı? Garantiler ve tek yanlı ve askeri müdahale hakkı hakkındaki görüşlere ne derecede katılırlar ki Hıristofias konferansı kabul etsin? Konferansa garantörler ve BM ile gitmenin dışında Güvenlik Konseyi’nin daimi temsilcilerini de ve AB’nin de katılması gibi görüşler var onlara ne derler?

Ey muhalefet neredesin? Sivil toplumun barışçıları neredesin?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin