Basın – Sen Genel Sekreteri Canan Onurer, yaptığı basın açıklamasıyla BES eylemleri sırasında çalışanlar ve basın emekçilerinin polis tarafından darp edilmesini protesto etti. Açıklama şöyle:
“Ulusal Birlik Partisi Hükümeti, emekçiler, halka karşı düşmanca tavrını dün bir kez daha tüm şiddetiyle ortaya koydu.
Belediye Emekçileri Sendikası’nın aylardır maaşlarını alamaması üzeren Lefkoşa Türk Belediyesi’nde sürdürdüğü grev çerçevesinde dün gerçekleştirdiği eylem, bugünler için ve halka karşı kullanılmak üzere yetiştirilip beslenen polislerin bir kez daha saldırısına uğradı.
Hükümet’in faşizan yanının en açık ifadesi olan yasadışı polis saldırısında tek görevi halkın bilgi ve haber alma hakkını yerine getirmek üzere haber takip eden iki gazeteci de polis şiddetine uğradı.
Hükümet ettiğini zannedenler, halka yönelik baskı ve terör uygulamalarıyla emeğin kurtuluşu mücadelesini tıkamak, yok etmek, uluslararası ve ulusal sermayeye biat etmiş bir halk ve onun yaşadığı dikensiz gül bahçesi ülke yaratmak istemektedir.
Halkın, kendisine dayatılan politikalara karşı çıkarak mücadele etmesi nedeniyle dikensiz gül bahçesi yaratamayanların yıllardır planlı programı olarak oluşturdukları polisi halkı üzerine saldırmaktan çekinmiyor.
Belediye Emekçileri Sendikası (Basın-Sen), emekçi halkın sürdürdüğü, emek, barış, özgürlük, devrim ve demokrasi mücadelesine bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da destek vermeye devam edecektir.
Basın-Sen, mesleğinin gereğini yaparken polisin şiddetine uğrayan gazetecilerle ilgili olarak her tür uluslararası kuruma gerekli bildirimi yapacak, basın özgürlüğü ve özgür gazeteciliğin engellendiği tüm dünya ile paylaşacaktır.
Polisin, haber takip eden, işini yapan gazeteciye yönelik şiddet uygulaması nedeniyle Polis ve onu Anayasa ile güvence altına alınan basın özgürlüğü ve özgür gazeteciliği yapmamasını engellemek üzere gazetecinin üzerine süren Hükümet’i protesto ediyor, olayı kınıyoruz.
Olayın vahim yanı iktidar erkini bu coğrafyada (Kuzey Kıbrıs’ta) kullandığını zannedenlerin yaptıkları, halka saldırıya yönelik verdikleri her emrin hukuki olduğunu zannetmeleridir.
Hukuk dışı emirlerle devletin baskı araçlarının en önemlilerinden biri olan polisi içinden çıktığı halka karşı kullanan hiçbir yönetim sonsuza kadar ayakta kalamamıştır. Bu uzak değil çok yakın zamanlara; uzaklara değil yakınımıza bakılarak görülebilir.
İki gazeteci arkadaşımızı vahşice darp eden polisin bunu yapmakla yasadışı hareket etmek bir yana Anayasayı ihlal ettiğini hatırlatır, bu konuda her türlü yasal hakkımızı ülke içi ve ülke dışında kullanacağının bilinmesini isteriz.
Lefkoşa’ya çöpe boğanlara karşı kuzu kesilen polisin, emeklerini isteyen belediye çalışanlarını, haber takip eden ve elinde kalemi, fotoğraf makinesi ve kamerası dışında hiçbir şey olmayan gazetecilere aslan kesilmesi polis ve ona bu emri verenlerinin zavalılığını aczini göstermektedir.
Sen emir aldığını söyleyerek karşındaki haklı insana acımasızca cop indiren polis, evine hiç aylarca para götürmedin oldu mu? Anne-Baba haçlık diyen çocuğuna haçlık verememenin mahcubiyetini yaşadın mı?
Ey yaptığı her şeyi “emir aldım/emir kuluyum” diye yanıtlayan polis, kul olmaya isyan ederek, insan, vatandaş olmayı neden istemiyorsun?
Tarih, bizlere altıkları emri sorgulamadan haklı haksız ayrımı yapmadan yerine getiren zavalıların trajik hikayelerini anlatır.
Bu nedenle, büyük çoğunluğu emeklerini satarak geçinen insanlar olan siz polisler yeriniz, içinden çıktığınız halka karşı kullananların yanı değil, dövün diye emir verilen emekçi halkın yanıdır. Emekçiler saldırıyı ret edin.
Eylemlerde darp edilen tüm emekçilerin ve gözü dönmüş polis teröründen ‘nasibini’ alan basın çalışanı arkadaşlarımızın sonuna kadar yanındayız.