KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil ve KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel imzalı ortak açıklama şöyle:
Siyasi rejimleri ayakta tutan ve destekleyen en önemli süreç eğitimdir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında ilk düzenlenen yasalar eğitimle ilgili olmuş ve eğitimin pozitif bilimle olması, hurefeden ve dini öğretiden kurtarılması için önemli açılımları ortaya konmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına karşı olan, halkın cehaletinden geçinen tarikat çevreleri o günlerden itibaren bu yapılanlara karşı çıkmış ve değiştirmek için çaba göstermişlerdir.
Amerikan emperyalizminin Türkiye’yi etki alanı içine aldığı İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişen süreç, Türkiye’yi askeri diktatörlüklerin, olduğu IMF ve Dünya Bankası’nın güdümünde bir sömürge haline getirmiştir. 1980 faşist askeri darbesi, ABD’nin Yeşil Kuşak ve ılımlı İslam dayatmasını gerçekleştirmek için en uygun ortamı yaratmıştır. Amerikan patentli AKP hükümeti ile tam bir dikta rejimi Türkiye’yi yönetir noktaya gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’ni tarikatlar yönettiği gibi adım adım şeriat düzenine gidildiği ortadadır.
Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan dindar gençlik yetiştireceklerini açık açık ifade etmekten çekinmemekte, din söylemleri ile din tüccarlığı yapmaktadır.
12 Mart tarihinde T.B.M. Meclisi’nden geçirilen 4+4+4 uygulaması ile laik Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli temeli olan eğitim sistemi köklü olarak değiştirilmiştir. Tarikat mensuplarının yıllardan beri yapmak istedikleri değişiklikler, sinsi bir şekilde 1950’li yıllardan beri uygulanmaya konmuş imam-hatip liseleri ve Kuran kurslarında yetişen kadrolar, ABD emperyalizminin güdümünde iktidarı ele geçirip sistemi kökten değiştirmeye yönelmiştir.
Temel hedef Türk halkına hizmet etmekten çok Arap kültürü ile yoğrulmuş, sunni İslam anlayışını dayatmak, küçük yaşta körpe beyinleri dini hurefelerle dolduracak eğitim süreçlerine çocukları yönlendirmektir. Bu beyin yıkama süreci sonunda yetişecek dindar gençler aracılığı ile ılımlı İslam ve yeşil kuşağı hedefleyen rejimi sağlamlaştırarak, ABD’nin çıkarlarını korumak istenmektedir.
29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması gibi çok önemli adımdan 12 Mart 2012’de intikam alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti laik-dinci çatışmasına hızla sürüklenmektedir. Konu ile ilgili haklı tepkisini ortaya koyan Türkiye’deki yoldaş örgütlerle dayanışmamızı vurgularken, bu sürecin Türkiye’nin bir kolonisi durumuna getirilen , kuzey Kıbrıs’ta da yaşanacağını kestirmek zor değildir. Türkiye’nin bir alt yönetimi olan kuzey Kıbrıs’taki kukla yöneticiler bunu yavaş yavaş ifade etmeğe başlamışlardır.
Bilinmelidir ki Türkiye’yi bir dergahlar, tekkeler meczuplar ülkesi haline getiren Amerikan patentli din tüccarı AKP hükümetine karşı koyan Türkiye’deki yurtsever güçlere dayanışmamızın devam edeceğini ve Kıbrıs’ın kuzeyinde de direnişin her alanda süreceğini vurgularız.