yaklaşımlarÖzkan YıkıcıMart ayının ilk yarısından yakın tarihi anımsarken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Mart ayının ilk yarısından yakın tarihi anımsarken – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Resmi siaysetsiyasetciler hep tekarlarlar; “Geşmişi unutmayın”. Kelimeler doğru olsada, onlar kulandığı için onlarda yaalnlaştı ve içeriği boşaltıldı. Şunu daha net yazalım: Geşmiş derken de sadece kendi istedikleri ve söyledikleri yalanların bilinmesi gerçeği oluyor. Burda dahi sıkılmadan yalan söyleyerek tıpkı her konuda olduğu gibi işine geleni ve kendi uydurğu günlük çıkarına göre geşmiş çizilmektedir. Ama onların tekerlemesine ben uyarak, sadece Mart ayının yaşadığımız şu ufak günlerinin yakın tarihsel anlamlarını şöylesine dar köşemde yazacam. Bazılarına ibret olsun ki yakın tarih anımsanınca yine resmi siaysetin çirkin yüzünü bulacağız.

Mart tarihinde en başta daha ilk günlerde bizim resmi “tarihimizle yüzleşilecek” gün olmaktadır. Bir anda ezberleri tabuları sihirleri bozacak gün oluyor. 4 Mart 1964 tarihinde Güvenlik Konseyinin Kıbrısla ilgili aldığı kararın yıl dönümü oluyordu. Yeni yeni başlayan “Toplumsal”  çatışmalar sorası alınan karar resmen günümüz Kıbrıs cumhuriyetini Uluslarası kararla şekilendirdi. Özelikle Türklerin geri Kıbrıs Cumhuriyetine dönmemesiyle sonuçta şimdiki yönetsel koşular o tarihle yaşandı. Hani ikide bir bizim resmi tarihciden siaysetcilere “Kıbrıs cumhuriyetini rumnlar işkal etti” söylemine resmen bu evrensel kararla öyle olmadığı tam aksine kaçıldığı belgesi olarak tarihe yazıldı. Sadece bizim ve Türkiyedeki çevreler bu kararı yok sayarak hatta Türkiyenin ilgili kararı kabul etmesi dahi gizletilmektedir. İlgili karar sadece Kıbrıs yapısında önemli tarih olarak kalmadı; Daha sorası yapılan gizli görüşmelerle soradan ortaya çıkan belgelerle, Yunan iç savaşı Sosyalist Komonist katili ve Kıbrıs olaylarında rolu olan Grivasın “solu ezme” adına Kıbrısa dönüşü İngiltere ve Türkiye tarafından kabul edildi. Ayrıca Açerson pilanı da bu sürecin devamı olarak yine Garantörlerce başta Amerikan katgısyla geliştirildi.*****

8  Mart emekçi kadın günü de ayni ayın önemli tarih belgesi; Gariptir gelinen noktada çalışan mücadele eden Kadınlar yerine hep resmi eksenli şov ve posmoderin analyışla kutlatılmaya uğraş verildi. Talebpler hep sayısal rakam kotasına ve metalaştırma açılımına konuldu. Deyişim yerine sistemden pay almaya yoğulaştırdı. En önemli çaba ise; ilgili günü gününe öz olarak yaşatmak isteyenlerin baskıya uğralamalarıdır. Bunu Türkiyede zaten 8  Mart günü öncesi tutuklanan kadınlarla ısbatlandırıldı.****

Yakın tarihin önemli gün buluşma rakamı 12 Mart oluyor. Türkiye yakın tarihinin ibret belgesi olmaktadır. Yapılan askeri darbenin resmen emperyalist sistemle yeniden daha sağlıklı ilişki kurma günü oluyordu. Bir yanda katliyamlar işkenceler olurken, Türkiye oligarşik yapsında sermaye daha etkin hale geliyor, emperyalist Yeşil kuşak temeli atılıyor ve Orta doğu Nato eksenli güçlü yeni itifaklar oluşuyor. Ayni tarih daha yakın dönemdeki Gazi Mahalesi katliyamı yapılış yıl dönümü oluyor. Ancak bu olay resmen taranarak katlederek yapılamsına karşın olay yargıda sonuçlanmadı. Açığa çıkmayan önemli tarihsel katliyam olarak tarihe yazıldı.

Bir de Türkiye dediyimiz için 16 Martı anmadan olmaz: 12 Eylül darbesine giden yolda, artık sivil faşistlerin yetersiz olması sonucu, kitlesel katliyamın başlangıç tarihi oluyor. İstanbul ünversitesinde öğrencilerin üzerine bonbalar atılyor ama kimse sonuçta yargılanıp ceza dahi almıyordu. Bu olay dönemeç bakımından oldukça önemli yer aldı.

Çok deyil; Bir yıl öncesine gidelim; Bu kez yer Japonya; Önce deprem ve sora Tusinami olayı oldu. Burda resmen şu yeni tartışma başladı; Nükler santralerin güvenirliği sorgulandı. Gariptir Japonya gibi önemli bir ülkede bu sonuç yaşanırken ve Almanyadan ingiltereye etkisi olurken, sanki “tanrının dokunulmaz yeriymiş gibi” Türkiyede Akuyu nükler santrali kuruluyor. Öyle bir yer ki Fay hattı gerçeğine rağmen dinin ilahisi ve tanrının izniyle yola devam ediliyor.

Bu hafta size kısa yakın tarihi çeşitli olaylarıyla hatılattım: Kıbrısın ufak gerçeğinden günümüz Türkiyesine ve Nükler santrallerden birden ufak yazıda çok olay buldunuz. Bakalım birileri de yaşadığımız dünyanın Emperyalist çağ olduğunu anımsayacakmı? Yoksa sistemin istediği gibi, Emperyalist kelimesini dahi kulanmadan, sistem içinde en iyi olma kavgasında doğrularda boğulacakmı? Karar elbet okuyucunundur.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin